26 entry daha
  • spoiler içerebilir.

    iskandinav ülkelerine meraklı olanların izlemesi gerektiğini düşündüğüm dizi. beklentileri hemen hemen her anlamda karşılıyor:

    soğuk : var
    kar : var
    sır saklayan insanlar : var
    gizem : var
    kurgu : sisli
    karakterler : tuhaf
    müzik : uzun uzun dinlendiren sesler
    görsellik : izlanda coğrafyası / bembeyaz

    tüm bunlardan ayrıca; dizi boyunca izlanda polisinin silahsız dolaşması, kasabada klise okul liman havuz otel olması hasebiyle tahminimce çok da az olmayan nüfüsa sadece 3 polis memurunun düşmesi, insanların ahlak anlayışının değişikliği gibi konular kafamda döndü durdu. o kadar romantize etmişimki iskandinav ülkelerini hiç olumsuz bir yan göremez olmuşum. rengarenk evlerin camlarına kadar dayanan karın olduğu bir coğrafyada, havanın aydınlık olma süresinin oldukca kısa olduğu bir yerde, o kadar soğukta yaşayamayacağımı bilmeme rağmen izlerken keşke oralarda yaşasaydım hissi ne tuhaf!

    izlanda'ya gidip görmeyi oralarda o soğukta belli bir süre yaşamayı tecrübe etmeyi isterdim. mamafih pek de mümkün değil, orada yaşamak bir yana şöyle bir hafta tatile bile gitmek ekonomik sebeplerden imkansız gibi duruyor. ya bu dünya ne kadar adaletsiz! benim izlanda'ya gitmem için vize alabilmem, vize için gelirimin olduğunu ispat edebilmem hadi bunları sağlayabildim diyelim bir şekilde; izlanda'da bir hafta tatil yapabilmem için ciddi manada bir ekonomik bütçe ayırabilmem gerekiyor. oysa o ülkede benimle aynı koşulları olan bir başkası zart diye rahatça benim ülkeme gelip bir hafta tatilini yapabiliyor. üstelik zorlanmadan. üstelik ötesini berisini düşünmeden.

    yine böyle iskandinav aşkım tutmuşken fonda sigur ros dinleyip seyyahların bloglarından iskandinav ülkelerine baktığım bir sırada yönlene yönlene sözlükte bir entry'e denk gelmiştim. kuzey ışıklarını görmeye giden bir yazar arkadaşımız şöyle yazmıştı: arkadaşlar buraya gelmek ve kuzey ışıklarını görmek için benim gibi 29 yaşınızı beklemeyin. daha erken yaşlarda gelin tecrübe edin. içimden şaka mı bu dedim. benim yaşım gelmiş 30'ların yarısına değil kuzey ışıklarını görmek daha karadeniz yaylarına gidebilmiş değilim. te allahım, gerçekten adaletsiz bir dünya...

    biraz daha zorlasam peru'daki yerli kabilelerden filan bahsedebilirim, kendimde o potansiyeli görüyorum şu an, ne diyordum ben yahu, dizi için gelmedim mi bu başlığa, evet evet. andri diye bir abi var dizide acayip bir adam, koca göbekli filan. onu pek sevdim. bir de hinrika abla'nın mimikleri yüz ifadeleri oldukça iyi idi ve dizide bir adet tafarel var söylemesi. bir de magga diye bir erkek çocuğu, acayip sevimli...

    aslında neden durup durup iskandinav ülkelerine öykünüyorum, medeniyet ne denli göreceli bir kavram, bir de takığım ben şu erken dönemde bireyselleştirilen çocuk eğitimine o konu, sonra ne bileyim finlilerin eğitim devrimi, soğuk ülke insanlarının azla yetinmeyi bilmeleri, gösterişten kaçınmaları vs. vs..sanırım ben konuştukça konuşabilirim.

    öyle iste sevgili sözlük,
    sen en iyisi beni izlanda'ya götür.
82 entry daha
hesabın var mı? giriş yap