• işbu yazı akademik bazı yayınlardan yararlanılarak oluşturulmuştur. "elfler" türktür yeaa goygoyu içermemektedir.

    şimdi öncelikle lotr serisi ya da daha genel bir ifadeyle tolkien dünyası başta iskandinav mitolojisi olmak üzere birçok farklı kültürün mitolojisinden ve tarihlerinden izler taşımakta olduğu zaten bilinen bir gerçek.
    biz türkler, tarihe çok meraklıyızdır ancak hayalimizde yaşattığımız bir osmanlı fetişizmi içinde yaşarız. islamiyet öncesi türk tarihini de özellikle belli millyetçi çevreler tarafından sahiplenildiğinden/ilgilenildiğinden dolayı, belki muhafazakarlığın da etkisiyle, pek sallamayız. bir kısım batıcı ya da bilimselliği ön planda tutan insanımızla beraber de "tarihsel bulguların ve yazının" yetersizliğinden ötürü bu alanı dışlarız.

    böyle olunca, genel görüşü kastederek söylüyorum, iskandinav mitolojisini "thor"dan ve "tolkien"den ibaret görüyoruz. iskandinav kültürünün ve iskandinav mitolojisinin türklerle ilgisini hayli küçümsüyoruz. bunlar ayrı tartışma konuları. kısacası iskandinav mitolojisini türk mitolojisi ve tarihiyle beraber düşünen insan sayısı çok az, akademisyen sayısını zaten söylemeye gerek yok. tek tük işte. neyse efendim. mevzuya geçiyorum.

    son yıllarda yapılan birçok araştırmanın gösterdiği üzre, türklerin ana yurdu taa moğolistan'da, çin'in kuzeyinde, sibirya'da, orta asya'nın göbeğinde falan değil. oralarda da münferit türk boyları mevcuttur tabi, ancak anayurt dediğimiz yer "idil-ural" bölgesindedir. yani bu günkü hazar denizinin kuzeyi.
    bunun için birçok kanıt mevcut. bunlardan biri türkçenin söz varlığının ormancı-avcı-tarımcı bir topluluğu işaret etmesi. yani bölgenin buna uygun olması. diğer yandan çeşitli tamgalarda yer alan hayvan çeşitlerinin bölgede bol bulunması. ayrıca bölgedeki yer adlarının türkçe olması. bunlar ortak kanıya varılmış, birçok dünya çapındaki uzmanın görüşleri.
    bölgedeki yer ve nehir adlarının türkçe olması çok önemli bir ayrıntı. çünkü doğu avrupa'daki ırmak adlarının hemen tamamının türkçe adı mevcutken, bin yıldan fazladır bulunduğumuz anadolu'da anca ırmaklara nehirlere "renk" adı vererek, bazılarını da selçukluların maveraunnehir'den getirdiği isimlerle niteliyoruz. ki zaten o renklerin çoğu farsçça-arapça.

    yani eldeki veriler ışığında düşünen bir dilbilimci şunu rahatlıkla söyleyecektir ki, türkler moğollarla akraba değildir, en yakın akrabaları macarlardır. ki muhtemelen türkçe-macarca daha yakın bir ortak köke dayanmakta.

    dolayısıyla iskandinaya ve idil havalisini düşündüğümüzde bu iki kültür arasında bir alışverişin olmasını beklemek çok doğal.

    şimdi bunu şöyle anlatayım. iskandinavların en ünlü sagalarının başında gelen "heimskringla" başlangıcında "kral odin'in scythia'nın (iskitya) doğusundaki "turklan"dan göçü anlatılmakta. gösterdiği yer tam da idil nehri havalisi. hazar'ın kuzey düzlükleri. tabi daha sonrası malum, odin iskandinavya kültüründe tanrılaştırılmıştır falan. belki bazılarınıza ilginç gelecektir, odin'in halkının adı nedir biliyor musunuz? "az" (as) yani "asya"ya adını veren halk.

    peki bu halkın göktürk anıtlarında da geçtiğini biliyor musunuz? şöyle ki "eçümiz apamız tutmış yer sub idisiz kalmazun tiyin az budunug itip yaratıp..." yani "atalarımızın tutmuş olduğu yer-su sahipsiz kalmasın diye az milletini tanzim ve tertib edip...." diye devam etmekte. bu azların ilk memleketi kırgızlarla komşu olarak abakan bozkırları. bir dönem aral gölü çevresinde de görülmekteler.

    biraz daha ilginç bir şeyler anlatayım. timur var ya hani, bildiğimiz timurlenk, bir gün bir sefere çıkacak. diyor ki, gideyim de mübarek atalarımızdan bazılarının kabrini ziyaret edeyim. savaşta yardımları dokunur. ve gittiği kabrin adı ne diye geçmekte olsun? "öden-ata" aklınıza kim geldi, odin ile ne kadar da benzer değil mi, hem de odinin çok eskiden yaşadığı yerde. bu gün bölgede "daşoğuz" yakınlarında "ütin kala" diye eski bir yıkıntı olduğu bilinmekte.

    yani tarihi bir bağlantının mevcut olduğu iki kültür arasında elf-alp diye bir kıyaslama yapmak, lan acaba mı diye düşünmek gayet mantıklı.

    "alp" kelimesi, türkçenin farklı lehçelerinde birçok şekilde görünmekte. islamiyetten sonra da aynen devam etmekte ancak "alp gazi" "alp-eren" gibi şekillere girmekte. bu gün de kullanıyoruz vesselam.

    zaten lise tarih kitaplarından da hatırlayacağınız üzere "alp" tipi, göçebe boylarda bazı kahramanca özellikleriyle sivrilmiş karakterlerdir. iyi binicidir, iyi ok atar. attığını vurur, koduğunu oturtur. savaş aletlerini çok iyi kullanır, cesurdur, uzun boyludur, güçlüdür, bazılarının ozanlık yeteneği mevcuttur. halkını zulümden kurtarır, halkının esaretini ortadan kaldırmaya çalışır, yeri gelir devlet kurar. bazı alpler, bazı hayvanların özelliklerini taşımaktadır. ama sonuçta insandır, insanlar gibi iyisi kötüsü vardır. çeşitli zaafları vardır. geneli ön görülüdür. kahin gibidirler. bilgedirler. çok iyi iz sürerler, gece karanlık falan dinlemezler yani. gözleri fenadır.
    kadınları da bu özellikler açısından erkek alplerden geri kalmaz.

    bu özellikleri nereden biliyosun amk derseniz, açın dede korkut okuyun biraz, manas destanı var, hani en uzun destan derler ya. onu okuyun, daha da çok var.

    şimdi elflere bakalım. zaten lotr serisinden aklınıza hemen"legolas" gelecektir. he işte, legolastan da gözünüzde canlandırabilirsiniz. ya da "ayrık vadi"de çok elf vardı hani. orayı düşünün.

    ben tabi filme bakarak söylemiyorum, "yanık njall", "heimskringla", "kızıl eric", "egil" gibi iskandinav sagalarından yola çıkarak söylüyorum.
    bu elfler savaşa en önden girerler. iyi savaşırlar. hiç çekinmezler.
    tüccar yönleri de vardır ama yağmayı falan pek severler. kapiş?
    cömerttirler. eli açık olmakla övünürler.
    düzen kurucu ve koruyucudurlar.
    her yıl "althing" denen bir toplantı yaparlar. bir ziyafet verirler ve düzenin sağlanmasını ya da pekiştirilmesini amaçlarlar. bizde de "toy" diye bir şey vardı bildin mi?
    su, dağ, ağaç gibi doğa varlıklarını kutsal sayarlar.
    ön görülüdür. sezgileri kuvvetlidir. kahin gibidir maşşallah.
    büyü falan da bilirler. tabi bunu ruhlarla yaparlar. bazı ruhlar yardım eder falan.
    beceriklidirler, küçük yaştan itibaren kendi ayakları üzerinde durular, savaş aletleri kullanmayı öğrenirler, ustalaşırlar.
    iyi ok atar, iyi at biner. at üstünde iyi ok atarlar. aklıma avarların bayrağı geldi. neyse.
    liderlik özellikleriyle ön plana çıkarlar.
    ozandır, romantiklik yaparlar. bir şiir okur, of of. büyülenirsiniz. yani cidden büyülenirsiniz. büyü amaçlı da okudukları vaki.
    bazı masalsı yaratıklarla akrabalıkları vardır.
    uzun boyludur, endamlıdır.
    kadınları da aynı özellikleri taşır.
    bir de iyi içerler. içkiyi severler, sağlam içicidirler. bak bunu islamiyet sonrası osmanlının balkan iskanındaki kolonizatör türkler için de söylerler. hani derviş falan gelir o dönem için belki gözünüzün önüne, sarı saltuk falan gibi. ama yok, öyle böyle içmiyorlar yani. nerede içki var, bizimkiler orada.

    bu alplerin yok oluş sebebi bizde, tanrının bir cezalandırması şeklinde görülmekte. bu su altında kalarak, ya da esrarengiz bir şekilde anlatılır. alplerin yok oluşlarından sonra normal insanların dönemi başlamıştır.

    şimdi ayrık vadi'de kral elrond'un bir sözü vardı "elflerin dönemi sona erdi" diye. sonrasında insanların devri başlıyordu, hatırlarsınız.

    neyse efenim. yani görüldüğü üzere iskandinavlar ile türkler arasında kültürel bir alışveriş olmuş olabilir. şimdi bütün bunlar demek değildir ki elf'leri bizim alp'lerden çalmış yavşaklar. öyle bir şey yok. ama bir alışveriş söz konusu.
    bak aklıma geldi, hatta isveç'te birçok tarihçi, kökenlerinin türklerle yakın olduğunu falan açıklamıştı. işte sebebi bunlar.

    saygılar.
hesabın var mı? giriş yap