4930 entry daha
  • (bkz: bunu bana bırakın)

    kimi cahiller konuyu inatla mama haline getirip yorumlayarak yanlışlamaya çalışıyorlar. her birinize tek tek cevap vermemizi bekliyor oluşunuz hakkında bile yazı yazdım şu sözlükte ama okumadığınız için bunu da görmediniz. beni okuyun demiyorum sadece bilimsel makale okuyun diyorum.

    iki gözüm önüme aksın gittiğiniz yol yol değil. iyi niyetle bininci kez konuyu düzgünce anlatmaya çalışacağım. he bu demek değil ki 1001 inci defa beni yazmak için gaza getiremezsiniz. gerekirse tek tek hepinize gerçekleri anlatmaya devam edecek sabır bende var.

    yılmak bana göre değil, okullar ideoloji pompası olduysa biz anlatacağız. öğretmenler evrim demeye korkuyorsa biz diyeceğiz. gerçeğin savunulmaya ihtiyacı olduğundan değil, yeni neslin daha sağlıklı koşullarda yaşaması için eğitilmemiz gerektiğinden ötürü. yoksa evrim biz bilsek de bilmesek de bir gerçek.

    öyle olduğuna inandığımız için değil bilimsel verilerle bağımsız çalışmalarla binlerce kez test edip öğrendiğimiz için gerçek.

    benim eğitimim lisansüstü seviyede bu alanda olduğu halde yazdıklarımı on kere kontrol ederek doğrulayarak aktarmaya gayret ediyorum, ne kadar az bildiğimin de her an farkındayım. konu matematik olsa ve bu alanda eğitimli biri oturup saatlerce benim cahilce sorularıma cevap verse haddimi bilir zaman ayırdığı için teşekkür ederim. elimde bilimsel veri yoksa fikir yürüterek tartışmayı büyütmeye gayret etmem.

    bunun neden sizde çalışmadığını gerçekten anlayamıyorum.

    gelelim sorduğunuz sorulara;

    +hocam şimdi benim aklım almadı bi anda sıfırdan,tesadüfen bi patlama oluyor ve evren oluştu diyorlar ? (soru işaretleri cümleye bitişik olmalı bu arada)

    -evrenin ve zamanın başlangıcının evrim ile evrim teorisi ile bir ilişkisi yok. teori bunu açıklama gayretinde değil ancak madem sordunuz cevaplayalım. evrenin başlangıcı hakkında elimizdeki verilere göre iki temel açıklama mevcut. inflation yada cyclic model. inflation denilen model sizin büyük patlama dediğiniz model ve temelde einstein'ın genel görelilik teorisindeki tekilliğe vurgu yapıyor. zamanın ve evrenin başlangıcında sonsuz yoğunluk ve sıcaklıkta bir noktanın aniden genişlemeye başlamsı sonucunda evrenin var olduğunu öne sürüyor. bunu yaparken hayal ederek değil eldeki bilimsel verilere göre hareket ediyor.

    zamanın başlangıcında tek bir kuvvet olduğunu bildiğimiz kütleçekimi, elektromanyetizm zayıf ve güçlü nükleer enerjinin izlerini takip ederek yapıyor. zaten bu sayede de evrenin 13.7 milyar olan yaşını tespite edebiliyor, evrenin genişliğini doğru olarak hesaplayabiliyoruz.

    peki o ilk genişlemeden önce ne vardı diye sorarsan ki sorarsın zeki çocuksun. cevabı henüz bilmiyoruz. cern'de yapılan deneyin aradığı cevaplardan biri de bu. varlığından yakın geçmişte emin olduğumuz higgs bozonunun önemi de buradan geliyor. higgs bozonu hiçlikten kütle kazandırmanın mümkün olduğuna dair ipuçları içeriyor. eğer çalışmalar bu hızla ilerlerse evrenin başlangıcı hakkında süper simetri mi paralel evrenler mi sorusuna da yakın gelecekte cevap vermeyi umuyoruz. eğer konu ilgini çekiyorsa güzel de bir belgesel tavsiyem var cern'de yapılanlarla ilgili particle fever.

    geçelim öteki soruya;
    +ama patlama sonucunda bildiğim kadarıyla düzensiz şeyler ortaya çıkar ?
    - bu doğru bir görüş değil. patlama denildiğinde gözünün önüne bombayla patlayan bir araba yahut duvar falan geldiği için böyle düşünmeniz normal ancak aslında yalnızca enerji varsa yeni kimyasal reaksiyonlar, yeni ürünler, karmaşık yapılar ortaya çıkar. zaten bu sayede periyodik tablo bu kadar çok elemente sahip. bunlardan en bilinenleri de dünyamızda oluşamayacak kadar çok basınca ve enerjiye ihtiyaç duyuyorlar. yani patlama yoksa üretim de yok. enerji yoksa madde de yok.

    bu konuyla ilgili meteor çarpmalarında aminoasit diziliminin daha karmaşık hale geldiği ile ilgili çok ciddi çalışmalar mevcut buna göz atmanızı tavsiye ederim.

    daha anlaşılır bir örnek isterseniz de karbonun allotropu olan elmasın nasıl oluştuğuna bakmak yararlı olacaktır.

    +peki tesadüf eseri oluşan uzayda güneş sistemimiz ortaya çıkıyor ?
    - evet büyük patlamadan kabaca 9 milyar yıl sonra gaz ve toz bulutu kütlenin uzay zaman düzlemini bükmesiyle birleşerek önce çok daha küçük yapıları sonra da bizim güneş sistemimizi oluşturuyorlar. bunu da hayal kurarak değil bilim insanlarının binlerce saatlik saygın emeği sayesinde biliyoruz.

    analizlerle, denetimli çalışmalarla, ölçümlerle, yani net verilerle biliyoruz.

    +peki dünya yuvarlak, ay yuvarlak, güneş yuvarlak, venüs yuvarlak hepsi yuvarlak?
    -öncelikle yuvarlak değil hatta simetrik de değil ancak küreye doğru bir gidiş var haklısın bunun nedeni de aslında çok basit. kütleçekimi. yer çekimsiz ortamda kütle bir merkeze doğru sıkışıyor. elde edilen şekil elbette küreye benziyor. buna neden takıldın anlayamadım ama sormuşsun madem cevapladık.

    +peki şimdi tesadüfen dünyada oluştu ve kendi ekseni etrafında dönmeye başladı niye dönsün ki?
    -çünkü angular momentum. yani dünyanın oluşmasına da neden olan nebula bir momente sahipti ve bu moment her bir zerrede hakimdi. doğal olarak bu partiküllerden oluşan dünya da dönmekte. sorudaki bir hata da dönmeye başladı denmesi aslında çünkü dönmeye başlamak için öncesinde duruyor olmak lazım. oysa dünya hiç durmadı. hep hareket halinde olan bir nebulanın içinde hareket ederek oluşan bir obje dünya. dünyaya mars büyüklüğünde thea isimli bir gezegen çarpınca da ayı kazandık. onda sonra ay gelgit dalgaları ve kütle çekimi etkisiyle dünyanın dönüş hızını yavaşlattı biz de onu hep aynı yüzünü görecek şekilde kitledik. daha fazla detay için giriş seviyesi bilgi içeren nasanın şu sayfasını öneriyorum.

    +hım tamam o zaman tamam hepsi tesadüfen olmuş ben cahilim kafam almıyor da maruz görün kızmassanız kafamın almadığı bi kaç soru daha var.
    -buyrun

    +şimdi dünya oluştu tesadüfen atmosferi de oluşmuştur artık ama bu atmosferde ki gaz oranları azot % 78, oksijen % 21, asal gazlar % 1. diyorlar ki ben diyemem cahilim oksijen oranı yüzde 25 olsa çıkan yangın söndürülemez bütün dünya yanarmış ya da oksijen oranı yüzde 18 olsa canlılar yeterli oksijeni alamayıp yaşayamazlarmış nasıl dengelendi ki acaba ?

    -ilkel dünya şartlarında bir atmosfer oluşmaması asıl mucize olurdu aslına bakarsan. bildiğimiz üzere yeni oluşmakta olan karasal gezegenler her saat tonlarca gazı yaymakta ve yaydıklarından kütlesinin toplayabildiği kadarını çevresinde tutmakta. mars gibi dünyaya kıyasla daha küçük gezegenler boyutları nedeniyle zamanla atmosferlerini kaybediyorlar. ancak gaz devleri olarak sınıflandırılan jüpiter, satürn, uranüs ve neptün bize yaramasa da mis gibi atmosferlere sahipler. atmosferi kaybetmenin güneşe olan uzaklık gibi meteor çarpmaları gibi muhtelif başka sebepleri de mevcut.

    öte yandan oksijen oranı yüksek olursa çıkan yangınlar sönmez diye bir durum yok baştan bunu söyleyelim. 18 olsa canlılar yeterli oksijen alamazlardı diye bir durum hiç yok. halihazırda hiç oksijen olmayan ortamlarda yaşamakta olan canlılar mevcut örneğin loricifera. kendisi akdenizin derinlerinde yaşıyor ve oksijensiz hayatından da gayet memnun. eğer ortamda binde bir oranında çözünmüş oksijen bulunursa bundan çok daha fazla örnek vermek de mümkün hele ki %18 mükemmel bir oran.

    kaldı ki iki temel eksiklik var bu soruda;
    bir, erken dünya şartları. 3 milyar yıl önce dünyadaki oksijen seviyesi şimdikinden çok çok çok daha azdı çoğunlukla nitrojen karbondioksit, hidrojen mevcuttu. o zamanlar da canlılık vardı.

    ikincisi ve daha önemlisi günümüzde de atmosfer oksijen ve diğer gazlar açısından homojen değil, yani her yerde %21 oksijen yok. yükseldikçe oksijen azalıyor alçaldıkça artıyor. deniz seviyesinde %23 civarı, everestin tepesinde ise bu oran üçte iki azalıyor. bu nedenle yükseklerde yaşayan canlılar daha az oksijenle yaşamak için zaman içinde adaptasyon gösteriyor evrim geçiriyor.

    öte yandan bu oranlar değil de diyelim ki %15 hidrojen %45 nitrojen %40 co2 olsaydı atmosferde o zaman da ona göre canlılar evrimleşecekti. biz değil ama başka canlılar tüm gezegene hükmedecekti. o zaman onlar da buraya gelip bu mükemmel gaz dengesi tesadüfen olmuş olmaz kesin bir yaratıcı bu harika dengeyi koydu diyeceklerdi.

    yani özetle bu oran olduğu için biz varız ve bu nedenle bize çok uygun. başka oranlar olsa başka canlılar olurdu ve onlar için harika olurdu. he belki de hiç canlı olmazdı o zaman zaten konu da olmazdı. satürn bir gaz devi ama bildiğimiz kadarıyla bir canlı yok mesela.

    +hım şimdi tesadüfen patlama oldu, tesadüfen evren oluştu, tesadüfen galaksimiz güneş sistemimiz oluştu, tesadüfen güneş ay dünya güneş sistemimiz belirli bir yörüngede belirli bir hızda belirli bir zamanda dönmeye başladı, tesadüfen dünyada atmosfer oluştu ve bu atmosferin içindeki oksijen oranı tesadüfen canlı yaşamı için elverişli hale geldi, bunları anladım tesadüf canım, ama dünyada durup dururken canlı bir hücre nasıl oluştu hiç yokken ?

    - bu sorunun detaylı cevabı şu iki belgeselde mevcut.
    belgesel 1
    belgesel 2

    +artık bu tek hücreli canlı bi anda oluşunca milyarlarca yıl içinde evrilir kesin değilmi? artık yoktan var oldu bi kere ileride at olur öküz olur insan bile olabilir yani?

    -evrilir ve bunu da hayalle değil genetik çalışmalarla antropoloji ile anatomi ile doğrulayarak görerek biliyoruz. elimizde evrimin yaşandığının kesin kanıtları mevcut. bu kanıtlar için makale okumanı önereceğim ama biliyorum okumayacaksın. ben yine de binlerce denetimli makaleden sadece birini örnek vermek istiyorum belki bir mucize yaşanır ve zamanını bunu okumaya ayırırsın. buyur. burada göreceğin üzere bilim dünyası artık evrim var mı diye çalışma yapmıyor evrim teorisini kullanarak canlıların yaşadığı zamanı belirliyor. onu kullanarak başka gerçekleri ortaya çıkarıyor. genetik öyle bir bilim dalı ki hayatımıza ışık tutuyor. ilaçlarımızı üretiyoruz, yaşamımızı kolaylaştırıyoruz, anlıyoruz. yani sadece evrim gerçeğini bilmiyor onu kullanıyoruz.

    verdiğim tek makaleye de takılıp kalma eğer ilgilenirsen on dakikada evrimin varlığı üzerinde duran binlerce makale verebilirim. modern biyoloji matematik gibi bir bilim dalıdır ve elimizdeki veriler evrim olmasa bambaşka sonuçlar ortaya çıkarırdı. yani her yazılan makale aslında evrimin varlığını sınamakta. yeniden test etmekte.

    yani sizin sandığınız gibi evrim olmasaydı bunu en az 60 yıl önce fark etmiş olurduk.

    bunar çok karışık basit kanıtları yok mu evrimin dersen bunu izlemelisin. basit açık ve net.

    +valla kafam karışıktı lan diyordum geldik buraya nerden geldik, niye geldik, niye yaşıyoruz, nereye gidiyoruz diye kafayı yiyecektim beynimde ufak, zekamda geri, cahil olunca böyle işte mal gibi bir şey oluyorsun anlamıyorsun fena aydınlandım desene boşu boşuna sıkıntılanmışım?
    -sormak iyi niyetliyse aydınlanmanın en önemli adımıdır. soruyorsan düşünüyorsun demektir. bu da umut veriyor bana. sormayı bırakma yeter.

    +peki hocam birazda matematik sorayım olurmu
    -buyurun ancak lütfen biraz türkçeye özen gösterelim.

    +hocam şimdi
    0+0:?
    0-0:?
    0.0:?
    0/0:?

    - 0/0 belirsizdir, gerisi sıfır. ancak bunun konumuzla ne ilgisi olduğunu açıklayacağını umuyorum. çünkü bu haliyle şöyle oluyor. karanfil kırmızıdır öyleyse limon da öyle. pamuk yumuşaktır öyleyse kalem de öyle. iki bağımsız konu neden birbirini desteklemek zorunda olsun ki.

    biri kabul edilmiş bir matematik kuralı. (0+0'ın =0 olduğu bir kabuldür)
    biri evrenin gerçekleri.

    +ama hocam kocaman evren, galaksiler, dünyalar oluştu gezegenlerin yörüngesi atmosferi oluştu, dünyanın içinde canlı bile var oldu hepsi sıfırdan oldu ama ?
    -sıfırdan oluşmadığını konuştuk diye düşünüyorum ama bu konuya çok takılıyorsanız biraz daha deşelim. evrenin kuralları fizik yasaları çerçevesinde belirlenir. fizik yasaları da newton'un fizik yasaları ve kuantum mekaniği ile açıklanmaya çalışılır. yani biz gerçeği anlamlandırmak için yine gerçeği kullanırız. bildiklerimizi araç olarak kullanıp bilmediklerimizi öğrenmeye çalışırız.

    şu an geldiğimiz noktada hiçlikten madde olabileceğine dair giderek güçlenen bir görüş mevcut. eğer bu kesinleşirse o zaman 0'dan 1 elde edemeyiz sandığımız evrende yanılmış olduğumuz ortaya çıkacak.

    o zaman da bu yeni veriyi kullanarak evreni bizim için anlaşılır kılmaya devam edeceğiz. bu yeni veri ışığında arabalar ilaçlar maddeler üreteceğiz. bugüne kadar olduğu gibi bilim ve mühendislik hayatı hepimiz için daha kolay hale getirecek. yani bilgi direkt olarak hayatımızda yer etmeye devam edecek.

    bilmek araştırmak anlamaya çalışmak işte bu yüzden de önemlidir. soruyu sorarsın cevabını alırsın. cevap yoksa sormaya devam eder cevap üretmek için bilimsel metotlarla çalışmaya devam edersin. neden nasıl ne zaman ne şekilde. tekrarlanabilir, sınanabilir, denetlenmiş gerçek bilgi üretirsin.

    fikir tek başına bilim değildir yani anlayacağın. fikrin önünde arkasında her tarafında kontrol denetleme sınanma olması lazım bilim olabilmesi için. tekrar ve tekrar sorguya çekilmiş fikirdir bilgi.

    ancak ondan sonra o fikir bir cevap olur.

    dogmalarda ise bu böyle değildir. sorunun cevabı sorgulanmaz kabul edilir.

    "dünya yedi günde yaratıldı" diye bir cümleyi din söylerse kabul edilir.

    bilim insanı söylerse kanıt sorulur, analiz sorulur, rapor sorulur.

    bugün dünyanın her yerinde yazılan yüz binlerce denetimli makale bize fikir değil bilim sunmakta.

    onları çürütmek için de fikir değil bilim gerekmekte.

    üzerine iki sayfa makale yazılmamış fikirleri konuşmayı lütfen bırakalım.
    hepimizin zamanına yazık.

    not:
    editlerden anladığım kadarıyla durmaksızın dört saat on dakika yazarak bitirdim bu yazıyı ama daha evrimin mekanizmasına bile giriş yapmadım onu da söyleyeyim. bilim düşmanlarının yetersizliği yüzünden yüzeyin altına bile inemedik on yılda. bir gün gelecek mutasyon konuşacağız bu sözlükte, genetic drift konuşacağız, genetic flow konuşacağız biliyorum.

    birisi çıkacak "bunları anladık da nasıl oluyor da canlılarda alel frekansı değişiyor?" diye soracak inanıyorum. o gün yemin ederim su olup akacağım bu sözlüğe. o kadar sevdiğim konu içimde kaldı açamıyorum.

    siz de çabalayın lan biraz, gelişmiş ülkelerin 150 yıl gerisindeyiz amk.

    not 2:
    bize türkçe kitap öner diyenler olmuş. evrim ağacı sitesinin kurucusu ve yazarı çağrı mert bakırcı'nın evrim kuramı ve mekanizmaları kitabını öneriyorum başlangıç için.

    astronomi ile ilgili de şiddetle kozmik anafor internet sayfasını öneriyorum.

    hem evrim ağacı hem kozmik anafor siteleri emeklerinden gelir ele etmeyen türkiyenin en saygın bilimsel platformlarıdır. sözlük benim olsa özveriyle kendi zamanlarından feragat ederek aydınlığı yaymaya çalışan ve bundan maddi çıkar beklemeyen bu siteleri sayfanın altına sabitlerdim.
3075 entry daha
hesabın var mı? giriş yap