252 entry daha
  • insanların elit olduklarını belirtmek için kullandığı adamcağız imiş.

    sanki ingmar bergman'dan, lars von trier'den bahsediyor adam. stanley kubrick her ne kadar gözümde gelmiş geçmiş en iyi yönetmen olsa da mükemmelliğini çocukluktan itibaren fotoğraf çekerek geliştirdiği sinematografik yeteneğinden alır, takıntı derecesinde önem verdiği simetri ve teknik detaycılığından alır. ve bu özellikleri ile aslında elit sınıfın beğenilerine değil görece üst sınıf hollywood seyircisinin beklentilerine hitap eder. bir kubrick filmi izleyip varoluşsal kaygılarınız üzerine düşünmeye motive olmazsınız ya da insanın özüne ait bir şeyler bulmaktansa kusursuz bir şekilde anlatılmış bir hikaye dinlersiniz. edebiyat ile bir karşılaştırma içerisine girersek bergman gibi von trier gibi, hatta haneke gibi avrupalı yönetmenler yazdıkları psikolojik romanları sinemaya çekiyor diyebilirken, kubrick ise edebi anlatım tekniklerini mükemmel kullanan çok başarılı bir hikaye anlatıcısıdır. ayrıca filmlerinin senaryosunu da kendisi sıfırdan yazmaz, beğendiği romanları sinemaya uyarlar.

    sizin kubrick filmlerini sevmiyor oluşunuz, izlerken sıkılıyor oluşunuz kubrick'in entel sınıfın beklentilerine yönelik filmler çektiği anlamına gelmiyor. sinemaya o kadar uzaksınız ki sizin beğenilerinizden uzak olan hiçbir şeyi diğer insanların beğeniyor olmalarına ihtimal vermediğiniz gibi beğeniniz dışındaki her filmi aynı kategoride toplayabilecek kadar da yüzeysel değerlendiriyorsunuz.

    edit: yukarıdaki bakış açısında; hikayedeki karakterlerin eylemlerinin psikolojik arka planının eylemlerin kendisinden daha ön planda incelendiği bir istisna olarak lolita'yı hariç tutabiliriz. bu da aslında kubrick'in bir seçimi değil romanın kendisinin bir psikolojik roman olmasından kaynaklanmaktadır.
415 entry daha
hesabın var mı? giriş yap