582 entry daha
  • birkaç gün önce, tarafsız bölge'de celal adan ve bir başka mhp'li vardı. koalisyon, hdp, çözüm süreci gibi mevzulara dair iki saat boyunca klasik milliyetçi ezberleri sıralayıp durdular, tahammül edip sonuna kadar izledim. şunu net söyleyebilirim, mhp'nin içindeki en sempatik adam yine de bahçeli, yani en azından arada bir güldürüyor. onun dışında, şu ana kadar otomatiğe bağlamış pilot gibi sürekli aynı kalıpları dökmek dışında üç beş tane zekice laf edebilen, argüman sunabilen bir mhp'liye rastlamadım, espri yapabilen bir mhp'liye de rastlamadım. şahsen bir mhp'li olsam, ekrana çıkan mhp'lileri izledikçe muazzam bir eziklik hissederdim.

    neyse, mevzuya geleyim. programın bir yerinde, celal adan ve yanındaki zat, "eşkıyabaşı", "çözüm süreci denen yıkım süreci", "terör örgütünün partisi", "bölücü" vs. gibi kalıpları bıktırana kadar tekrarlaya tekrarlaya konuşurken, "peki nedir bu işin çözümü, nasıl çözülecek, ne yapılması lazım" gibisinden sorulara da yine aynı kalıplarla cevap vermeye çalışırken, bir noktada celal adan "devlet devletliğini bildiği zaman..." diye bir cümle kurdu. asıl vurucu olan, bu cümleyi kurarken yaptığı jestti. iki yumruğunu birden sıkıp sallayarak, yüzüne de ağır bir ifade takınarak, adeta "devlet"i iliklerine kadar yaşayarak, devlet olarak söyledi bunu. evet, yüzündeki ifadeyle, sıkılı yumruklarıyla, adeta küçük bir devlet oldu. devlet o an celal adan'ın şahsında vücut buldu, tecessüd etti.

    sizin için üşenmedim, oturdum o anı buldum çıkardım: https://youtu.be/pfp4fewrugu?t=3893

    lütfen şunu tekrar tekrar izleyin. başa sarın, o iki saniyeyi tekrar tekrar seyredin.

    fazla uzatmayayım. milliyetçilik, tam olarak budur, bütünüyle, her şeyiyle, sadece ve sadece budur. vizyonu, misyonu, derdi, davası, ufku, hayali, gayesi, hedefi, tahayyülü, tasavvuru bundan ibarettir. milliyetçilik, sıkılı yumruklarını her an birilerinin başına indirmeye hazır bir devlet aşkıdır. milliyetçilik için devlet, ciddi, ağırbaşlı, oturaklı bir yumruktur, kodumu oturtan cinsten, vurduğu zaman ses getiren, tok bir yumruktur.

    milliyetçiliğin insana dair, dünyaya dair bütün ufku bu yumruktan ibarettir. her şeyin çözümü, ilacı bu yumruktadır, bütün dertlerin kaynağı da, bu yumruğun yeteri kadar sıkı olmamasındadır. akp'ye yaptıkları muhalefetin özü de, akp'nin bu yumruğu gevşettiğini düşünmelerinden dolayıdır. akp, devletin o güzel, o müşfik, o sıcacık, o terli yumruğunu gevşetmiş, ülkeye ihanet etmiştir, bütün dertleri bundan ibarettir. evet, aynı akp'den bahsediyoruz, hani şu gezi sürecinde, devletin demir yumruğunu vura vura hepimizi haşat eden akp'den.

    milliyetçilik bu kafadan ibarettir, bundan bir gram daha fazlası değildir. bunu inkar eden milliyetçiler çıkar her zaman, yaptıkları şey kendilerini inkardan ibarettir. sözlükte, sağda solda, kendince milliyetçilik teorisyeni olmaya kalkanlar görebilirsiniz tek tük, milliyetçiliği devletten arındırmaya, bağımsızlaştırmaya çalışırlar, "biz devlet sevici, devlet fetişisti değiliz, devlete tapmıyoruz, devleti değil milleti seviyoruz, kültürümüz vs." filan fıstık gibisinden konuşurlar, hatta ve hatta demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsetmeye kalkışabilirler, itibar etmeyiniz. teoride de, pratikte de, her zaman için devlete çalışırlar, devlet için vardırlar, devletsiz koca bir hiçten ibarettirler, dönüp dolaşıp devlete hizmet ederler, o yumrukların daha sıkı olmasına gayret ederler.

    o yumrukların her zaman daha sıkı olmasını isteyen bir ideolojiden, insanlık namına hiçbir iyi şey çıkmaz, çıkamaz. o yumruktan özgürlük çıkmaz, adalet çıkmaz, demokrasi çıkmaz, insan hakları çıkmaz. çıksa çıksa, tahakküm çıkar, zulüm çıkar. demokrasi dediğimiz şey, o yumrukları kontrol altına alma çabasıdır, insan hakları dediğimiz şeyin tarihi, o yumrukların gevşetilmesi için verilen mücadelelerin tarihidir. özgürlük için, adalet için verilen bütün mücadeleler, o yumruğa karşı verilmiştir.

    insanlık onuruyla, o yumruğun sıkılığı arasında ters orantı vardır. yani aynı anda hem o yumruğun daha sıkı olmasını savunup, hem de özgürlükten, adaletten, onurdan bahsedemezsiniz, ikisinden birini seçmek zorundasınız.
749 entry daha
hesabın var mı? giriş yap