36 entry daha
  • tıpkı where do we go now gibi, tablet şeklinde şebeke suyuna karıştırıp ülkeye izlettirmemiz gereken bir film. sinematografik olarak yorumlamam gerekirse; sinemanın sadece görsel efektlerden ve şaşırtan olay örgülerinden ibaret olmadığını gösteren filmdir.

    filmi izlerken geçen aylarda vefat eden dedem aklıma geldi. dedem ove gibi avrupa'da değil, karadeniz'in bir köyünde doğdu; orada yaşadı ve orada öldü. iyi bir insandı; sevgisini, sevincini, üzüntüsünü çok belli etmezdi; ama ne hissettiğini anlardın. bir de güldüğünde gözlerinin içi de gülerdi. hep bunlar aklıma geldi, filmi de salya sümük izledim.

    --- spoiler ---

    bu film ikinci, üçüncü kez de izlenir. izlenmesi gerek. çünkü insanlığa dair görmezden gelinen detayları veriyor. "klişe" olarak nitelendirilen olgular da bunlar. nedir bunlar?

    en birincisi, hayvan sevgisi. başlarda kediyi korkutmak için şekilden şekile giren ove sonradan kedinin mama saatini kaçırmaz oldu. onunla uyudu, onunla yürüdü. kedi de onu sevdi. öldüğünde üstüne çıkıp "ove ölemezsin" der gibi orada bekledi. bir de kedilere nankör derler, hiç!

    ikincisi, yardımseverlik. kendini trenin önüne atmak için gittiği istasyonda başkasının hayatını kurtararak evine geri döndü ove.

    üçüncüsü, merhamet. yıllardır konuşmadığı arkadaşı rune için son anda allem edip, kallem edip; onu paragöz beyazyakalılara vermedi.

    ve bunlardan sonra insan düşünüyor. ove babasıyla büyümek zorunda kalmayıp, normal bir ailede büyüseydi böyle bir insan olabilir miydi?

    --- spoiler ---

    son olarak;

    (bkz: hepimiz ove'yiz)
110 entry daha
hesabın var mı? giriş yap