911 entry daha
  • (bkz: spoiler)
    sizi dünyaya bağlayan tek ve en yakın parçanızı hiç olmayacak bir şekilde kaybediyorsunuz ve bu kayıp dünyayı içinde hiçbir şeyin hareket etmediği anlamsızca dönüp duran bir boşluğa dönüştürüyor. yaşam içindeki boşluk katlanılmaz hale geldikçe uzay boşluğunun sessizlik içindeki kıpırtısızlığı "yerim burası artık" isteğini uyandırıyor; hiçbir şeyin yaşamadığı ve ölmediği karanlık içerisinden yerkürenin sakince dönüşünün seyri.

    ve sonra içeride kopan parçanın yarattığı boşluğun getirdiği yıkıcı enerjiden haberdar olmuşcasına uzay boşluğu, oradaki her şey de parçalanmaya, savrulmaya, delik deşik etmeye başlıyor. bir an evvelinde uzay boşluğunun sessizliğinde salıan koca koca gemiler parçalara ayrılarak ryan stone'u da unufak etmeye çalışıyorlar.

    ryan stone..soyadında bir kaya var. içerisine daha büyük bir kaya oturmuş. uzay boşluğunda da kaya gibi parçaların ve ateş toplarının saldırısına uğruyor.

    kaya gibi unufak olmuyor kadın; ipler var film boyunca, kopan, kopmayan, uzatılan, tutulan, halkalar oluşturan, dans eden ipler. eller var; birbirini tutan eller, bırakılan eller, gemiye tutunmak için son gücünü kullanan eller, gemi içinde yol bulan eller. oksijen var; sınır değere düşen, nefessiz bırakan, azlığında baygınlık yaşatan ve yeniden bulunduğunda bir hamle daha yapmayı sağlayan. nefes var yani. nefes almaktan "yeter bı ladar" diyerek vazgeçmek üzere olan bir kadın var. belli ki nefessiz kalmış, nefesi kalmamış.

    konuşmaya, mesajlar göndermeye, koordinat belirlemeye yarayan bilindik anlamdaki iletişim yok filmde; tüm uzay istasyonlarıyla bağlantılar kopuyor, kowalski ve ryan arasındaki kopuyor, çinliler ryan'ın son bir umut olarak gördüğü "mayday"ine köpek sesleri ve kahkkahalarla cevap veriyorlar, panodaki yazılar rusça ve çince.. iletişim yok. dünya içi yaşamında tüm iletişim olanaklarını kopartmış olan, sadece direksiyon başındayken kendini hisseden ve radyoya yalnızca müzik gelmesi, konuşma sesi gelmemesi durumunda katlanabilen stone'un durumunun yeniden sahnelenişi olan iletişimsizlik.

    (bkz: spoiler)

    ayrılma, kopuş ve yeniden bağlanma durumlarında, birinden diğerine yaşanan şey diyalektik bir ilişki değil de sıçramadır. kierkegaard'ın yapamadığı kierkegaardvari o hareket. her sıçrama ya da dibe düşüş travmatiktir ve an mertebesindeki zaman diliminde büyük korku, panik, nefes alamama, kendini koyverme, umutsuzluk, sarılma ihtiyacı..tüm bu hisleri yaşatır kişiye. kişi kendiliğinden sıçramaz, benliğin işi değildir bu, benlik uzay boşluğunda huzur içidne salınmayı seçerdi eğer ona sorulsaydı tercihi. benlik salınırken, dünya içi yaşamını sürdürürken bir parça çat diye kopar ve kopan parçanın niteliksel büyüklüğüne bağlı olarak kişi denge halini sonsuza kadar yitirebilir.

    nesnesi koptuğunda kişiden, yeniden bir nesne bulabilmek için gereken ayrılık süresi kopuş zamanıdır ve bunun ne kadar süreceğini ölçebilecek bir kronometre, dışsal bir zaman birimi yoktur. belki de bu yüzden ryan'a dünya içi zamanı, ilinois'deki zurich gölü'ndeki saatle aynı saatte olduklarını hatırlıyordu kowalski. ve ryan oksijeni bitmek üzere olduğu için ilgisiz değildi o zamana. hissedemiyordu. kopuş zamanında savruluyordu.

    bildiğim kadarıyla ayrılma ve bağlanma üzerine hem kitaplar hem de psikoloji bölümlerinde dersler falan var. öyle bir konumum olsaydı, birkaç ders ayırırdım bu filme.
223 entry daha
hesabın var mı? giriş yap