2875 entry daha
  • dün akşam boş bir taksi arıyorum. yağmur damlaları nezaketen düşüyor yere ama yağmur sonuçta. bir tanesi geliyor, yanımda duruyor fakat içinde bir kadın yolcu var. başka taksi var mı diye etrafa bakınırken bu dolu taksinin şoförü selektör yapıyor ısrarla. hatta taksideki yolcu da el işareti yapıyor, "gel gel" diye.

    "minibüs gibi mi kullanacağız acaba" diye düşünüp yaklaşıyorum taksiye. "oğlum gel, hanımefendi benim eşim. rahatsız olmazsan birlikte gidelim" diyor taksici bana. ne diye rahatsız olayım? biniyorum hemen. karikatür sevimliliğinde bir çift bunlar. içinde bulunduğumuz garip ortam hoşuma gidiyor. muhabbet açmak istiyorum.

    - söyle bakalım amcacım, yengeyi nereye götürüyordun?
    + hehehe eve götürüyordum oğlum. bizimkinin kız kardeşine misafirliğe gittik de...

    böyle açılan muhabbet ben inene dek öyle tatlı devam ediyor ki, sanki taksiye binmemişim de bu insanların evine misafirliğe gitmişim gibi hissediyorum. hanım teyze arkadan çay ve ıslak kek ikram etti edecek neredeyse. zaten iş o noktaya da geliyor. samimiyetten cesaret alan her kadın gibi soruyor;

    - nereye gidiyorsun oğlum bu yağmurlu cumartesi akşamında?
    + bir arkadaşımı görmeye gidiyorum teyzecim.
    - o da güzel mi senin gibi(böyle de inceden iltifat ediyor işte)?
    + evet. çok da iyi biri.
    - e onu da alıp bize gidelim. size çay yapayım. bu soğuk havada gezdirme kızı öyle. üzerine de ince giyinmişsin, hasta olursun yavrum.
    + o sıkılır şimdi ya. yoksa gelirdim. bi dahakine inşallah(dünyanın en samimiyetsiz lafı. hangi bi dahakine ulan).
    - iyi bakalım. allah gönlünüze göre versin oğlum. bey, para almayalım bu çocuktan.

    indiriyorlar beni bahçeli'de. ücreti de almıyorlar bir türlü. sanki dayım ve yengem beni evden alıp arkadaşımla buluşacağım yere bırakmış gibi oluyor.
5668 entry daha
hesabın var mı? giriş yap