14 entry daha
  • şeyhiyle tanışma hikâyesini her okuduğumda gülüyorum: boynunda muska, elinde kur'an, cami hocasına okumaya giderken yolda seyyid fehim hazretlerini görüyor ki, kendisi büyük bir âlim ve sofi idi. seyyid fehim, bu çocuğun istidâdını sezip, abdülhâkim arvâsî'ye selam filan veriyor ve diyor ki, "babam, nereye gidiyorsun?" anadolu'da insanlar eskiden küçüklere bile "babam" diyerek saygı gösterirdi.

    abdülhâkim arvâsî de çocukluk safiyetiyle, o vakitler tanımadığı bu zâta şey diyo, "sana ne" ajhsjdahdsa. tam bir alfa imiş çocukken bile.

    yıllar yıllar sonra kendisi icazetnâmesini alırken şeyhi de "işte bana bu..." diyerek veriyor. tabiî abdülhâkim arvâsi şoq, wefad.

    biz de şeyhimize varsak ağlayu ağlayu ya, şu garip hayatta nefsimize pay kalmadı zaten, bari ilahî haz alaydık. o da yok bu da. nası bi cendere bu kardeşim.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap