• ahan da yeni diyetimiz, instagram malzememiz hayırlı uğurlu olsuuuun...

    1 sene boyunca, meyve dahil olmak üzere, kuru meyve, bal, pekmez vs dahil olmak üzere hiçbir şekilde şeker tüketmemiş, bununla kalmayıp un ve unlu mamüllerin de hiçbirini tüketmeyip, bununla da kalmayıp pirinç, bulgur, patates, makarna da tüketmemiş ve bunların sonucunda 1 yılda tam 43 kilo vermiş biri olarak (sonrasında daha da verdim) bu konuya değinmek konusunda kendime bir parça hak gördüm.

    öncelikle, "sen bugün bu beslenme düzeninin hangi noktasındasın?" diye soracak olursanız, net cevap veririm, "doğal beslenme" kısmındayım. o doğal beslenmenin içerisinde "sınırlı tüketilmesi gereken doğal besinler" ile "karın doyurana kadar tüketilmesi gereken doğal besinler" diye de iki grup yaptım kendime.

    şimdi bu şeker diyetine dönelim; her yaz başı bir diyet patlar gider bu senede bu şeker diyeti meşhur olmuş. nedir bu şeker diyeti?

    basit... şeker tüketmemek... ancak gözlemlediğim kadarı ile bu konuda algılar pek açılmamış, "şeker" diyince tam olarak neden bahsedildiği muallakta kalmış.

    arkadaşlar, bi kere bu diyet şu olamaz.
    gösterdiğim fotoğrafta sanırım benim en kabul edebileceğim şey şu "organik!! süt" olabilir. o kadar. onun dışında her şey şeker!!!

    radikal bir şeker diyetinden bahsediyorsak eğer, evet meyve, bal, pekmez dahil olmak üzere ve ek olarak özellikle basit karbonhidrat kaynaklarının tüketilmemesi gerekmekte.

    daha da radikalleri, yoğurt ve süt tüketimi konusunda da temkinlidir.

    benim bugün geldiğim nokta ise, basit karbonhidrat ve rafine şeker, ambalajlı gıda diye fazla muallakta bırakılan ama benim "abur cubur" ve "aç bitir" tarzı ürünler olarak daha güzel çerçevelediğim şeyleri tüketmeden beslenmek, sizin "şeker diyeti" benim ise "sağlıklı beslenme"adını verdiğim yaşam şekli için oldukça "temiz" ve "ideal".

    şu sıra kendi beslenme ve spor motivasyon grubumdabu konuyu konuşuyoruz. (yine reklam geçtim hehe)
    orada bu konuda benden daha bilgili arkadaşlar mevcut.

    konuşmalarımızda "süt" ve "salça" gibi şeyler üzerinde de düşünüyoruz. süt yetişkinler için uygun mudur, laktozsuz süt mü kullanmalı gibi sorulara iyi cevaplar geliyor.

    kendi kişisel fikrim "marketten salça alsak mı?" " süt içsek mi?" gibi detayları düşünmeye gerek yok.

    olabildiğince "temiz", abur cubur, fast food, aç bitir hazır gıdalar, donmuş gıdalar, rafine şeker, hamurişi tüketmeden yaşamak, kilo vermek istiyorsanız da sağlıklı beslenmek istiyorsanız da her şekilde çalışacak bir yöntemdir.

    meyveyi her gün 1 tane ve bal, pekmez, bitter çikolata gibi şeyleri periyodlar halinde tüketebilirsiniz. bunları da olabildiğince sabahları yerseniz... vücudunuz ilk başlarda size eski düzeninize dönmeye zorlasa da, sonrasında adapte olacaksınızdır.

    hatta bu şeker diyetine "şekersiz 21 gün" falan gibisinden isimlerde koymuşlar. o 21 günün bir nedeni var ki, kısaca; insanın adapte süresi diyebilirim.
    iştahınızı kontrol altına alabilmek adına gerçekten de işe yarayan bir süre olduğunu da kişisel deneyimlerimden rahatlıkla söyleyebilirim. bu süre içerisinde inat etmenizden başka bir şey de öneremem. çünkü kuruyemiş yiyin, bol sebze yiyin falan desem de bana "ay yok benim canım illa ki browni istiyor" diyeceksiniz. o zaman, inat edip yemeyeceksiniz.

    "sen 1 sene yememişsin nasıl başardın" diye soracak olursanız;

    ben "yersem ölürüm" dedim kendime. elbette bu cümleyi mutlak değer içinde düşünün, yalın bir ifade ile konuya olan mesafenizi belirlesin, yoksa gerçekten yerseniz ölecek falan değilsiniz.
    bu inat beni iyi götürdü. sonrasında da devam edebilirdim ama başka yöntemler de denemek istedim. kilo vermek ve sağlıklı beslenmek için.

    he ama hangi noktaya geldin? derseniz, başlangıç noktamda olmadığımı, yazımın başında da belirtmiştim. rafine şekersiz, hamurişsiz, protein ağırlıklı bir beslenme ile iyi sonuçlar almaya devam ediyorum. ancak sabahları muz yerim 1 tane. bulursam iyisinden, kuru meyve de yerim 1-2 tane ve ara sıra, ve bir çılgınlık yapıp tatlı falan yapacaksam da bal ve tahin-pekmez ikilisini kullanırım. he ama unlu şeylere yönelmem. çünkü benim unlu şeylerde "dur noktam" yok. sonsuza kadar yiyebilirim gibi geliyor o nedenle hiç bulaşmıyorum şu ara.
    patates ve pirinç ve makarna yemiyorum, canım istemiyor çünkü. ama bulgur yerim bazen.
    ve bana kalırsa ben gayet de "şeker diyeti", "düşük karbonhidratlı beslenme şekli" artık ne derseniz, işte o şekil besleniyorum.

    biraz da bilgim olmadığı halde tatlandırıcılara değinmek istiyorum. evet bilgim yok ama yine de değineceğim, bunun sebebi; doğal beslenmeyi savunan ve o doğal beslenmenin içinde bile belli şeylere kısıtlama getiren biri olarak, tatlandırıcı gibi yapay bir şeyi desteklemeyecek olmamı vurgulamak istememdir.

    buna ek olarak; şeker bir vücut ihtiyacı değildir. şeker özellikle kadınların (bence kendilerini daha kadın hissetmek için) yarattığı psikolojik bir ihtiyaçtır. tatlandırıcının, bu psikolojik ihtiyacı dindirmeyeceğini de düşünüyorum.
    burada laf bir klişeye geliyor işte "kafada bitiyor"...

    bu noktadan sonra gerçekçiliğe geçiş yapmak istiyorum;
    dürüst olayım, bu yemediğiniz şeyleri her zaman canınız isteyecek. beyin bir süre kapatacak kendini bu tarz besinlere, bir süre "canınız istemeyecek"; ama bir süre sonra görmeye başlayacak; insanların baskısı, sosyal hayat bu tetiklenmede çok etkili.
    ancak kendinizi bir dönem dağıtsanız bile tekrar kontrol altına sokmayı öğrenmeniz, nefsinizi terbiye etmeniz için bile bence değerlendirilmesi gereken bir diyet şu şeker diyeti.

    bir kere karnınızı şeker ve hamurdan başka şeylerle doyurmayı öğrendiğinizde, bunun faydasını ara ara şeker tüketseniz bile göreceksinizdir.

    benim de işimi gücümü bırakıp bu kadar uzun entry girmemin sebebi, ev arkadaşımın bugün yaptığı böreğe saldırmamak mesela. dikkatimi dağıtmaya çalışıyorum... 53-54 kilo falan verdim ve arkadaşlarım bana "bayan irade" diyor, ancak gelin görün ki, işin aslı bu!
    elbette bu kadar uzun yazıyı bu saatte yazdıysam, saatin 00:00 olmasını bekleyeceğim ^_^
29 entry daha
hesabın var mı? giriş yap