7 entry daha
  • aslında method oldukça basit. yeni doğan bir bebeği düşünün. dil bilmez. gel dersin gelemez anlamaz. zamanla eylemleri ve sesleri ayırt etmeye başlar ve dili öğrenmeye çalışır.

    bu method aşağı yukarı bu şekilde. öğrenim sırasında tamamen yabancı dil konuşup, pelin batu'nun da dediği gibi ingilizce düşünüp ingilizce konuşuyorsunuz (ya da hangi yabancı dili öğreniyorsanız). soru sorulduğunda ya da konuşmanız gerektiğinde çeviri yapmıyor, haliyle de zaman kaybetme ve gereksiz yere zihinsel sarfiyat ortaya çıkmıyor (zaten çeviri yapmaya kalkarsan chicken translate esprileri ortaya çıkıyor. "kakaolu milk" lafını duymuşluğum var)

    bu düşünsel süreç cidden yorucu olduğu kadar da verimli. 2-3 saatlik zorlu testleri çözmüş kadar yorulduğunuzu anlıyorsunuz ders bitiminde.

    bir köpeğe bile dil öğretebilmek mümkünken aynı mantıkta insanın da bilinçaltından öğrenme çaba ve başarısı takdire şayan.

    artıları:
    +konuşma ve pratik açısından oldukça etkin ve verimli. pratik ve tekrarlar yapıldıkça bu method ile teknik olmayan birçok şey öğretilir. yemek yapmayı bile bu methodla öğrenebilirsiniz. netice olarak karşınızda tekniki olmayan bir işi gerçekleştiren var ve onun hal ve hareketlerine bakarak işi çözmeniz mümkün.
    +pratikler yapıldıkça öğrenim methodunun kavranma tarzı kolay olduğundan konuyu hızlı bir şekilde kavrama.

    eksileri:
    -teknik altyapısı. kısaca yds gibi özel sınavlarda teknik bilgi gerektirdiğinden bu konuda eksiklik ortaya çıkabilir. şöyle düşünün; bir türk, türkçe dersinden tam not alamadığına göre bir ingiliz gibi amerikan gibi de konuşsanız gramer gibi özel kurallı teknik konularda eksiklik ortaya çıkabilir.

    ayrıca bu methodu merak edenler duolingo programını da bulup yüklesinler. ilaç niyetine.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap