8 entry daha
  • ülkemizin bilim neferi tevfik uyar'ın kırmızı kedi yayınları'ndan geçenlerde çıkan über şahane kitabıdır. bazılarını çok kızdırmış, bazılarının rüyalarına girmiş, bazılarına kurdeşen döktürmüş, bazılarını da aciip sevindirmiştir. okurken hem çok keyif aldım, hem çok şey öğrendim. kitabı başarılı yapan birkaç şeyi şöyle bir sıralamak isterim...

    kitap tarihsel bir anlatımla başlıyor. astrolojinin ne zaman ve neden ortaya çıktığının anlatıldığı ilk bölümde, bütün kitapta olduğu gibi, söylenen her şey bilimsel bulgularla destekleniyor. anlatmaya eski çağlardan başlayan ya da bir yerinde buna dönüş yapan kitaplara özgü, zaten bildiğimiz şeyleri temcit pilavı gibi ellinci kere dinleme/okumanın verdiği sıkıcılıkla karşılaşmayı bekleyenler büyük ve güzel bir gaflet içindeler. "önce avcı ve toplayıcıydık sonra toprağa tohum ektik, yerleşik hayata geçtik." klasik anlatımının çok dışında, en azından benim daha önce karşılaşmadığım, dillere pelesenk olmamış birçok veri ve ziyadesiyle multidisipliner olan yazar kişinin kurduğu zekice bağlantılar bu bölümün bile ilgi çekici ve keyifli olmasını sağlamış. etimolojik örnekler, arkeolojik bulgular, davranışsal psikoloji üüüh havada uçuşuyor!

    kitabın dili akıcı. isterse anti-klişe timi beni vursun umrum değil, kitap hakikaten akıcı.

    empati puanı**çok yüksek. hatta ilk bölüm "kimse suçlu değil" altbaşlığı ile sonlanıyor. yazar burada atalarımızdan söz ediyor elbette. ilk yıldız haritalarını hazırlayıp onlardan anlam çıkarmaya çalışanların, gerçek yaşamsal (ekin ve hasat zamanlarının tespiti, mevsim geçişleri, sel, nehir taşması, fırtına gibi doğa olaylarını önceden kestirip önlem alma gibi...) kaygılar doğrultusunda hareket ettiklerini anlatıyor. tabii bu iddiaları temellendirerek...

    astrolojinin nasıl olup da günlük fal yorumlarına kadar geldiğini de anlatıyor. spoiler vermeyeceğim, okuyun canlarım. ama şu kadarını söyleyeyim, sırf bu hikaye bile işin ticari amacını gözler önüne seriyor. "peki astrolojinin -astrologlar dışında- herhangi birinin hayat kalitesini artırdığı görülmüş müdür?"*

    mesela siz aslında 13 tane burç olduğunu biliyor muydunuz? peki gezegen hareketleri nedeniyle astrologların şu anda kullandıkları haritaların geçersiz kaldığını? ben biliyorum. bu kitaptan öğrendim.

    kitabın benim için en can alıcı yeri, yazarın tutarlılık tartışması yaptığı bölüm. çünkü tutarlılık önemlidir, her ölçekte. tutarsızlık ise bilimsel olan ya da olmayan her şeyi çökertir. astrolojinin hem dış tutarlılıkla* bağdaşmadığını hem de iç tutarlılığa sahip olmadığını güzelce açıklıyor yazar kişi. bunu yaparken fizik kanunlarına da değiniyor, ünlü astrologların iddialarını da analiz ediyor.

    geçmişte yapılan bilimsel deneylerden örnekler verdiği ikinci bölümün kitapla aynı adı taşıyan alt başlığı da bir diğer can alıcı kısım. carlson deneyi'nden ve mcgrew ve mcfall deneyi'nden söz ettiği bu bölümü ben yazmış olsaydım sonuna yaa naberfalan yazardım muhtemelen. neden? çünkü biliminsanı değilim. ama tevfik uyar öyle. bu yüzden bu kadar güçlü "kanıtları" bile yanlılıktan uzak bir dille özetliyor.

    kitabı sevmemin en önemli nedeni sanırım bana çok şey öğretmiş olması. burçlara inanmaya yatkın oluşumuzu açıklarken değindiği aldanma mekanizmalarını not aldım, zaten notlu okumak lazım kitabı, dolu dolu çünkü. ayrıca bir bilen safsatası, galileo safsatası ve yersiz genelleştirme gibi şeyleri de bu kitapta okudum ilk defa. daha niceleri var, burada sıralı tam liste verecek değilim.

    kitabı başarılı yapan en önemli etkenlerden biri, astrolojiyi hem tarihsel hem de bilimsel olarak eleştirmekle kalmayıp, "neden tuttu" başlıklı son bölümde nasıl olup da bu kadar taraftar bulduğunu da anlatıyor olması. neden bu kadar insan astrolojiye inanıyor? bu ihtiyacın temelinde ne yatıyor? kendimizi burçlar üzerinden tanımlamaya başladığımızda neler oluyor? fallara inanmak neden bu kadar kolay ve bu kolaylığın sistematik nedeni nedir? pratikte -hastasının yıldız haritasına göre damar kesip bağlayan bir doktora mesela- asla güvenmeyeceğimiz halde burçlara ve burç fallarına inanmaya neden devam ediyoruz? bunlar da en az tutarlılık tartışması kadar önemli sorular.

    insancıl tavrından ötürü de ayrıca alkışlanası yazar kişi. "ne zararı var?" sorusuna verdiği karşılık çok etkileyici. astrologlar sıklıkla yatırım, sağlık vs. konularında da okurlarına önerilerde bulunuyor. burç falını okuyup oradaki yönlendirmeyle kalp ameliyatını ertelediği için hayatını kaybeden bir insanın hesabını kim verecek? diyeceksiniz ki "o kadar salaksa zaten ölsün." demeyin. yazar kişi demiyor. neden? çünkü biliminsanı, önemsiyor.

    peki kitap iyi güzel de, çok mu önemli? evet çok önemli. astroloji, birçok sözde bilimden yalnızca biri ve günümüzde sözde bilimlere karşı verilen mücadele -tevfik uyar bunu yalnızca bu kitapla yapmıyor, http://yalansavar.org/ ve http://www.acikbilim.com/ sayfalarına bir göz gezdirin derim- hayati bir önem taşıyor. hele bizim ülkemizde! güneşin doğuşunu gün adı verilen bir varlıkla açıklayan profesörlerin olduğu, homeopati gibi bir saçmalığın üniversite müfredatlarına sokulmak istendiği, bilim dışı "tedavi" yöntemlerinin şu çağda bile bunca can aldığı ülkemizde...

    kitaptan harikulade bir alıntıyla bitiriyorum sevgili okuyucu. esen kal emi?

    "herhalde iyi müzik yapmak, güzel heykeller ortaya çıkarmak hatta ve hatta güzel yemek yapabilmek için bilgi, deneyim ve çalışmanın gerektiği konusunda hepimiz hemfikirizdir. bunların her biri yetkinliktir. peki... hepimiz iyi düşünebiliyor muyuz? iyi düşünmek derken, iyiyi düşünmeyi değil, yetkin bir şekilde düşünebilmeyi kastediyorum. acaba düşünme eyleminde yetkin olmak için de bilgiye, deneyim ve çalışmaya ihtiyacımız var mıdır? yoksa insanlar doğal olarak yetkin bir şekilde düşünerek mi doğarlar?" *
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap