• türk eğitim sisteminin bu derece kötü olmasının en büyük sebeplerinden biridir. yıllardır dillere sakız olan "öğretmenlerin kalitesinin yükseltilmesi gerektiği, öğretmenlerin tatillerinin fazla olması, öğretmenlerin yattığı yerden para kazanması" gibi konuların neden ve sonuçları çok tartışıldı. fakat en az bu konular kadar önemli olan bir sorun varsa o da öğrenci velilerinin her işe burnunu sokmasıdır. kendi adını bile doğru dürüst yazamayan adam çıkıp öğretmeni "neden böyle değil de böyle yaptın?" eleştirebiliyor. en büyük başarısı liseyi bitirebilmek olan kadın gelip fen bilgisi öğretmenine "çocuklara 5.sınıfta çarpım tablosunu yeniden öğretmeniz gerekir" diye akıl verebiliyorsa durum vahim demektir. bu, öğretmeni velilerin önüne gönül rahatlığıyla atan sistemin geldiği noktayı özetliyor. tamam öğretmenlerin kalitesini yükseltelim yükseltmesine de veliler ne olacak? onlardaki kaba sabalığı, yol yordam bilmezliği, kendini ifade edemeyişi, en ufak olayda öğretmenin üstüne yürümeyi nasıl düzelteceğiz? aşağıdaki olay, benzer durumların en hafifi.

    bahçede çocuklar top için kavga eder. nöbetçi öğretmen kavgayı ayırıp tarafları barıştırır. ama aynı eylem 3. kez tekrar edince topu çocuklardan alıp öğretmenler odasına bırakır. ertesi gün çocuk gelip topu ister. öğretmen de topu vermeyeceğini çünkü bunun için kavga ettiklerini söyledikten sonra otobüse biner. otobüste okulda görev yapan kadın hocalar bir hayli fazladır. öğrenci velisi beklemekte olan otobüse binip sert bir ses tonuyla:
    veli: x hoca hanginiz? ( müslüm denen bir hıyar varmış)
    x: buyrun benim?
    veli: çocuğumun topunu almışsın? ( yakaladım, topu koltuk altına saklamışsın ve eve götürmek üzeresin)
    x: eee?
    veli: eee ne? topu niye alıyorsun?
    x: kavga ettikleri için almıştım. top yukarıda, gidip alabilirsiniz. hem bahsettiğiniz top küçük sarı bir top muydu? (burada, "küçük ve oldukça önemsiz bir şey için mi kavga etmeye geldin adamım" tonlaması da mevcut)
    ( veli otobüsten inip oğluşuyla konuşup otobüse tekrar biner)
    veli: çocuğa, çıkışta topunu vereceğim demişsin?
    x: çocuğa öyle bir şey söylemedim! ( 11 yaşındaki einstein'e topun verilmeyeceği kesin bir dille anlatılmışken hem de)
    veli: ama çocuk öyle dedi !
    x: onun söylediklerini dinlemeye devam et!
    veli: kimi dinleyecem başka?
    x: beniiii !!
    ( veli neyse deyip otobüsten iner)

    yukarıdaki mide bulandırıcı olayda velilerin öğretmene olan bakış açılarının küçük bir örneği mevcut. güzel bir dille derdini söylese durum izah edilecek ama neyse ki isveç'te yaşamıyoruz. adam resmen küçücük bir top için kavga etmeye gelmiş. üstelik oğluşunun her dediğini tanrı buyruğu sanıyor. çünkü oğlu asla yalan söylemez. yalan söyleyen biri varsa o da öğretmendir. çünkü 11 yaşındaki bir oğluş dururken 3 ay tatil yapıp dünyanın parasını kazanan, üstelik hayatını garantilemiş bir öğretmenin sözüne mi inanacak adam.
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap