one piece at a time
-
johnny cash'in, çalıştığı cadillac fabrikasından emekli olana kadar her gün bir parça çalan ve bunları evinde birleştirerek hilkat garibesi bir cadillac sahibi olan ve bir nevi amerikan rüyasını gerçekleştiren amerikan vatandaşının hikayesini anlattığı şarkısı. yapı olarak sanki biraz şemsi yastıman'ın zanaat destanı'na benzer. sözlerinin türkçesi de aşağıdaki gibidir; belki bir müslüman bu sözlerle söylemeye cesaret eder.*
kırk dokuzda kentucky'den düştüm yollara
ve detroit'e gittim montaj işinde çalışmaya
cadillac'lara tekerlek taktırdılar ilk sene
güzeller her gün önümden geçerken bakardım
ve bazen başımı eğer, oturup ağlardım
çünkü uzun kasa siyah bir tane isterdim ben de kendime
sonunda aklıma bir plan geldi
yerimde kim olsa aynı haltı ederdi
eve götürecektim arabayı çaktırmadan beslenme çantasıyla
yakalarlarsa beni kesin kovarlardı
ama emeklilik geldiğinde tüm parçalar çantadaydı
en az yüz bin edecek bir arabayı koyacaktım garaja
her seferde bir parça
üstelik hepsi bedava
senin oralara gelince beni hemen tanırdın
gezinirdim tarzımla
hava atardım komşuya
bilirsin benzeri yoktur benim arabanın
böylece ertesi gün başlar başlamaz vardiya
koca sefer tası elimde ve arkadaşların yardımıyla
akşam bütün çantanın içi doluydu dişlilerle
yaptığımı hırsızlık olarak görmedim asla
lakin gm* küçük bir parçayı aramazdı nasıl olsa
özellikle de bütün plan yıllarca sürdüğünde
ilk gün bir yakıt pompası aldım
ikinci gün motorla bagajı aşırdım
sonra da şanzımanla nikelajları eve götürdüm
beslenme çantasına sığacak küçük parçalar da vardı
mesela somun, cıvata, dört amortisör kolayca sığdı
ama büyük parçaları arkadaşın karavanıyla yürüttüm
şimdi buraya kadar plan iyi gitti
parçaları birleştirelim deyince kafa dank etti
ve fark ettik ki bir şeyler cidden yanlıştı
bendeki şanzıman elli üç modelmiş
motor ise yetmiş üçte üretilmiş
cıvataları takalım deyince deliklerin hiç biri tutmadı
bu yüzden doğru yerlere delik açmak gerekti
ve adaptör seti kullanmak da icap etti
ama sonunda çalıştırdık motoru, şarkı gibiydi homurtusu
farlar ise sanki bambaşka bir alemde
solda iki tane, sağda ise bir tane
ama düğmeyi açınca üçü de yanıyordu
arka kısımda görünüş de tam bir ucube
yine de parçaları taktık ve iş bitince
hah, fark ettik ki bir kuyruk yüzgeci eksikti
o anda karım çıktı bahçeye
ve besbelliydi gözlerindeki şüphe
ama kapıyı açtı ve dedi ki, "tatlım, hadi gezdirsene beni."
bari kasabaya inip plakaları alalım dedik
ve arabaya binip doğrudan ana caddeye gittik
bizi gören herkes kahkahalarla gülüyordu
ama emniyettekiler bize hiç de gülmediler
çünkü ruhsatı işlerken uğraştı bütün görevliler
ve iş bittiğinde ruhsat otuz kilo çekiyordu
her seferde bir parça
üstelik hepsi bedava
senin oralara gelince beni hemen tanırdın
gezinirdim tarzımla
hava atardım komşuya
bilirsin benzeri yoktur benim arabanın
eee! evet, red ryder*
cotton mouth* konuşuyor
psycho-bılly** cadillac sürücüsü, cevap ver
ne!
ee, cotton mouth konuşuyor
ve bu bendeki barbar-abanın** kaça patladığını saymazsak, red ryder
diyebilirsin ki uğraşmadan fabrikaya gitsem
ve oradan alsam, daha ucuza gelirdi
eee!, kaç model bu?
eee, benimki '49, '50, '51, '52, '53, '54, '55, '56
'57, '58' 59' model
benimki '60, '61, '62, '63, '64, '65, '66, '67
'68, '69, '70 model
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap