3 entry daha
  • aralık 1655’de istanbul’a gelip 9 ay kaldıktan sonra bursa ve izmir’i de gezen fransız gezgindir.

    “türkler hem vücutlarını tertemiz tutmak, hem sıhhatlerini idame etmek için hamama çok giderler. onun için şehirlerde birçok güzel hamamlar mevcut olduğu gibi, hiç olmazsa bir tek hamamı olmayan hiçbir köy yoktur. bütün hamamlar hep aynı şekilde yapılmıştır ve aralarında bazılarının daha büyük ve mermerlerle daha fazla süslenmiş olmasından başka hiçbir fark yoktur. türkler, sıhhatli yaşarlar ve az hasta olurlar. bizim memleketlerdeki böbrek hastalıkları ve daha bir sürü tehlikeli hastalıkların hiçbiri onlarda yoktur, isimlerini dahî bilmezler. öyle zannediyorum ki, türkler’in bu mükemmel sıhhatlerinin başlıca sebeplerinden biri, sık sık yıkanmaları ve yiyip içmedeki îtidâlleridir. onlar, gâyet az yerler. yedikleri de, hristiyanlarınki gibi karma karışık şeyler değildir. yemeklerden evvel ve sonra elleri yıkamak, türkler arasında vazgeçilmez bir âdettir. sofradan kalkınca önünüze sıcak suyla sabun getirilir. büyüklerin konaklarında ya gül suyu ya da güzel kokulu başka bir su da ikram edilir.

    türklerin kusurlarına gelince, son derece azametli, boylu poslu oldukları için, kendilerini bütün milletlerden üstün tutarlar ve kendilerini yeryüzünün en cesur insanları sayarlar. dünyayı kendileri için yaratılmış sanırlar. bundan dolayı da bütün milletleri ve özellikle kendi dinlerinden olmayan hristiyan ve yahudi milletleri toptan küçük görürler.”

    (m. de thevenot, relation d’un vogaye fait au levant, paris, 1665, s. 58-70)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap