28 entry daha
  • bu filmin son sahnesinde, grup halinde oynanan bir oyun var; “karşı duvara yürüme” oyunu. ortaya bir cümle söyleniyor, mesela “adının içinde a harfi olanlar, karşı duvara yürüsün”. eğer o cümle senin için geçerliyse, karşı duvara yürüyorsun. sonra başka bir cümle söyleniyor, yine sana uygunsa, bu sefer geldiğin taraftaki duvara geçiyorsun ve bir sonraki cümleyi bekliyorsun. eğer söylenen cümle sana uygun değilse, durduğun yerde kalıyorsun. bir grup zihinsel engelli öğrenciye oyunu anlatan öğretmen, oyuna başlamadan şöyle diyor; gerçeği paylaşıp paylaşmamak size kalmış, eğer sır olarak saklamak istediğiniz şeyler varsa, yerinizde kalabilirsiniz.

    ve oyun başlıyor;

    ilk cümle: eğer şeker yemeyi seviyorsan, karşı duvara yürü
    bazı insanlar yer değiştiriyor, nick öylece duruyor.
    ikinci cümle: eğer yağmur altında sırılsıklam ıslandıysan, karşı duvara yürü
    bazı insanlar yer değiştiriyor, nick öylece duruyor.
    üçüncü cümle: eğer ailenle ilgili problemlerin varsa, karşı duvara yürü
    bazı insanlar yer değiştiriyor, nick de hareketleniyor ve karşı duvara yürüyor.

    biz, nick’in şeker sevip sevmediğini veya daha önce yağmurda ıslanıp ıslanmadığını bilmiyoruz. belki gerçeği göstermeyi istemedi ve yerinde kaldı, bilemiyoruz. belki oyunu saçma buldu ve hareket etmedi, bilemiyoruz. ama nick’in bir aile dramı yaşadığını ve bunun farkında olduğunu film boyunca görüyoruz. üçüncü soru sorulduğu anda, nick’in karşı duvara yürümesi gerektiğini biliyoruz. nefesimizi tutuyoruz, bizimle onun arasındaki bu sırrı, diğerleriyle de paylaşıp paylaşmayacağını merak ediyoruz. ve nick o adımı atıyor, kabul ediyor, gerçeği paylaşıyor. o sırada, şu harika şarkı da oyuna eşlik ediyor ve bu filmin böyle şahane bir sahne ile kapanması, alamet-i farikası oluyor.
95 entry daha
hesabın var mı? giriş yap