53 entry daha
  • filmin her karesinde ilsa'nın gözleri pırıl pırıl parlamakta, hem rick'i hem de bizi kendisine tekrar tekrar aşık ettirmektedir.

    neden sinema tarihine yazılan "play it sam" quote'unun başrolü filmde pek etkili bir rolde değildir? aslında gizli kahramandır o, herkes hayatında sam gibi biri olsun ister. sam anlayışlıdır, yardımcıdır, sadıktır, itaatkardır ama maymun değildir, kukla değildir. dosttur, candır.

    iki rakip karakterin ikisinin de "iyi" ve "kahraman" olması hasebiyle kimseye kızamadığımız, sinirimizi her devrin adamı louis'ten de sempatikliği, işleri bir şekilde halletmesi ve nabza göre şerbet vermesi nedeniyle çıkaramadığımız ve aynen 3.reich piçi strasser'e patladığımız filmdir. (bkz: oh olsun)

    bir de mavi papağan vardır ki, rick's ne kadar avrupaysa, ne kadar amerikaysa burası da bir o kadar ortadoğudur, şalvarlar, nargileler, fesli patron öğeleriyle casablanca'nın doğusu, rick's'in antitezidir.

    3.reich piçleri sam'in piyanosunu işgal edipte gaza gelende, laszlo'nun piyanoya karşılık tekmil orkestra olarak milli hissiyatı körükleyici bir şekilde la marseillaise'i patlatması harbiden de adrenalini tavana vurduran sahnelerden biridir.

    film süresince karl'dan bir kıllık beklenmiş, o da sadıklar ekibine katılınca şaşılmış ve rick'in anti-kahraman asosyal görünüşünün içinde, garsona, barmene, piyaniste, yani adam olana adam gibi, hakkıyla delikanlı gibi muamele ederek gönül telimizi titretmiştir.

    evet, sinema tarihini yazmış bir filmdir.
289 entry daha
hesabın var mı? giriş yap