13 entry daha
  • sosyal bilimlerin belkemiği tarihtir; çünkü milletlerin neyi varsa geçmişten gelmektedir. mazi aydınlatılmalı ki milletin bütün unsurları, zaafları, meziyetleri gün ışığına çıksın.

    sosyal bilimlerin yansıdığı kültür, millet bünyesinde ciddi şahsiyetlerin yetişmesini sağlar. şahsiyetten yoksun milletlerde diğer bilimler de sıfır seviyesinde kalmaya mahkumdurlar. milletleri etkileyen konuların neresinden bakarsak bakalım, iş dönüp dolaşıp tarihe gelir; oysa biz tarihimize bir patagonyalı kadar yabancıyız.

    bir süre önce ekranlarda sıkça gördüğümüz bir profesör, "milletler arası ilişkilerde çıkar asıldır, katerina ile baltacı'nın arasında geçen olay istisnaidir." demişti. geçen gün de okuya okuya büyüdüğümüz bir köşe yazarının sütununda şu cümlelerle karşılaştık: "osmanlı ordusu rusları bataklıkta kuşatıp çembere alıyor. kurtuluş yok. çare olarak katerina, baltacı mehmet paşa'nın çadırına gidip dil döküyor, yalvarıyor ve kuşatmayı kaldırıyor." tabii hükmünü de veriyor; "savaş alanında bir kadın vücuduna tav olup görevini ihmal eden paşa yüz karası değil mi?" sonra da olayın diğer versiyonu kabul ederek putin'in anlattığı katerina'nın ve diğer bazı rus kadınlarının gönderdiği mücevherlerden söz ediyor ve şu soruyla hükmü bize bırakıyor: "uçkuru düşük bir paşa mı, yoksa rüşvet yiyen bir paşa mı?"

    prut savaşı, antlaşmaya aykırı olarak rusya'nın osmanlı sınırına kaleler yaptırması, bazı yerleri işgal edip azak denizi'nde donanma inşa etmesinden çıktı. osmanlı, rusya'nın, ingiltere'nin, avusturya'nın, felemenk'in ve daha bir sürü devletin kendisine karşı dini gayretle ittifak yapacaklarını biliyordu. seferden önce rusya hariç, bu devletlerin elçileriyle antlaşma sağlandı; osmanlı yeni fetih yapmayacak, rusya'nın antlaşmayı ihlal ettiği hususları ortadan kaldıracaktı.

    prut nehri üzerinde bulunan falçı mevkiindeki bataklıkta osmanlı ordusu, rus ordusunu kıstırdı. baltacı hücum emrini verdi; fakat yeniçerilerin isteksizliği yüzünden rus tabyalarına girilemedi. hücum çeşitli kereler tekrarlandığı gibi, yer yer isyan hareketleri de baş gösterdi. böyle bir durumda rusya'nın ani hücumu sadece yarmayı gerçekleştirmekle kalmaz, daha feci sonuçlar doğururdu. baltacı, bu durumu ustalıkla gizledi. başında rus dışişleri bakanı şafirov'un bulunduğu heyetle, türk diplomatları barış şartlarını görüştükleri sırada, henüz antlaşmanın sağlanamamış olmasından yararlanmak isteyen baltacı tekrar hücum emrini verdi. fakat yüz yirmi rus topunun ateşine dayanamayan askerimiz karışık bir şekilde geri çekildi. bereket versin ki ortalık karanlık olduğundan siperdeki ruslar durumu göremediler.

    önce şunu belirtelim ki serdar-ı ekrem olsa da 'kumandan paşa'nın kararıyla kuşatma kalkmaz; savaşta bu kararı harp divanı verir. sonra teklifi baltacı'nın kabul etmesiyle antlaşma sağlanamaz; orada mevcut diğer vezirlerin ve diplomatik heyetin de kabul etmesi gerekir. seferden önce batılı devletlerle kararlaştırıldığı üzere ruslarla antlaşma yapıldı. petro'ya güvenmedikleri için rus dışişleri bakanı şafirov'u ve rus başkomutanı şeremetov'u rehin olarak istanbul'a getirdiler. osmanlı diplomatlarının tahmini doğru çıktı; petro antlaşmayı uygulamamaya kalktı. bunun üzerine osmanlı, yeni bir savaşın hazırlığına girişti. bizde rehin bulunan şafirov'la şeremetov ingiliz ve felemenk elçiliklerine başvurup petro'ya mektup yazdırdılar. mektupta, osmanlı'nın kesin kararını ve hazırlığını, rusya'nın ise savaşa tahammülü bulunmadığını, yenilgilerinin mutlak olacağını belirttiler. devletlerini iyi tanıyan, aynı zamanda bilgilerine çok güvendiği bu iki insanın kanaatine uyarak petro azak kalesi'ni bütün mülhatıyla hemen iade etti; yaptırdığı yeni kaleleri yıktırdı; azak denizi'ndeki donanmasına son verdi, işgal ettiği yerlerden çekildi. eski şartları hayata geçiren yirmi beş yıllığına bir antlaşma imzalandı. (10 nisan 1912)

    prut savaşı sırasında iki tarafta tutulmuş ruznamelere (günlüklere), sefer hatıralarına, raporlara ve şehadetlere sahibiz. ve kesinlikle katerina'nın savaş boyunca petersburg'un dışına çıkmadığını biliyoruz. ayrıca gerek katerina'nın kadınlığına, gerekse altınlarına tamah ederek baltacı'nın kuşatmayı kaldırması akıl dışıdır. katerina'yı esir edip istanbul'a getirir, kendisiyle yaşamaya mecbur ederdi. veya ziynetleri alır kuşatmayı kaldırmazdı. çar hangi mahkemeye gidecekti? akıl ve mantık dışı olan bu senaryoyu çok sonraları bir işporta romancısı yazdı, şimdilerde de bu safsatayı halkımızı aydınlatmak için bilim adamlarımız ekranlarda söylüyor, aydınlarımız da köşelerinde yazıyorlar; ne diyebiliriz; memleketimizin hali bu!.. belki de her şeyi kadınla izah etmemiz baltacı'nın soyundan gelmemizdendir. kim bilir?..
    http://www.zaman.com.tr/…alt=&trh=20040913&hn=90270
48 entry daha
hesabın var mı? giriş yap