134 entry daha
  • genelde toplumun, özelde türk erkeğinin kadınlarla ilgili problemi: kadını kadından başka bir şey olarak görmemesidir. bu da tabii ki toplumsal kalıpyargılarımızla gerçekleşir.

    minik bir azınlığı hariç tutuyorum; genel olarak türk erkeği kadını yalnızca çocuk doğuran dişi cinsiyet, çok afedersiniz çükünün keyfi için yaradılmış, amı olan sikilebilir bir varlık olarak görüyor. bakkal hüseyin de böyle düşünüyor, senin baban da böyle düşünüyor. sorsan, "gadın okutulmalıdır, gadına değer verilmelidir" diye ezberden sallar. ama kızını güneş battıktan sonra dışarı salmaz. çünkü onun bir "amı" var ve sikilmeye müsait. bakın bunu yazarken çok iğreniyorum, ama zihniyet bu işte.

    neden zihniyet bu?... çünkü biz geri kalmış bir tarım toplumuyuz. kadın da bu toplumda diğer her şey gibi mülkleştirilmiş, meta haline gelmiştir. bu toplumda insanların hayattaki görevleri cinsiyetlerine göre ayrılmıştır. çok sert bir dualist kadınlık-erkeklik algısı vardır. bu zihniyeti bir türlü aşmadığımız, bunu da değerli türk erkeği salt gerçeklik gibi yaşadığı için, küfürlerine kadının cinsel organını meze yapar, doğarken hiçbir şekilde taşımayı tercih etmemiş olduğu penisini yüceltir ve erkek olduğunu hem kendine hem de çevresine ispatlamak için hayatı boyunca onu sokacağı bir delik arayıp durur. çevresindeki erkekler de bu zihniyeti pekiştirdiği için karşısına çıkan tüm kadınları; sanki onlar da insan değilmiş gibi, bir hayatları, karakterleri, çevreleri, düşünceleri, idealleri, meslekleri, tutkuları yokmuş gibi; varsa bile yalnızca kadın cinsinden olmaları bunların hepsini yutuyormuş gibi kadından başka bir şey olarak görmez. bu yüzden kafalarında tek tip bir kadın profili vardır. sanki her insan şahsına münhasır, birey olarak biricik değilmiş gibi, dünyanın yarısını, (yani 3.5 milyar kadını) tek kişiymiş gibi görürler. karşılaştıkları kadın/kadınlar o profile uymuyorsa birdebire "anlaşılması güç" varlıklara dönüşüverirler.

    kadınlar da bu profile uygun bir şekilde davranmaya zorlanırlar. çünkü uymazlarsa "toplumsal değerleri"nin düşme tehlikesi vardır (!) bu danışıklı dövüş kimbilir kaç bin yıldır devam ediyor.

    bu zihniyet değişmedikçe kadın-erkek çatışması devam edecektir. ha, değişmesi için ne lazım? yavaş yavaş ve en alttan başlayan bir devrimsel değişim süreci lazım. işte bu sürecin başlaması için ise eknomik bir devrim gerekiyor. aslında her şeyi başladığı nokta en temel ihtiyaçlarımız, yani toplumun ekonomisi.

    ancak bu zihniyet -belki çok yavaş bir şekilde- değişmeye başladı diyebiliriz; ancak bu bile erkekleri çıldırtmaya yetmiş korkarım. şu utanç duvarı'ndan bunu net olarak görebilirsiniz.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap