zero tolerance

• basit ceviriyle "sifir hosgoru" demektir. genelde kanunlarin ve ya kurallarin uygulanmasinda kanun/kural disi eylem ve durumlara kesinlikle hic hosgoru gosterilmemesi ilkesini belirtmek icin anglofon toplumlarda kullanilir. uygulandigi durumlarda yargisal kurumlarin cezalarda hafifletici nedenler icin indirim yapmasi engellenir, cogunlukla cezalar arttirilir ve her olayda azami ceza verilir. toplum icinde kabul edilemeyecek kadar cok vuku bulan, ya da artis gostermis suclarla basetmek icin siklikla kullanilan bir yontemdir. cok basit oldugu, muhakemeye ihtiyac duymadigi icin dunya gorusu siyah-beyaz olan tutucu gruplar tarafindan cok sevilir, ve gene bu nedenle politikacilar icin de guzel bir aractir. insan hayatinin karmasikligini, sosyal sorunlari tamamen gozardi ettigi, sorunlarla basetmede sebeplerden ziyade belirtilerle ugrastigi icin cogunlukla yararla beraber cok da zarara sebep olan, cok seyrek kullanilmasi gereken bir ilkedir. son olarak su ornegi vereyim: ickiyle ilgili yas siniri konusunda uygulanan zero tolerance sayesinde a.b.d.'de yirmi yasindaki kendi oz evladina, kendi evinde, guvenli ve sakin bir ortamda bir bardak sarap ikram eden bir insan tutuklanir.