10 entry daha
  • bu filmin ilk yarisini zar zor bitirdim, kendi kendimi "senaryosu berbat ama en azindan gorselligi guzel" diye teselli ediyordum. filmin ikinci yarisinda ise "lan, lan, lan" derken sinema salonundan gozlerim dolu, kalbim kirik ayrildim.

    filmin en baslarinda bir replik var: "artik bir hic olmaktan yoruldum." mih gibi kazindi aklima bu laf. anakarakterin ileride basina gelecekleri de ogrendikten sonra sozkonusu laf bir kat daha anlam kazandi.

    filmde bir donemin entelektuel cevresi detaylica resmedilmeye calisilmis, ne var ki hollywoodvari repliklerle ve karakterlerin portreleri cizilirken abartiya kacilmasi nedeniyle pek cok firsat heba edilmis kanimca.

    ancak filmin ikinci yarisinda karakter tasvirleri geri planda kaliyor, bunun yerine karakterlerin baslarina gelen trajik olaylar pespese sokun edince birden hikaye canlaniyor, anlamlilasiyor, kendini buluyor.

    dovlatov karakterini canlandiran oyuncu karakteriyle cok iyi butunlesmis, film boyunca neredeyse hicbir falsosunu gormedim. ozellikle filmin sonunda bir siktir cekme sahnesi var ki karakteri daha da parlatiyor, gercek kiliyor.

    filmin ilk yarisi bittiginde film hakkında sözlüğe "berbat senaryosu ve cok iyi gorselligi olan bir film" minvalinde bir şeyler yazmayı planlıyordum. ne var ki aleksey german filmin ikinci yarisinda beni utandirdi, cok da iyi etti. pek cok eksigine ragmen cok cok iyi bir film. ozellikle edebiyatla hasir nesir olan kisilerin izlemesini salik veririm.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap