7 entry daha
  • adı kadar ağır ve gerçek bir konuyu işleyen dizi. norveç'in avrupa'yı hitler'in hışmından ve planlarından korumak için ingiliz "abileri" ile beraber hareket ederek neleri gözden çıkardığını anlatıyor. sağlam çalışılmış; ikinci dünya savaşı gibi, filmlerde-dizilerde suyu çoktan çıkarılmış olan bir olayı/dönemi gayet usturuplu bir şekilde ele almışlar. takdir edilesi kuzey ciddiyeti işte, bozulmadan var olsunlar! zira böyle bir diziyi amerikalılar çekmiş olsaydı, yahudi soykırımı ajitasyonu her kareye boca edilirdi ve gözlerimiz bezdirilirdi, lakin bunda senaristler ölçülü davranmış ve o meseleyi asıl gerçeğin önüne geçirmeye kalkışmamışlar.

    dizi, ağır su savaşı'nı ve o dönemi hem bilimsel, hem siyasi, hem de insanî yönlerden işlemiş. dünya tarihi açısından ilginç bir olay. itiraf etmeliyim ki daha öncesinde meseleyi bilmiyordum, bu dizi sayesinde öğrenip bilgilendim. (dönem dizilerini bu yüzden çok seviyor ve önemsiyorum, tarihe meraklı olan bizler için "izle geç" kategorisinde kalmıyor, araştırmaya ve daha fazlasını öğrenmeye sevk ediyor.) tabii tarih de insan faktörü dolayısıyla netameli ve ironik bir boyut; örneğin avrupalılar tesisin üretimini -insanlar açısından- mümkün olduğunca kayıpsız durdurmak için uğraşırlarken, bölgeyi tepeden bombalayıp işi kaba kuvvetle hâlledip çıkmak için uğraşan amerikalı yankee'ler savaşı kendi lehlerine çevirmek adına çok geçmeden atom bombasını zalimce tarih sahnesine sürüyor ve binlerce insanı gözünü kırpmadan katledebiliyor. diziyi izlerken bu çelişkiyi daha iyi gözlemleyip insanın -yanlış eldeki- bilim karşısındaki değersizliğine üzülmeden edemedim.

    dünya bir avuç vicdansız kodamanın elinde hep tekerrürünü yaşıyor maalesef. bunu, dizide norsk hydro'nun tepesindekilerin güç ve kazanç uğruna hem ülkelerinin hem de dünyanın güvenliği ve geleceğiyle nasıl oynadığını ve işin nihayetinde hâlâ nasıl pişkince "kahraman" rolüne büründüğünü görünce daha iyi anlıyorsunuz.

    dizideki repliklerde churchill'in konu ile ilgili "küçük miktarda kayıplarla hassas savaşın bir örneği, bize süren savaşlarımızda büyük bir avantaj sağlamıştır." dediği geçiyor. hem operasyon boyunca hem de feribotta yiten canları ve yine atom bombasını, hiroşima ve nagazaki'yi düşünürsek, dehşet bir ifadeydi.

    dizi gayet ciddi, evet; yalnız, julie'nin operasyonun başlarında çok katı, çok disiplinli, en ufak insanî hataya müsamahasız davranırken feribotun batırılması sonrasında değişip duygusala bağlaması falan gereksiz olmuş, işte orada biraz "biz aslında çok iyi insanlardık ama hitler'in ve nazilerin canavarlığı bizi böyle işlere mecbur etti ey dünya" gibisinden duygu sömürüsü şovu yapmışlar, bu kadar nitelikli bir işte o ucuzluğa başvurmaları insanın gözüne batıyor.

    hepsi bir yana; norveççe ne güzel bir dil, r'leri ne hoş telaffuz ediyorlar öyle! başta iskandinavlar olmak üzere, bu kuzeylilerin pek çok özelliği insanı gerçekten hayran bırakıyor.

    kristian eidnes andersen imzalı güzel müziklerini de değerlendirmeye dâhil edersek, 8/10 puanı hak eden bir dizi kısacası.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap