4 entry daha
  • bir şehri terk etmek, bir hayatı terk etmektir aslında. ya istemeyerek, ya da isteyerek.
    1) şehri istemeyerek terk ediyorsanız, hep geri dönme umudu taşırsınız. her caddesini, her kıyısını, sandallarını, konaklarını, ovalarını, çadırlarını, nesi varsa size göre kıymetli, hafızanıza kazımak istersiniz ve gideceğiniz yere gidene kadar elleriniz sıkılı yumruklar halinde kalır. ama bir şehri terk etmenin asıl kötü biçimi, onu isteyerek terk etmektir.
    2)isteyerek terk ediyorsanız, kim bilir o şehir size neler yapmıştır, o caddelerde, sokaklarda, o binalara bakarak çaresiz, yalnız ve savunmasız kalmışsınızdır. bazı acılara gark olmuş, bazı kafeslerden çıkamamışsınızdır. bu şehir sizin memleketinizse, orada tutunamamış olmanın getirdiği dipteki geleneksel üzüntüyü hissedersiniz, ama bu sizin kırgınlığınızı gidermez. çocukluğunuzun, gençliğinizin geçtiği o yollara bakar ve kendinizi terkedilmiş hissedersiniz, gitmeye karar veren siz de olsanız, sanki şehir sizi kovuyor gibidir. sizden daha beceriksiz onlarca akrabanız ve tanıdığınız orada istedikleri gibi bir hayat kurmuştur ama sizin elinizde bir tren bileti vardır sadece, gardan gece yarısı kalkacak olan. eğer memleketiniz değilse, iyice yabancılaşırsınız oraya. bu şehre gelirkenki umutlarınızı düşünürsünüz, geleli belki ancak bir yıl olmuştur ama aradığınızı bulamamışsınızdır, daha kaç şehir dolaşacağınızı düşünürsünüz bir an, sanki hayat sizin dışınızda akıp gidiyordur ve siz soluk soluğa koştuğunuz halde ona yetişemiyorsunuzdur. pılınızı pırtınızı toplamış, geldiğiniz gibi gidiyorsunuzdur aynı trenle, kim bilir nereye.
    isteyerek terk ettiğiniz şehirler, içinizde geri dönüş umudunun yeşermesine izin vermezler, arkanıza dönüp baktığınızda bile içiniz acır ve artık oraya sadece misafir olarak gideceğinizi, dönüş biletinizin çantanızda duracağını, kışın telaşlı akşamlarında eve yetişmeye çalışırken uğrayıp salatalık malzeme alacağınız manavın verdiği hem gündelik hem de kalıcı aidiyet hissini o şehirde bir daha asla hissetmeyeceğinizi bilirsiniz. size ait olanı, içinizden söküp yabancı haline getirmektir bu, bir zaman o şehirdeki hatıralarınızı bile griye boyayıp soluklaştırırsınız ki size geçmişi hatırlatmasın.
    en kötüsü ise, yeni geldiğiniz (göçtüğünüz) şehirde çok mutlu, gönençli, sağlıklı, zengin ve hatta şatafatlı bir hayatınız olsa da, önceki şehri terk ettiğiniz günün hayali aklınızdan silinmez, ve siz asla "iyi ki terk etmişim" diyemezsiniz. o terk ediş gününün acı hatırası sonsuza kadar kendini hatırlatacak ve her hatırlattığında o günkü üzüntünüzü yenileyecek, şatafatlı manzaranıza bakarken bile olsa, gözlerine hüzün çöktürecektir.
271 entry daha
hesabın var mı? giriş yap