149 entry daha
  • geçtiğimiz ağustos ayında yaklaşık yedi saat yolculuk yaptığım araba. teknik bilgi denen şeyden bende hiç bulunmadığından, araba kullanmayı bilmediğimden ve yolculuğun büyük kısmında camdan dışarıya baktığımdan başlığın okuyucusunu tatmin edecek şeyler anlatamayacağım ama genel olarak canavar gibi arabaydı.

    yolculuğu yaptığımız istikamet bergen-oslo, sürücüyle bergen istasyonunda buluşacaktık. buluşmadan önce kendisini bulabilmem için arabam tesla model s yazmıştı ama ben o zamana kadar öyle bir arabanın varlığından haberdar değildim ve dolayısıyla neye benzediğini de bilmiyordum. bir arkadaş sayesinde elektrikli olduğunu öğrendim en azından. adamla zar zor birbirimizi bulduk, genç bir kadın daha vardı. bunların ikisi de norveçli ama hepimiz bu yolculuk için tanışmıştık.

    öncelikle arabanın dışından ve içinden ayrı karizma akıyordu ya da adı tesla olduğundan bana öyle gelmiş de olabilir ama üstünde açılabilen paneli, direksiyonun yanında dev gibi dokunmatik ekranı var, oyuncak bile olsa bilmeyen insana bir acayip geliyor. arabaya biner binmez adam önce arabayı şarj etmemiz gerek yaklaşık 1 saat sürecek dedi ve bir benzin istasyonunda tesla car'lar için yapılmış platformun orada oturduk.

    adam bu sürede arabaya dair bir sürü şey anlattı bize, merak etmememize rağmen diyeceğim ama merak da etmiştik. öğrendik ki norveç devleti insanları elektrikli araba kullanmaya teşvik etmek için bu arabalardan vergi almıyormuş, şarj etmek de ücretsizmiş. benzinli araba kullananlar çok şikayetçiymiş bu durumdan, ayrıca bu sebepten avrupa genelinde tesla car'ın en uygun fiyata alınabildiği yer norveç'miş falan filan. yanımdaki kız da benden daha türk çıktı, adama arabayı mesela norveç'ten alıp almanya'ya götürsek yine vergi veriyo muyuz diye soruyor. ben de 500 ml suyun 10 liraya falan satıldığı ülkede bir şeyin ucuz olmasına tam şaşırıyordum ki sarışın bir adam geldi bizim sürücüyle muhabbete başladı norveççe. bizimki çevirince anladığım kadarıyla şarj platformunda aynı anda birden fazla araç olursa arabalar daha geç şarj oluyormuş. derdini sikeyim dedim içimden.

    arabaya bindiğimizde artık pis bakışlarımla curse mü attım, ortadoğulu nazarı mı değdirdim bilmiyorum ama adam aynaları ayarlarken dikiz aynası elinde kaldı bunun. kablodan sarkıyor böyle, kızla beraber yaklaşık 20 dakika yerine takmaya çalışıp beceremediler. az önce gelip konuşan norveçliye sordular başına böyle bir şey geldi mi ya da en azından yanında bant var mı diye ama o da yardımcı olamadı. en sonunda aynanın tutunduğu kısmın plastik dış aksamını çıkarıp aynayı yerine oturtmayı başardılar. ben kendi kendime adamın içi gitmiştir kesin, anlata anlata bitiremediği araba falan derken öğrendim ki o tür kazaların hepsi garanti kapsamındaymış hem de ücretsiz.

    arabanın içi rahat, en azından ben arka koltukta kısa süreli de olsa güzel uyudum. ama emniyet kemerinde bir problem vardı, bir kere bağladıktan sonra hiç esneme payı bırakmıyor ve öne eğilemiyordum. o gün içerisinde arabaya 5 kere bindim ve 5 kere emniyet kemeri bağladım (bağlamayınca uyarı veriyor) sadece 1 ya da 2 kez emniyet kemeri hareket etmeme izin verdi ajsjskdk emniyet kemerini üzerimden geçirmeden öylece bağlama olayını ise yolculuğun sonuna yaklaştığımda akıl edebildim ve huzura kavuştum.

    yukarıda sözünü ettiğim büyük ekrandan navigasyonu izlemek güzel oluyor, kendimi bir süre vice city oynuyormuşum gibi hissettim. ayrıca pil durumunu gösteriyor, browser olarak kullanılabiliyor, radyoya erişilebiliyor ve daha bir sürü şey. adam bize bir ara radyodan metal müzik açtı mesela, çünkü metalcilik norveç'te babadan oğula nesil.

    adam arada şekil şekil hareketler yapıyordu anlam veremediğim. mesela arabayı kısa bir süre için çok hızlandırıyordu ve pil, atıyorum %12'den %19'a çıkıyordu. (bunu bilen biri bana anlatırsa çok sevinicem çünkü döndüğümde babam ve erkek bir arkadaşım sözlü olarak açıkladı ama bir kulağımdan girip diğerinden çıktı) ben hayatımda bu muhabbetleri türkçe bile yapmadığımdan norveç aksanlı ingilizceyi dinlemekle uğraşmayıp yolu izledim. bir ara yemek almak için mola verdik, ama mola yerini tesla car şarj istasyonlarına göre seçiyoruz. zaten aracın haritasında görünüyor, sonraki şarj istasyonuna şu kadar kilometre kaldı diye. ben 1 saat de orada oyalanacağımızı düşündüm ama orada da aracın supercharge denen özelliğini kullanmışız, 15 dakikada pilin yarısı doluyormuş.

    son olarak navigasyonla alakalı bir olayından söz edeyim, düz yolda giderken "şu noktaya şu saatte varacaksın" özelliği dakikası dakikasına doğru çalışıyor, ama bazen yollardan mı dağlardan mı bilemeyeceğim gereğinden uzun hesaplayabiliyor uzaklıkları, şoför kısa yoldan gidiyor filan.

    bunların dışında araba bana oldukça sessiz geldi, yolculuk son derece rahattı. araba güzel yani bu yönlerden. enerji verimliliğini motoru falan da siz değerlendirin, ben o işlerden anlamıyorum :/

    edit: 50 ml su mu olurmuş norveçli bile onu 10 liraya satacak kadar zalım değil, yarım litre o. + parantezin içi
130 entry daha
hesabın var mı? giriş yap