aynı isimde "cin (içki)" başlığı da var
291 entry daha
  • “cenup arabistan tasavvurlarına göre cinler, ahırlardaki atları huzursuz ederler, köpekler nedensiz yere sokaklarda kavgayı teşvik ederler, ineklerin kuyruklarına diken batırırlar yumurtlayan tavukların altlarındaki yumurtaları kırarlar. öfkelendirilen cinler düşmanlarını genellikle hasta eder ya da mecnun yaparlar. hatta cinler, bebekleri kaçırıp kendi göğüslerinde emzirirler. bu çocuklar da genelde çirkin ve yaramaz olurlar.”

    en sevdiğim kısım buydu.

    o kadar put çıkaran milletten ben de bu yaratıcılığı beklerdim. adamlar dinlenmiş olmasa ne sanatçılar çıkarırlardı var ya. sonrası sıkıcı. geri kalanından literatürden birkaç tutam alıntılar, düşüncelerim ve spesiyal cin çıkarma tarifi var.

    psikiyatri alanında bir kişinin normal olup olmadığına çoğu zaman hezeyanıyla hükmedilmektedir. kişide görülen hezeyan veya saçma düşünce (délire, delusion) önemli bir ruhsal bozukluğu ortaya koymaktadır. birçok mistik hezeyanda; görünmeyen varlıkların tasallutu, vücudunda dolaşmaları, kendilerini kontrol ettiği, kulağına bazı seslerin geldiği gibi benzer biçimlerde şikâyetler yer almıştır ki bunlar hastalar tarafından fizikötesi varlıklarla ilişkilendirilmiştir.

    hezeyan, klinik tanımlamaya göre “gerçeğe uygun olmayan fikirleri kişinin doğru zannetmesi hâli” olarak tanımlanmaktadır ve ek olarak “dikkatin kolayca dağılması, şaşkınlık, süre ve mekân bağlamında yönelim kaybı, hafıza sorunları, tutarsız düşünme ve konuşma, algısal bozukluklar (yanılsamalar ve sanrılar), kuruntu, heyecan, belirgin hiperaktivite, özerk sinir sisteminde aşırı etkinlik, huzursuzluk, uyku bozukluğu gibi semptomlarla kendini gösteren ruhsal bozukluk” olarak da tanımlanmaktadır.

    tam bu noktada fikirlerin garipliği ve gerçeğe uymaması şeklinde mevzuların belirlenmesinde neyin ölçü olduğu problemi çıkmaktadır. hezeyanların zenginliği ve çeşitliliği karşısında, primitif inançların mantıkî tutarlılığı bir yana, büyük dinlerin çok dağınık mezhep ve tarikatlarının değişik inanç yorumları, anlayışları ve uygulamaları içinde bazılarına velî bazılarına deli denmesi hakikaten anlam kazanmaktadır.

    insanların inanç ve düşünce zenginlikleri dikkate alındığında hezeyanlar son derece zengin ve çeşitli olmaktadır. öyle ki bu hezeyanlar, kişinin ruh hâline, önceki yaşantılarına, eğilimlerine, kültür ve terbiye seviyesine, sosyal çevreye, dönemin ideolojilerine, dinî cereyanlara, bilimsel bulgulara, fikrî gelişmelere, uğraşılara göre değişecektir. her durumda bir düşünce hezeyan hâline dönebilir. bu mevzuda bir sınır yoktur. çünkü her fikir olağan seyrinden sapabilir.

    hezeyanlar genel olarak, güvensiz ya da özgüveni düşük kimselerde görülmektedir. ek olarak enfeksiyonlar, alkol ve toksik maddeler, kafa travmaları, kimi organik biyolojik ve hümoral ya da hormonal nedenler hezeyanda etkili olabilmektedir. gene ölçüsüz ve taşkın muhayyile, her şeyi yorumlama ve durmadan nedenler arama eğilimi, çeşitli tutkular, tatminsizlikler, çeşitli işlerde ya da mesleğinde haksızlığa uğramış olma, sevdiği bir yakınını kaybetme, aşağılık ve günahkârlık duyguları, çeşitli ruhsal sarsıntılar kişiye ve zamana göre hezeyanların şekillenmesinde son derece önemli bir rol oynamaktadır.

    “mistik obsesyonlarda hastanın beynine dînî içerikli düşünceler hücum etmektedir. ölümün ötesinde ne var? niçin insanlar acı çekerler? insanın bir ruhu var mıdır? ruhun mahiyeti nedir? yaşam nedir? tanrı nedir? kader nedir? gibi çok farklı dinî içerikli sorular bunlara örnek verilebilir. bu sorular hastanın olağan düşüncelerine ve kültür seviyesine nazaran değişebilir.”

    dabbeci yönetmenin kime çalıştığı buradan anlaşılıyor. bu kadar boktan seri devam ediyorsa, müsebbibi kara paradır evet. mecazi anlamı bayağı derininden olanı. yapım şirketi incelenmeli.

    “dînî içerikli anormal davranışlar arasında dînî içerikli histeriyi de saymak gerek. örneğin mevlit okunurken kadınlardan birinin baygınlık geçirmesi, onu taklitle birbiri arkasından beş on tanesinin bağırması, ağlaması, çırpınarak yerlerde yuvarlanması, dönen dervişlerin (donma) dedikleri (catalepsie hysterique) hâline geçişleri buna örnek verilebilir. burada kimi histeriklerin hezeyan benzeri emareler ve davranışlar gösterdiğini belirtmek gerek. bu gibilerde bilinçdışı bayılmalar hakiki vecd hâli değildir. daha çok çevreye ait ve deruni bir telkinin etkisiyle yarı hipnotik bir hâldir. hezeyanların bir kısmı doğrudan doğruya benliği ve kişiliği, bazıları çeşitli duyguları yahut tümüyle zekâyı, bir kısmı da benliğin toplumsal çevreyle olan ilişkilerini ilgilendirmektedir.”

    herkes tek başına dinlenmeli, cinlerine sahip çıkmalı. bulaşıyor imiş vesselam. bir nevi cinlerinizi halvete sokuyorsunuz.

    “ hastanın hezeyana karsı gösterdiği sebat, açıklama ve iddia derecesi göz önünde bulundurularak, söz mevzusu hezeyanlar, dizgesel ve sistematik olmayan seklinde sınıflandırılır. bu hezeyanlar zaman zaman geçmişle ilgili, bazen şimdi ya da gelecekle veya hepsiyle beraber ortaya çıkabilmektedir.”

    ciddileşirsem,

    her zaman olduğu gibi konu düşünmesine fırsat verilmeyen bireylere geliyor. bilimi çok karışık bulup en ufak bir şeyde cinler bize taktı denirse haliyle çocukta da bu korkular ve ona eşlik eden düşünceler birikir. birey zaten kötü şeylere koşullanmış olacağı için kendini gerçekleştiren kehanet ortaya çıkar. yakınlarına olan bağlılığı ve hezeyanları artar. "bu olay neden oldu?" demek yerine "buna neden olacak ne yaptım?" der. ilk soruyu soramaz çünkü sorarsa çok daha büyük kötülüklerin geleceğini bilir, sağ olsun ailevi empoze. soru soramayan birey de kendini böyle yetiştirenlere sığınır. aile çocuğunu korumak için geleneği devam ettirir, çocuk da gerekli item'leri edinerek bir daha bu korkuları yaşamamak için. sonrası malum. bu zincir nesillerce aktarılır ki zaten cahiliye öncesinden geldiği düşünülürse senaryonun bayağı uzun soluklu tekrarlayan bir film olduğu görülür.

    dini algılayış ve yaşayış herkese göre değişmelidir. insan bireysel değil de toplumsal hareket ederse ve kendi inancının gücünü pekiştirmek için azınlığa tacizlerde bulunursa buna mezhep denemez. cin'e inanmak cehalettir ve cehalet tedavi ile düzeltilebilir. fakat fanatik bir cahil sürüsü sürekli birbirlerinden güç alıp hassas olan ruhlara zarar verirse bu tedavi edilemez. yakınlarına kötü bir ün bırakmak, kafa kesmek-tecavüz etmek-pedofili gibi bağnazlığa kayanlar, bunun da hakları olduğunu düşünenlere yazık.

    hayal gücünü korkmak, korkuyu güç haline getirmek, korkutmak, korkanları gördükçe mutlu olmak ve bunu ona ilk korkuyu verenin amacını yerine getirmek için yapanlar ne cevherler harcıyorlar, gerçekten yazık.
179 entry daha
hesabın var mı? giriş yap