• şimdi, önce bir derin nefes al. uzun bir yazı olacak. meramımı anlatmak için çok dil dökmem gerekecek ama vazgeçmeyeceğim. yanlış anlaşılacağım, karşı çıkan çok olacak ama bu söylediklerimin yanlış olduğunu göstermeyecektir. hala benimlesin değil mi? kaybetme odağını, gel şöyle.

    evet efendim, şimdi bu kısımda -özellikle feminist olan- kadın arkadaşlarıma seslenmek istiyorum. objektif olmaya çalışacağım, fark edeceksiniz, dolayısıyla aynı bakış açısını sizden de benim yazım için rica edeceğim. çünkü yaşadığımız sorunları çoğu, kadınların yaşadıkları da dahil olmak üzere anlatacaklarımdan hariç değil bilakis içkindir. bu yüzden toplumsal cinsiyet konusundaki sorunların tek yönlü değil çok yönlü olduğunu unutmamız gerekir. evet yavaştan ısınıp başlayalım ne dersiniz.

    -her şey dolmuş şoförünün arkadaki kadına "bayan biraz daha yanaşabilir miyiz demesiyle başladı" de mi?

    şaka yapıyorum yahu daha öncesi elbette. avcı toplayıcı toplumdan, tarımsal üretimle birlikte artık üretim yapılan döneme falan, işte namusun oluştuğu erkek egemen toplumun yerleştiği dönemden bahsediyorum. aha kim yediyse o boku bütün çektiğimiz sıkıntı ordan süregeliyor. bu topraklarda başladı hala ceremesini biz çekiyoruz. hayır kardeşim burada doğdum diye ben bunu çekmek zorunda mıyım?

    neyse efendim konudan çok dağılmadan toplayalım hemen, şüphesiz ki burada sayma gereği duymadığım milyonlarca sorunun -toplumsal cinsiyet kimliklerinden öte gelen- en büyük mağduru elbette ki kadınlardır!
    but can we just say, erkekler second?

    dolayısıyla burada bütün bu problemleri tekrar etmek için gelmedim, peki niye geldim, kim çıkardı beni buraya?

    öhöm, ıhım. tamam başlıyorum, söz. şöyle ki; bahsedeceğim şeylerin sadece türkiye'ye özgün olmadığını ama ortadoğu coğrafyasında olmamızdan ötürü en sert yaşayanlardan biri olduğumuzu belirtmek isterim. neyse en azından yalnız olmamamız sevindirici! yoksa üzücü mü deseydim, bilemedim.

    bu konu uzun zamandır dikkatimi çekiyor, ne zamandan beri mi? babam amcama çükümü gösterdiğinden beri! hiç unutmam havuzdaydım. kocaman site havuzu yüzden fazla kişi var. arkadaşlarım, yaşıt kızlar, cicili bicili! fakat o da ne babam tuttu kaldırdı beni, aldı omuzuna! şraak, ulan o da ne şortum artık yerinde değil.

    -bak amcası yiğeninin çüküne, aslan bu aslan!

    gülüşmeler, bakışmalar. arkadaşlarla 10 yıl sonra bile bir araya gelinse hatırlanacak konu. peki ya kızlar? çoğu güldü ve arkasını döndü. evet, babam ve onu yetiştirenlerin, çevrenin dengesizliği vurdu bana, piyango bile değil, çok da yaygın medet!

    evet, sanırım biraz, accık da olsa, empati yaptığınızı görür gibiyim. çok hoş değil sanki ha? dalga geçiyorduk ya hani oğlum göster çükünü, kızım kapa bacağını? maalesef efendiler, bu kadar büyük genellemeler, böylesine görmezden gelinen şeyler bıçaklarla bölünmüş taraflar yaratıyor ne yazık ki. yahu her gün birlikte yemek yediğimiz görme engelli arkadaşıma bir taciz olayını sordum, 'ne olacak bütün erkekler tecavüzcüsünüz' dedi. yahu ben de mi dedim, 'evet' dedi.

    peki söyler misin bu insanla bana neden muhabbetimi devam ettirmem gerektiğini söyler misin? ben kime ne yapmışım, neden böyle genelleme? siz böyle yapınca bilin bakalım kim kurbana dönüşüyor? <-- aha bu kişi!

    neyse gene dağıttım, toparlayayım. bu zaten çükünü gösteriyor, efendime ne söyleyeyim yiğidin malı ortadır felsefesi maaşalah toplumda öyle benimsenmiş ki, bunu kadınlar -feministler de- kabul etmiş durumdalar. farkında da değiller en üzücüsü bu. çok çalıştım, göstermeye, anlatmaya çalıştım, olmadı. sonunda hep o bakışla, o sözlerle karşılaştım.

    evet, ilk örneğimizi ele alalım. dönem lise dönemim. çok samimi olduğum 4-5 tane -kadın- arkadaşım var. biliyorum lise dönemi, işte yaş 15-16 hormon tavan. öyle ki aramızdan su sızmaz, her tenefüs birlikte takıldığım bu arkadaşlar, rujlarını denemek için sürer ve yanağımı öper, yeri gelir duvarı öperlerdi. evet duvarı, sonra hoca gelir bunlar iyice kudurdu derdi. bilemedim ne diyeyim.
    sonra bir gün o leş seviyeye geldik. el şakalarının başladığı döneme. ama bir bakmışız o da ne! bu şakalar sadece tek taraflı mümkün oluyor. sınıfın ortasındayız, 4 tane kız gelmiş bir mememi sıkıyor, öbürü gelmiş popoma vuruyor, yeri geliyor bir tanesi sırtıma elini sokuyor vs vs...

    o an bi dank! etti. dedim ki bunlar bak x, v, y, z! bu samimiyet dediğin namussuz çift taraflıdır. ben heykel gibi durmam valla mıncırırım! bunlar aa falan derken tuttum sıktım birini. önce bi şaşırdılar sonra güldüler. evet bu kadar normaldi aslında. o vücüdun dokunulması yasaklanmıştı. peki ya benim ki? şüphesiz hiçbir izin bile alınmadan dokunulmaya açıktı. tepki de gösteremezdim. tepki gösterme farklı farklı yorumlanırdı. kimisi salak der arkasını dönerdi, kimisi dinci derdi, kimisi de -ki bunlar hem erkek hem kadınlar- gelir ve gay derlerdi. benim, kadınlar tarafından mıncırılan bir erkeğin kağıt üzerinde ne hayır demeye, ne de karşılık vermeye hakkım vardı!

    ama hayır efendim, önce biri, sonra öbürü de derken 4-5 ile aynı samimiyete geldim. gelmeyenler ile gelmiyordum sonra bu mottoyu edindim hayatımda:

    "samimiyet dediğin çift yönlüdür."

    üzerinden yıllar geçti, hala yeri geldiğinde uyarıyorum. üniversitedeyiz, hatun kolyeme bakacağı için elini t-shirtten içeri daldırdıp göğsümden kolyeyi alıyor. öbürüne göğsümle ilgili bir şaka yapıyorum -hatırlamıyorum şimdi jinekomasti şakası bile olabilir- hatun kalkıp elini içeri sokarak göğsüme dokunuyor. lan adamı delirtmeyin, yarım salise bir düşünün, aynı hareketi benzer bi durumda benim yaptığımı? ne tacizciliğim kalır ne de çevremde bir arkadaş. bu durumu bi kere açıklamaya çalıştım, samimiyetin çift yönlü olduğunu ve elini göğsüme sokamayacağını, yoksa aynı samimiyeti benim de bulacağımı ve buna hakkım olacağını, aldığım cevap ne tahmin bile edemezsiniz!
    -ya bırak göğsümü ellemmek istiyon bunu böyle söylüyon.

    başka bir seferde türk-yabancı karışık kamp gibi bir ortamdayız. herkes aynı yerde yatıyor. kalktı bi tane türk, kadın, geldi bana dedi ki

    -ya burada erkek çok, yatarken giyinirken sorun oluyor, başka oda var mı?

    oldu anam, adamın vücudu vücut değil, gavur kızın ki değil senin ki var bir tek. o donla gözükebilir, giyinebilir fakat benim o kıymetli vücudumu kimse göremez! tabi ki de yapabilecek hiçbir şey yoktu ve şartları bilerek katıldığı bu etkinliğe ayak uydurmak zorunda kaldı.

    şu an zamanı hızlandırdım ve son 1 haftada yaşadığım iki olayla hızlıca konuyu toparlayıp bitireceğim. okuldayım, yine çok samimi arkadaşım -birbirimizden çok sakınmayız- yani gayet iyiyiz. öyle şaka falan çok çekinmiyoruz. lakin bu geçenlerde bi sevgili yaptı. sonra geçen gün arkadaş ortamında gezinirken -yanında sevgilisi yoktu- ulan o da ne, birden popoma şaplak attı. birden durdum mottomu söyledim. ama aslında gerek yoktu biz zaten öyleydik. fakat artık sevgilisi vardı. böyle de davranamıyordum. yani sadece ben davranamıyordum. o hala temas -dokunma- konusunda bir çekince sahibi değildi. üzerinden çok geçmedi, bir 30 dakika sonra göğsümü elledi. şeytan o an dedi karşılık ver fakat olmuyor, bir de ortam kalabalık. mecburen göğsümü elleme dedim. şaşırdı. gülerek niye dedi.
    eşşeğin zükünden dolayı, çünkü ne demişler kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma! sonra anlatırım dedim. belki bunu okur.

    o günün veya ertesi günün akşamı olması lazım. aslında gün de fark etmez her gün yaşadığım şeyler ama artık bu yazıyı yazmayı aklıma getirecek kadar sinir eden bir olay oldu otobüste. artık samimiyetime ne kadar inanırsınız bilmiyorum ama bırakın kadını elimden geldiğine otobüste hiç kimseyi rahatsız etmemeye çalışırm. kulaklığımın sesi her zaman yarıdadır ki kimse duyup rahatsız olmasın diye. kimseye temas etmemeye özen gösteririm. ayağına basmamaya çalışırım. çünkü bahsettiklerimin tam tersi durumda ben fena halde sinir olurum.

    fakat bu bahsettiklerimden temas konusu ne yazık ki kadınlar açısından çok geçerli bir durum değildir. bunu yukarıda bahsettiğim bütün samimiyetimle tekrar ve tekrar söylüyorum. bırakın her şeyi oturan kişiye kulaklımın kablosu değse ben yine rahatsız olurum, çünkü o kişinin rahatsız olduğu aklıma gelir.

    lakin artık fark ettim, hiçbir kadın benim rahatsız olup olmadığımı önemsemiyor. ben kimim ki, babasının tutup da pipisini çıkardığı çocuk, hani dokunabildiğin, malının ortada olması gereken çocuk, erkek!

    kimse öylesine önemsemiyor ki, ses etme hakkında yok. sabah 8 de okula giderim ama 30'lu yaşlarında evli abla gelir 3 defa yer değiştirmeme rağmen gelir göğsünü elimle tutunduğum yere dayar. başka bir gün ayakta köşeye bir yere tünemiş beklerim. o türbanlı teyzemiz gelir kıçını bana dayamak suretiyle ben rahatsız olana kadar oradan ayrılmamı ister. ben de mecbur öyle yapar yerimi değiştiririm. abla böylece biraz daha 'rahat' yolculuk yapar. başka bir gün bir ablamız otobüste onca boş yer varken ayakta kapının orada bekleyen benim yanıma gelir, bekler. sonra bacak teması başlar. size şaka gibi geliyor olabilirde bunların herhangibi birinde cinsiyetleri değiştirin, ciddi tacizler bunlar.

    son başımdan geçen otobüs macerasında, arkadaşımla birlikte oturarak evlere dönüyoruz, o cam kenarında bense koridor kısmında. otobüs yavaştan dolmaya başladı. ben okulda hocalarımdan aldığım kitaplarımı karıştırırken bir kadın geldi yanımda ayakt yolculuğa başladı. buraya kadar her şey tamam fakat ben ruperius usta, ömründe otobüste ayakta yolculuk yaparken en az 20-30 cm mesafe koyan ruperius ustanın omzunda hanımefendinin bacakları ile yolculuk yapmaya başladım. fark edilemeyecek bir durum değil, iki taraflı da. hatta bi ara göğsünün 1-2 dakika falan kulağıma değdiğini söyleyebilirim. yani anlayacağınız durum altlı üstlü gidiyor. açtı telefonu bu pozisyonda 45 dakika telefonla konuşurken yolculuk yaptı.

    sadece söylüyorum bu durumlardan herhangi birinde ne yapıyorsunuz, işte bilmem neyinizi çekin desem ve ardından kadın dese ki bu beni taciz ediyordu ben tersleyince böyle dedi diye. bütün samimiyetinizle söyleyin ne yapabilirim, kime ne açıklayabilirim. başımı eğip, yer değiştirmekten, yapamıyorsam sessiz kalmaktan başka yapacak bir şeyim kalmıyor.

    ama artık yeter bu canımı çok sıkıyor. neredeyse 20 yıl oldu sözlük babam çıkardı gösterdi pipimi. artık bu böyle gitmez. içeri sokuyorum ve diyorum ki:

    kadın'ın da, erkeğin de kendi vücudu kendi kararı. ya herkesin vücudunun dokunulmazlığı vardır ya da kimsenin yoktur. aksini savunan herkes şu an toplumsal sorunların (kimse kusura bakmasın bunda taciz ve tecavüz de var, kadına şiddet de) kaynağını doğrular. yani tekrar düşünmenizi istiyorum. bu mevcut durumun üzerime attığı bu toprağı görmezden gelirseniz benden kendi sorunlarınız için farkındalık beklediğiniz de büyük yüzsüzlük yapmış olursunuz. en başta belirttiğim gibi bu sorunlar herkesi etkiliyor.

    bir keresinde okulda toplumsal cinsiyet dersi veren hocam (kendisi prof. dr. ünvanına sahip eleştirel bir akademisyen olan kadındır) başka bir dersinde mağdurların sadece kadın değil erkeklerin de mağdur olduğunu çünkü toplumun onları kadını öldürecek bir katil olarak yetiştirdiğini ona yeri geldiğinde başka bir şans vermediği için bunun da bir mağdurluk olduğunu söylediğinde yemediği laf kalmamıştı kadınlardan. bu kadar radikal bir bakış açısı çok sorunlu. gerçekten birçok sorununu artık düşünmek bile istemediğim bu ülkede böylesine iğrenç bir erkek kitlesiyle cinsel saldırılara uğramanıza tahammül edemiyorum emin olun. bir kadının akşam 10'dan sonra sokakta güvenle yürümesi için gerekirse yürümem de, bekçilik de yaparım ama bütün bu dayanışmanın yanında 2 şey rica ediyorum.

    birinci, bir sürü sorunun kökeni olan, büyük genellemeler yapmayın, erkekler hepsi tacizcidir vs gibi. siz bunu yaptığınız zaman sürekli sinirlenerek ne haliniz varsa görün o zaman diyorum, sonra geri kendimi veriyorum. erkek olmak elime olan bir şey değil ve bu yüzden bana bir suçlu gibi davranmaya ve bakmaya hakkınız yok. böyle bir durumda yahudi katleden naziler gibi oluyorsunuz. ya da tüm bu olaydan sonra bütün almanlar nazidir diyen yahudi gibi. bilmem anlatabiliyor muyum.

    ikincisi ise lütfen, mevcut normları, statükoyu erkekler açısındna doğrular hareket etmeyin yani yazıda bahsettiğim şeyleri söylüyorum. lütfen ya dokunmayın ya da siz de dokunulabilir olun. kendi vücudunun kıymetli, dokunulumaz ve görülemez olduğunu düşünmek fakat erkek vücudu için tüm bunları yok sayan ve tek cevabı sen erkeksin ne olacak olan varsa bütün bildiklerini ve savunduklarını tekrar bi gözden geçirmesini rica edeceğim çünkü sen bir kadınsın kapat o bacağını desem ne kadar benzer bir şey olacağını fark edeceksinizdir diye düşünüyorum.

    benden bu kadar, katilimi gözlerinden öperim.
    hadi eyvallah!

    edit : mesaj geldi, kendi hesabını vermek istemeyen bir yazar benimle hikayesini paylaştı. onu da şöyle ekleyeyim istedim.

    "bu ve benzeri durumları yaşayan birisi olarak çok teşekkür ederim hocam. birilerinin bunu dillendirmesi gerekiyordu gerçekten.

    yaşadığım bir olayı size burdan yazayım. çünkü hesabı eşim biliyor ve geçmiş mesele de olsa sıkıntı çıkabiliyor:

    çok samimi olduğum bir kadın arkadaşım var. o beni iyi bilir ben onu. neredeyse 20 yıllık dostuz. hala her buluşmamızda -afedersiniz- kalçalarıma bakarak "sen kilo mu verdin, götün küçülmüş ya da kilo mu aldın büyümüş" diyor. allah'tan eşimin yanında demedi de sıkıntı olmadı.

    bak bu arkadaş evlendiğinde(şimdi bekar) kocasının yanında dahi diyebiliyordu.

    şimdi benim aynısını yaptığımı düşünelim: samimiyetle cinayet sebebi."
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap