1 entry daha
  • bilimsel olarak yıllar önce kanıtlanmıştı zaten de, durumun bu kadar basit olduğundan emin değilim.

    yani makale kısaca şunu söylüyor. brassica familyasından - ki hardalgillermiş. hardalgil diye bir kelime var mı bilmiyorum bakmadım ama var gibi bence. turunçgil gibi - olan bitkiler, yendiği zaman yiyen böceği kaçıracak toksik hardal yağı salgılıyor. bu da bitkinin bir seviyede "bilinç sahibi" olduğunu göstermiş oluyor.

    ben de başka bir makaleden alıntı yapayım yıllar öncesinden. vahşi mısırların dış yüzeyi zarar gördüğü zaman çıkan koku, peygamber devesi gibi avcı böcekleri çekiyor. bu böcekler gelip, mısırı yiyen böcekleri bertaraf etmiş oluyor. yani bunu daha şairane şekilde söylemek istersek; "mısır, saldırı altındayken yardım çağırıyor."

    evrimin ve üremenin doğası gereği, hayatta daha uzun süre kalabilen canlılar türü devam ettirebiliyor, böylece hayatta kalmaya yönelik beceriler zamanla sivriliyor. zamanla derken işte on binlerce, yüz binlerce yıl.

    evrim muhabbetine hiç girmeyeceğim çünkü hedefi şaşar. doğrudan "hissetmeye" geleyim.

    hissetmenin tanımı nedir, bunu bir ele almak lazım önce. bilinç, belli bir duruma, belli bir tepki vermek midir? o zaman bütün kainatın bilinci var çünkü her bir molekül, atıyorum yer çekimine aynı tepkiyi veriyor. taş, yer çekimini "hissedip" yere düşüyor.

    hissetmek, bir durumu algılamak ve karar vermek midir? o zaman "conway'in hayat oyunu"*ndaki her bir hücre de bilince sahip. çünkü çevresindeki diğer ölü ve canlı hücreleri algılayıp buna göre tepki veriyor. aynı bir organizma gibi belli hücre grupları tutarlı formlar oluşturuyor ve dahi ürüyor. bu durumda, her conway's game of life kodlayıp çalıştıran ve kapatan programcı, cinayet işliyor.

    ölümü hissetmek bu durumdan dehşete kapılabilmek midir? o zaman ölüm sadece hayvanlar alemine ait oluyor.

    ölümü hissetmek, soyut ölüm kavramını algılamak, hiçliği hayal etmek ya da edemediğini idrak etmek midir? o zaman ölümü yalnızca insanlar ve bizim kadar akıllı canlılar hissedebilir.

    o yüzden, "hissetmek" bir soyutlama olduğu gibi, bu makale de azıcık işgüzar ve muhtemelen vejetaryenlere kıl kapan bir etobur tarafından yazılmıştır. bu konuda yapılan ilk deney bu değil, son da değil.

    haliyle bu makaleyi sadece "hmm demek bitkiler de hissediyormuş" diye kestirip atmak da doğru değildir ve gerçekten böyle bir sorgulamaya gireceksek "hissetme" eyleminin de anlamını sorgulamamız gerekir.

    işin diğer tarafı da şu oluyor tabii. bana verilecek çok makul bir karşılık da şu olur. "e zaten hissetmek ve algılamak dediğin bedenin verdiği tepkiden ibaret. sen hissederken başka bir şey mi oluyor sanıyorsun? sen de hormondan, etten, kandan ibaret bir yığınsın. o hardal yağı, sen de adrenalin salgılıyorsun ve bedenin belli bir tepki veriyor. o yüzden senin ve bitkinin hissettiği farklı değil. sadece dereceleri farklı. senin hissinin bitkiden farklı olduğunu iddia edebilmek için, denkleme ruh gibi metafizik öğeleri sokmak zorundasın ve bunu yapmak istemezsin." bu da şu demek olur: belki de bitkileri küçümsemiyoruz da, kendi bilincimizi abartıyoruz? benlik dediğimiz şey, vücut makinesinin işleyişinin yan ürünlerinden biri olmasın?

    sonuç olarak, popüler kültür bloguyla çözülecek konu değil.

    *http://en.wikipedia.org/wiki/conway's_game_of_life

    not: mükemmel bir omnivorum. sizi bile yiyebilirim o yüzden otobur hassasiyeti değil, mantığa önem veren birinin hassasiyetiyle yazıyorum.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap