33 entry daha
  • kainat, kevnî (oluşsal) bir kuran'dır,

    kuran; kainatın kelama dökülmüş, sözel hâlidir.

    kainatta ne varsa, kuran'da da aynen o vardır.

    her ne kadar kuran, kainatın sözel formudur diyebilsek de, iş ondan biraz daha karmaşıktır.

    kainat, son tahlilde çeşitli dalga boylarında titreşen enerji frekansları yumağıdır; bir frekanslar okyanusudur.

    kuran'daki her bir ayet, bizim zihnimize hitap eden belirli anlamlar içermesinin yanında, ayrıca belirli bir enerji frekansının veya frekanslar kombinasyonunun karşılığıdır. o ayetler okunduğunda beyin ilgili frekansta yayın yapmaya başlar. ayetlerin tekrar sayısı ne kadar fazla olursa yayın o kadar güçlü olacaktır. bu da bizi kainattaki makro enerjetik yapılara bağlayacaktır.

    ancak bu dediğim olay bir yönden iyidir ama oldukça da tehlikeli bir iştir. makro frekanslara kapıları açmak risk içerir.

    buraya kadar bahsedilen kısım kainatın enerjetik boyutları idi. bir de kainatın ayna görüntüsü halinde arka planda mevcut eşleniği vardır. bu yapı enerji formunda değildir; tamamen farklı bir oluşumdur ve farklı fizik kurallarına tâbîdir. dinde biz bu kısma nurani boyut veya melekût diyoruz.

    melekût boyutu bize beynimizden değil kalbimizden bağlıdır. beyin nasıl ki kuran ayetlerini sözel formdan enerji frekanslarına çeviriyorsa, kalp de nurani dalgalar üreterek aynı işlevi melekût boyutu için yapar. tabi ancak hayatta ve sıhhatliyse bu işlemi yapabilir. aksi takdirde hüküm şu hadislerdeki gibi olur:

    “kuran okurlar, fakat okudukları kuran boğazlarından aşağı inmez. onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkarlar.”

    “öyle bir zaman gelecek ki, okumaya meraklı kurra* çoğalacak, fakihler (anlayış sahipleri) ise azalacak ve bu suretle ilim yeryüzünden çekilip alınacak.”

    işte kuran okuyucuları için kritik nokta budur. eğer kalp işlevsel değilse, okunan kuran kişiyi nurani boyuta, melekût alemine bağlamayacaktır. bu durumda hidayet de gerçekleşmeyecektir. çünkü kuran'ın sonucu olan güzel ahlak ancak melekler alemi ile girilen rezonansın sonucudur. nurani boyuta bağlanmadan yani meleki koruma altına girmeden elde edilen her türlü enerjetik açılım ise çeşit çeşit sapmalara yol açacaktır; çünkü enerjetik kapılardan, korunmasız kimselere, ancak cinni (nari, ateş yapılı, enerjetik) varlıklar akacaktır.

    not: kainatı inceleyen ilimler, aynı zamanda kuran'ı da incelemiş olurlar. zira dediğimiz gibi ikisi aynı şeydir. ancak batı bilimi kainatın enerjetik boyutunda kısılı kalmış ve nurani boyutuna ulaşamamıştır. bu durumda onlar kuran'ı suret boyutu itibariyle incelemiş olurlar. yine aynı sebeple batı medeniyeti tek gözlüdür. onların sağ gözü kördür yani melekûtu göremezler. tek gözlü olmak ise deccalın vasfıdır.

    ve son olarak, kalbimizin sıhhati için mesnevi okuyalım; okutalım.
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap