7 entry daha
  • --- spoiler ---

    aç gözlülük, korku, güç ve yoksulluğun hikayesini anlatan 2015 yapımı belgesel. modanın önemi inkar edilemez. kim olduğumuzu bir dereceye kadar giyimimizle belirleriz, tarih boyunca da böyle olmuştur. ancak son zamanlarda moda sadece büyük şirketlerin kazandığı şekilde "yeniden keşfedilmiştir." 60'lara kadar abd'de kullanılan giysilerin %95'i abd içinde üretilirken bu oran şimdi %3. geri kalan %97'si gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde üretiliyor. bunun nedeni üretimin maliyetini azaltmak. çünkü yeni üretim düzeni (fast fashion) ürünlerin düşünmeden atılacak kadar ucuz olması üzerine kurulu. bunun tüketim ayağı da olmalı tabi. insanlarda hayati sorunların tüketimle çözüleceği yanılgısı inşa edilmiş. tüketim tatminin önkoşulu olarak kodlanmış. bu inşa sadece firmalar tarafından reklamcılar gibi zeki insanlar aracılığıyla yapılmıyor üstelik. vloggerlar, moda bloggerları gibi bu işten para kazanmayan (ve kafaları çok az çalışan) insanlar tarafından da yapılıyor (para kazanmayan diyorum, belki üç-beş kazanıyordur ancak h&m'in yıllık cirosu 18 milyar dolar. küresel bir imparatorluk haline gelmiş. üstelik, piyasadaki en büyük oyuncu da h&m değil.)

    ham madde üretimi konusunda da farklı bir durum yok. organik tarım bitirilmiş. özellikle monsanto firması (food inc belgeselinde de adı çok geçiyordu, sabıkalılar yani) bu sektörü yönetiyor. üreticilere gdo'lu pamuk tohumu satıyorlar, bu pamuğun yetişmesi için gerekli tarım ilaçlarını da onlar üretip satıyorlar. her ilaçlamada toprak daha da fazla kontamine oluyor, her ilaçlamada verim düşüyor. bir yerden sonra giderlerinin parasını ancak çıkartabiliyorsunuz ve ürününüzü büyük üreticilere düşük fiyatlara satmak zorunda kalıyorsunuz. modern köle düzeni yani. hindistan'da korkunç tahribatlara yol açmış bu düzen. ülkenin en çok pamuk üretilen yeri pencap'te kullanılan ilaçlar dolayısıyla her köyde 70-80 kişi ya kanser, ya fiziksel engelli, ya da şiddetli akıl hastalığından muzdarip. ülkenin deri işlenen başka bir yerinde ise her gün milyonlarca litre atık ganj nehrine dökülüyor. içme suları, şebeke suları kromla karışmış. insanlar türlü deri hastalıkları ve kanser ile boğuşuyor. sistem içeride tuzağa düşmüş işçiler için mükemmel tasarlanmış bir kabus gibi.

    gözden kaçması pek muhtemeldir; (izleyene kadar benim aklımın ucundan bile geçmedi) moda günümüzde petrolden sonra en çok kirlilik yaratan ikinci iş koluymuş. bununla ilgili kimse hiçbir şey yapmaya yanaşmıyor. sorun o kadar kompleks değil aslında. üretimin çevreye etkileri azaltılacak, hatta üretim azaltılacak, çalışma koşulları iyileştirilecek... ancak her gün için farklı bir tarzda giyinmek istiyorsanız bu imkansız. tüketimin de azalması lazım. görünenin aksine (global olarak) zenginleşmiyoruz, fakirleşiyoruz. doğanın kredisini tüketiyoruz. çevreyi mahvederek kazanç sağlanamaz. kısa vadede kazanç olarak görünse de uzun vadede etkileri felaket olacaktır. çevre için en büyük tehdit sürekli büyümesi gereken sermayedir. istismar edilmekte olan ve yavaşça ölen bir gezegende yaşıyoruz. daha önce yazıldığı gibi, buna üreticiden çözüm beklemek hayalcilik. tüketiciden (müşteri daha doğru aslında, tüketici suçlu hissettiriyor insana) beklemek lazım. üreticiler "önceki çeyreğe göre daha iyiyiz" türküsünü çok sevmişler. hiçbir şey yapmaya niyetleri yok.

    gerçek bedel suyu kirletmeyi, emeği, göçen fabrikanın altında kalan binlerce işçiyi, geçimini pamuk üretimiyle sağlamaya çalışan üçüncü dünya ülkelerindeki sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimi olmayan insanları da içerir.

    not: kickstarter aracılığıyla hayata geçmiş bu proje. gerçekten inanılmaz. türkiye'de isengard anadolu'da muhafazakar talan ve bilanço için fon bulunamadı.
    --- spoiler ---
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap