7 entry daha
  • islam dünyasının, üzerinde derinlemesine düşünmesi gereken kavram... temel olarak mal yığmak, üst üste koyarak malı/parayı/altını stoklamak...vb anlamlara gelmektedir.

    ribanın, yani bizim bildiğimiz anlamda faizin ve tefeciliğin haram kılınmış olmasının da "kenz" ile doğrudan ilişkisi vardır.

    günümüzün (maalesef) düşünmeyi, okumayı, araştırmayı sevmeyen islam toplumlarının vasat bir bireyine "faiz neden haram kılınmıştır? sebebi hikmeti nedir?" sorusunu sorduğunuzda şu diyaloğun gerçekleşmesi muhtemeldir.

    -faiz neden haramdır?
    -çünkü allah öyle istemiştir. onu haram kılmıştır.
    -tamam, ama toplumsal ya da bireysel fayda/zarar penceresinden bakıldığında bunun sebebi ne olsa gerektir?
    -çok soru soruyorsun mübarek. allah'ın hikmetinden sual olunmaz.
    -allah'ın hikmetini öğrenerek ona daha çok yaklaşmak için sual etmediğimi nereden biliyorsun?
    -yaa...off...bak faiz haramdır. çünkü haksız kazanç vardır ortada. 100 lira koyuyorsun 110 lira oluyor 1 sene sonra. haksız yere 10 lira kazandın. haksız kazanç da haramdır. oldu mu şimdi?
    -güzel söyledin. haksız ve emeksiz kazanç kati şekilde haramdır. ama yine de eksik birşeyler var sanki....
    -ne gibi?
    -benim 100 liram var ve bununla 100 yumurta alabiliyorum. seneye 110 lira ile 100 yumurta alabileceğim. bankaya 100 yumurtayı koruması için verip 1 sene sonra ne eksik ne fazla yumurtalarımı geri isteseydim bu haram olmayacaktı değil mi?
    -ee...evet, sanırım haram olmazdı.
    -benim amacım da çalışarak kazandığım 100 yumurtayı muhafaza etmek. fazladan 10 liranın peşinde değilim yani.
    -?!??? kafam karıştı biraz.
    -mesele benim 100 liram değil aslında. mesele daha çok 100 trilyonu olan, yani serveti elinde tutan adam.
    -nasıl yani?
    -şöyle: benim 100 trilyonum var. birazını mevduat yapsam, birazıyla altın, repo, hisse, gayrimenkul...vs seneye 110 trilyonum olacak en kötü ihtimalle. hal böyleyken ben niye "üreteyim" ki?
    -ama o 100 trilyonu elde edebilmek için ürettin, çalıştın zaten.
    -üretimi, emeği sürekli kılmama gerek yok diyorsun?
    -e yani...ben olsam kendimi hiç hırpalamam.
    -ama hırpalamalısın. allah, nuh peygambere neden gemi yapmasını emretti?
    -onu ve ona inananları tufandan korumak için...
    -"peygamberim...inananlarla birlikte şu tepeye çıkın, şu mağaraya gidin. orada size hiçbir zarar gelmeyecek.sizden başka da kimse oraya erişemeyecek" diyemez miydi? sonuçta allah'ın herşeye gücü yeter. neden ona, yapımı belki de onlarca yüzlerce sene sürecek bir gemi yapmasını emrederek peygamberine zahmet çektirdi, onu hırpaladı ki?
    -allah'ın hikmeti işte...sual ol...hmmm...emek göstermek, üretmek, çabalamak birçok şeyden önce gelir. allah bizden bunu istiyor diyorsun yani?
    -evet, tam olarak da bunu söylüyorum. şimdi tekrar ilk örneğimize dönelim. neden 100 yumurtayı muhafaza etme gereği duyuyoruz ki? ihtiyacımız olan yumurtayı yiyelim. fazla gelen olursa da onu bir şekilde yumurtayı bulamayanlara verelim.
    -öbür sene ne yapacağız?
    -tavuklarımıza bakmaya devam edeceğiz. onlar da bize yumurta vermeye...
    -ya tavuklara birşey olursa?
    -yeni tavuklar buluruz.
    -ya bulamazsak? kaynaklar kıt sonuçta.
    -ha şu "ekonomi kıt kaynakların verimli kullanılmasıdır" yalanından bahsediyorsun.
    -yalan mı?
    -hem de kuyruklu yalan. allah insanların ihtiyacı olan herşeyden yeryüzünde bolca yaratmıştır. 'ya biterse?" korkusu senin açgözlülüğünün tezahürü sadece. aynı zamanda egemenlerin ve servet sahiplerinin sana hep "daha fazlasına sahip olmalısın" mottosunu pompolamasının bir ürünü. sahip olduklarının, olmaya çalıştıklarının birçoğu aslında ihtiyacının dışında şeyler. sen daha fazlasına sahip olmaya çalıştıkça birilerinin de ihtiyacı olana sahip olması zorlaşacak hatta imkansızlaşacak. işte esas haksız kazanç da budur. para birilerinin elinde toplanmaya devam ettikçe birileri de gittikçe fakirleşecek, hatta yiyecek ekmeğe bile ulaşamayıp açlıktan ölecek.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap