5227 entry daha
  • eğer şu boklu dünyada, insan kanının oluk oluk aktığı şu saçma devirde, bütün değer yargılarımızın gözlerimizin önünde çöktüğünü görerek yaşıyor ve delirmiyorsam sebebi bunlardır.

    kediler var çokça etrafımda. sokak kedileri bunlar. kedi beslemekte ayrı bir konsepte geçtim. kedi sahibi olmak demiyorum artık. kedilerim var da demiyorum. kedilerin insanıyım diyorum. kedilerin fısıldadığı insanım hatta, kedilere fısıldayan değil. onlara hiç bir şekilde fısıldanamayacağını ve herhangi bir şeyin dikte edilemeyeceğini onlarca kedi ardından ve kaçıp giden ev kedim mestanımın ardından öğrendim. şimdi bu genşler, eve de giriyorlar isterlerse, isterlerse de dışarı çıkıyorlar. tamamen demokratik bir düzen kurdum bahçede. takılıyorlar. salıncakları naylonla kapladım, içine polarlar serdim, kış düzeni diyoruz buna artık. armut koltuk, yazlık minder ne bok varsa bunların emrinde ve içine ediyorlar, etmeye de devam edecekler biliyorum.

    karşılıksız sevgi bu. sevsinler gibi bir derdim de yok, evde dursunlar diye bir derdim de yok. geldiğimde bahçedelerse çok aşırı mutlu oluyorum. zaten bizim sokağın başından döndüğüm zaman yürüyüşümü görenler, muzaffer roma komutanı taktan geçecek sanar. her telden, her bahçeden, her çalıdan... bir kedi zıplıyor, beraber bahçeye giriyoruz. ayaklarıma sürtünüyorlar bazıları. şen kahkahalar atıyorum. müthiş gurur duyuyorum. kendi kendime meheheh diye seviniyorum. anahtarı şıngırdatıyorum eğer istediğim kadar tezahürat olmazsa, uzaklardan duyanlar da geliyor, değmen keyfime:)

    bebeleri de var, henüz küçük olanlar dışarı çıkıp da köpeklere yem olmasınlar diye sağa sola takoz sıkıştırdım, az büyüyünce çıkıp gidebilecekler zaten. geri dönerlerse ne ala. dönmezlerse ararım, bulamayınca da ağlarım hepsi bu.

    hastalandıkça veterinere gidiyoruz, serum saatleri 12 saat aralıklıysa o kötü işte. geceleri zor oluyor git gel. onu da yapıyoruz tabii yapmıyor değiliz de derdimiz şu gençlik hastalığı. serumlasak da ölen ölüyor. ölülerini görmeye de alıştım. hala kahroluyorum ama ölebilecek bir şeylermiş bu canlılar anladım bunu da. maalesef anladım.

    evde de kedi ilaçlarımız var zaten, damlalar, parazit hapları, göz merhemleri falan. başka da birşey gelmiyor elimden.

    evde kedi beslemek çok çok çok zormuş öğrendim. kısırlaştırmak ayrı bir vicdan muhasebesi, kısırlaştırmasan camların önünde ağlaması ayrı bir vicdan yarası. bütün bir ömrü bir evin içinde geçirmesine de dayanamıyordum. ona da üzülüyordum. artık o da geçti. şimdi isteyen içerde, isteyen dışarda, isteyen cam önünde, isteyen sevdiriyor, istemeyenler var bir de aksiler, tam iki yıl oldu tanışalı daha elimi değdirebilmiş değilim.

    zaten delirmenin eşiğinden mestan sayesinde dönmüştüm, şimdi de cinnetten dönüyorum bu ahbaplarım sayesinde.

    bana bulaşacak hastalıklar için aşılar yaptırdım. toksoplazma testi yaptrdım iyi çıktı birşey olmamış yani bana. bir arkadaşım ooo sen artık iyice kedilere karışmışsın, ben sende elli şekil kedi hastalığı çıkar sanmıştım dedi. hakikaten de karışmışım kedilere. evlerine girip ortalarına yatasım var. evlerinden biri de iki leğenden oluşuyor. altlı üstlü zımbaladım. üst leğenden de kapı açıklığı kestim. çıkan parçayı da yağmura karşı zımbaladım. içi de polar dolu. en çok o mimari şaheserimi beğeniyorum. ustalık dönemi eserim resmen:) kartondan yaptıklarım da güzel de bu ayrı bir çarpıcı. sundurmalı falan. sığabilsem de hep beraber yatsak uyusak, bize de bir bakan olsa ne güzel olur diyorum.

    bombalar patladıkça, insanlar kötüleştikçe, memleket içinden çıkılamaz bir hale geldikçe kedilere sarılıyorum.
    eskiden bir yere bomba atıldığında hep insanlara üzülürdüm. şimdi daha çok sokak hayvanlarını düşünüyorum. bütün bu hengamenin arasında bu garipler kalıyor, dillerini anlamazsın, dertlerini bilemezsin diye dertleniyorum. memleket savaşa girse kediler de ölecek hepten diye deliriyorum. artık insanı düşünmekten vazgeçmişim ben galiba. ne kötü olmuş ama böyle olmuş. kendi ediyor kendi buluyor insanoğlu da bu hayvancıkların hakikaten hiç suçu yok.
    sonum ya tımarhane, ya da bütün insanlar tarafından terkedilmiş ama mutlu bir yaşlılık sürmek. hedefim de bu.
    az insan çok kedi.
    he bunları niye yazıyorum? deliriyorum ben herhalde daha fazla gücüm kalmadı diye düşünenler var artık çok sayıda, bir şekilde kedilerle temasa geçsin. nasıl da iyi olacak görsün. sarı bi tane varsa hele ay ay ay. dadından yinmez.
7000 entry daha
hesabın var mı? giriş yap