52 entry daha
  • okuduğum en başarılı yorumlar yaklaşan saat internet adresinde mevcut. site, evren teorileri, kainatın yaratılışı, cennet, cehennem, insanlık tarihi, mu atlantis lemuria kıtaları, kıyamet ve ye'cuc-me'cuc, zülkarneyn konularında önemli bilgiler vermekte.
    --- spoiler ---

    5) mitolojilerde "devler" olarak geçen ye'cuc-me'cuc, insanlık tarihinin birinci periyodunda; yani adem-nuh arasındaki dönemde; muhtemelen enok(idris) peygamberin babası yeret zamanında ortaya çıkmıştır. mu-atlantis toplumlarının kızlarıyla, lemurya cin-şeytan toplumunun öncülerinin birleşmesinden ye'cuc-me'cuc devleri ve cüceleri ortaya çıkmıştır.devler, oldukça boylu ve güçlü oldukları için insanlara büyük zararlar vermiş; dünya'da kaos oluşturmuşlar ve mitolojilere geçmişlerdir.

    bu insan-cin ilişkisinden ortaya çıkan insan benzeri yaratıkların, insanların ve cinlerin üstün özelliklerini toplayan "üstün insan" beklentisi, insanların da, cin-şeytanların da bir beklentisiydi. böylece iblis, bu ara üretimle, insanlığı tamamen kontrol altına almayı ve kendisinin kölesi yapmayı planlamıştı. ancak tüm planlar, "allah'ın planı"nın içindedir, allah neyi dilerse o gerçekleşir; allah'a köle olanlar kurtuluşa, iblis'e tabi olanlar ise yok oluşa sürüklenir. böylece şeytani beklentiler suya düşmüş; akli melekeleri zayıf, bedensel yapıları anormal büyüklükte yahut küçüklükte; hem insanlara ve hem de cinlere düşman lanetli yaratıklar ortaya çıkmıştır. işte "ye'cuc-me'cuc milleti"nin aslı budur......

    6) o halde ye'cuc-me'cuc'un iki ana üretim merkezi vardır. birincisi; asya'da mu toplumu, ikincisi; atlas okyanusunda batmış bulunan atlantis toplumu. üçüncü bir merkez gibi gözüken kafkasya'nın durumu bizce tartışmalıdır.kafkasya'da cin-şeytanlarla böyle bir ilişkiye giren bir toplumun varlığı konusunda hiçbir kayıt, delil yahut işaret yoktur. üstelikte burada ortaya çıkan ve kafkasya'da yaşayan topluluklara zarar veren devler; ye'cuc-me'cuc, nuh tufanından daha sonra ortaya çıkmıştır ve çıkış kapıları da zu'l-karneyn tarafından kapatılmıştır. biz bu devlerin, tufan'dan kaçıp kafkas dağlarında saklanan "artık devler" olduğu kanaatindeyiz.

    8) devlerin ortaya çıktığı iki ana toplum merkezi yahut bölgeden birisi yukarıda belirttiğimiz gibi asya, diğeri de atlas okyanusuydu. o halde devlerden bir kısmı helak olurken, bir kısmının bu iki bölgede saklandığını düşündürecek işaretlermevcuttur. böylece ye'cuc-me'cuc'un saklandığı üç muhtemel yerden söz edebiliriz: birincisi; dünya'nın çatısı olarak bilinen ve yüksek dağlardan oluşan tibet platosu; özellikle tibet'in güneyindeki himalayalar serisi, yahut da asya'nın doğusundapasifik denizidir. ikincisi; atlas okyanusunun kuzeyi; izlanda-iskandinav-ingiltere üçgeni. üçüncüsü ise; derbent'e yakın dağıstan-azerbaycan sınırında; şah-tufan-kızılkaya kafkas dağları bölgesidir.

    ye'cuc-me'cuc'un, "yeraltı"nda saklı olduğu kur'an ifadelerinden anlaşılsa da; yerlerini tam olarak tahmin etmek oldukça zordur. bu konuda bizim yaptığımız da, bazı işaretlere dayanarak kabaca tahminde bulunmaktır. bu üçüncü merkez kafkasyayahut "kaf dağı" konusunda yazacağımız çok şey var, ancak bu konu, başka bir çalışmanın konusu olabilecek kapsamdadır. biz burada kısaca bazı işaretlere dikkat çekeceğiz.
    nitekim kaf suresindeki 36. ayet oldukça anlamlıdır. hem surenin ismi kaf'tır, hem de 36. ayette ye'cuc-me'cuc'un yer altı sığınaklarına bir işaret vardır. işte ayetin ifadesi:
    biz, onlardan önce yakalayış bakımından daha şiddetli nice nesilleri helak ettik. (onlar), kurtuluş-kaçış var mı diye sığınaklı beldeler oydular.
    [kaf(50)/36]

    burada "kaf" harfini-kelimesini incelediğimizde; "devler" kavramıyla bağlantılı ilginç bir durum karşımıza çıkmaktadır."kaf/kof/kuf" harfi; arapça, aramice, suryanice ve ibranice de benzerlik arzetmektedir. özellikle arapça ve ibranice'de kök anlamı ortak olup; şu kök anlamlara haizdir: "iğne deliği", "delik", "boş", "baş-ense", "kof" gibi. ayrıca "kaf"tan,arapça'da "peşine düşmek", "izlemek" anlamına gelen kelimeler türetilirken; ibranice "maymun" anlamına da geldiği ifade edilir.
    özetle, "kof-kafasız-boş", "maymun" ve "delik" anlamları; "devler"e, onların açtıkları "yeraltı tunelleri"ne ve "mağaralar"ına doğrudan bir işarettir. ayrıca, özellikle kafkasya'ya devler, muhtemelen "yeraltı boşluklarını-tünelleri izleyerek-açarak" gelmişlerdir. kafkas dağları; yani "kaf" dağı bu bakımdan anlamlı bir isimdir ve "devler"in özellikleriyle ilgili mesajları kapsamında barındırmaktadır. kafkasya'da, rus bilim adamlarınca, yakın zamanda böyle "yeraltı tünelleri şebekesi"nin keşfedilmesi de bizce oldukça manidardır.

    kaf dağında ortaya çıkan ve zu'l-karneyn tarafından çıkış yerleri yahut mağaraları kapatılan ye'cuc-me'cuc olayı, doğru sonuçlara ulaşmamız için bize ışık tutmaktadır. özetle insanlıktan kaçıp kuzeye dağlara; dağlardaki dev mağaralara sığınanye'cuc-me'cuc'un(devlerin) bir kısmı, tufan öncesi felaketlerle ve tufan'la helak olurken; diğer bir kısmının, saklandıkları "yeraltı mağara şehirleri"yle birlikte battıklarını söyleyebiliriz.

    kaf dağındaki "devler"in ise buraya tufan'dan kaçarak sığındıklarını ve tufan'dan kurtulduklarını düşünebiliriz. ikinci bir durum ise 8. maddede açıkladığımız "kaf/kof/kuf" kök harfinden; "izlemek", "ardına düşmek" anlamına gelen türemiş kelimeler; bize "devler"in, kuzey doğu'dan veya kuzey batı'dan; ancak "yeraltından boşlukları-tünelleri izleyerek-açarak"kaf dağındaki çıkış mağaralarına gelmiş olmalarıdır. sonuç olarak kaf dağında tufan'dan sonra ortaya çıkan "devler"in, bu bölgede üremediklerini ve burada "saklanan artık devler" olduğuna inanmaktayız.

    11) "zu'l-karneyn" kimdir? zu'l-karneyn iki çağın adamıdır. nuh öncesi nuh sonrası çağın birleştiği yerde bulunuyor. zu'l-karneyn, arapça bir kelimedir ve "zu" ve "karneyn" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir sıfattır. "zu", bir şeyin sahibi demektir. "karneyn" ise tekil olan "karn" kelimesinin tesniye(ikili)sidir. "karn"; "boynuz, nesil, asır, çağ, zaman" anlamlarına gelir. dolayısıyla "karneyn"; iki boynuzlu, iki nesilli, iki zamanlı demektir. biz bu karşılıklardan "iki zamanlı"anlamını tercih ediyoruz ve "zu'l-karneyn"e, sonsuz yüce'nin ilim verdiği "iki zamanlı bir nebi" diyoruz.
    batı'ya ve doğu'ya gidiyor; adeta zamanda ileri ve geri gidiyor. ancak esas anlamı, iki zamanı yaşamış, iki zamanlı birisi ki; bize göre enok'tur(idris). yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi kur'an, insanlık tarihini ikiye ayırıyor. birinci zaman adem'den-nuh'a; ikincisi nuh'tan-yaklaşansaat'edir. idris, bu iki zaman periyodunda bulunan ve "melek boyutuna yükseltilmiş bir nebi"dir....

    12) son olarak deriz ki, yaklaşansat'te sonsuz yüce allah'ın takdir ettiği vakit-aşama geldiğinde; kuyruklu yıldız darbeleriyle arz yarılır, dağlar batar, dağlar yükselir ve ye'cu-mecuc ortaya çıkar. adeta geometrik olarak çoğalan, "o gün" için hırsla bilenen bu insanlık düşmanı yaratıklar ortaya çıkacaklar ve herbir tepeden saldıracaklardır. işte "o gün" gelmeden bizi şiddetle uyaran konuyla ilgili kur'an ayetlerinin az bir kısmı:
    (zu'l-karneyn) dedi ki: "bu rabb'imden bir rahmettir. ne zaman ki; rabb'imin vaadi gelir, o engeli(seti) yerle bir eder. rabb'imin (ye'cuc-me'cuc) vaadi gerçekleşir."

    o gün, bazısını(ye'cuc-me'cuc'u), bazısının(o hakk'ı örtenlerin) üzerine dalga dalga bırakırız. arkasından sur'a üfürülür ve onları, bir toplayışla toplarız.
    --- spoiler ---

    cin-seytanlar/yecuc_mecuc/insanlik_tarihi_mu_atlantis
103 entry daha
hesabın var mı? giriş yap