1 entry daha
  • evet bu kelime, ünlü filmler dizisini hatırlatır. baş rol michelle merciere aittir filmde. 1960'lı yıllarda çekilmiştir film. ne tuhaftır ki 1980'li yıllarda izleyen çocukların çoğunun hafızasında kalmıştır.
    sergeanne golon'un ise filme konu olan kitaplar serisi 1950'li yıllarda piyasaya çıkmıştır. (karı koca kendilerine böyle hitabedilmesinden hoşlanıyorlar; adam serge, hatun anne)
    kitaplar konusundaki ayrıntılı bilgi http://www.angeliquebooks.com/ web adresinden temin edilebilir.
    anne golon'un tabirine göre ise akılda kalan en güzel hatıra michelle mercier'in filmde baş rol oynamasıdır.
    www.radikal.com.tr/1999/03/15/yazarlar/ardusk.html adresinde yayınlanan anı ise filmin ne denli o zamanın hayatı ile kaynaşmış olduğunun bir göstergesidir. ayrıca vamp kadın, anjelik topuzu gibi kavramların türçemize yerleşmesinde bu filmler dizisinin tartışılmaz katkısı olmuştur.
    http://www.numberone.com.tr/…2001/sinema/sinema.asp adresinden aldığımız bilgilere göre ise aril zeitoun isimli bir yapımcı, beyinlerde nakşolmuş bu filmi 2000'li yılların filmi haline getirmek istemektedir. fakat "michelle mercier" kadar başarılı oynanabilecek midir bu karakter? bilinmez.

    film serisinin ilk filminden biraz bahsedeyim. ancelik bir köylü kızıdır. sevgilisi ile fingirdeşmektedir vesair. babasının ise anges markizine borcu vardır, kötü durumdadır. borç karşılığı ancelik, jofre'ye satılır. gayet üzüntülü bir şekilde durumu karşılayan ama karşılık veremeyen ancelik umutsuzdur. deyim yerinde ise kendini para ile satın alan adama ruhunu teslim etmeyecektir. fakat durum böyle gelişmez. satıldığının üçüncü günü gözünü kapatıp "bana ne yapacaksanız yapın ve gidin" şeklinde jofre'ye talimat veren hatun, jofre'nin "sana söz veriyorum sen istemedikten sonra tek bir kılına bile dokunmayacağım" gibisinden kelamları ile yumuşar. derken kocasına aşık olur. iki tane oğulları olur. vesaire vesaire...

    (sonraki filmlerden bahsedeyim) ancelik'in köle pazarlarına düşmesinin nedeni ise marki olan kocasının kral gözünde krallaşması, zengin ve hatırısayılır kimse olmasıdır. bi gün hatunun kocasını alırlar öldürecez derler. (sonradan ortaya çıkar ki, jofre öldürülmemiştir, yaşıyordur) derken markizimiz markisinin peşinde yıllarcana koşturur. krallarla, sultanlarla, köle tacirleri ile meacaradan meacaraya koşar.

    fakat aklımda kalan en oturaklı sahnelerden biri şudur: anceliki sultan kırbaç cezasına çarptırır. saray hilebazlarından bi amca da bu kız acı çekmesin diye kamçıya bir ilaç sürdürür. derken kırbaç seansından sonra ancelik "o kadar konsantre idim ki, kırbacın acısını bilem hissetmedim" gibisinden bi cümle sarfeder. saray hilebazı "emin olma" falan gibisinden bi kaç kelam geveler. neticede ancelikin siniri bozulur "çok okuyorsunuz ama hızlı okuyorsunuz; korkarım yakında kuran ile incili birbirine karıştıracaksınız" der.

    bu laf yıllar yılı okumayı sevmeyenlere bir rahatlık filan bahşeder.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap