76 entry daha
  • mamoru oshiinin 2001 yapımı filmidir.

    mamoru oshii bu filmi kasten polonyada polonyalı oyuncularla lehçe çekmiştir ve soranlara japon oyunculardan çok sıkıldığını, farklı insanlarla çalışmaktan çok keyif aldığını söylemiştir ama bu tercihin başka sebepleri de vardır.

    --- spoiler ---

    öncelikle film bir oyun çevresinde dönmektedir ki; bu oyun yüzlerce insanın ayrı ayrı odalardan bağlandıkları bir multimedya savaş oyunudur. ancak bildiğimiz oyunlara benzemez. oyunun yasak olmasının en büyük sebebi fiziksel zarara neden olabilme ihtimalidir. örneğin dönemeyen denilen insanlar söz konusudur; bu oyun yüzünden bitkisel hayata girmişlerdir. bu oyun fazlasıyla ikinci dünya savaşını anımsatır. oshiinin özellikle polonyayı tercih etmesinin sebebinin bu göndermeyi güçlendirmek olduğu söylenir ancak ben kendisinden böyle bişi duymadım tabii.

    filmin diğer önemli özelliği sinematografik yapısıdır. oshii bu kez bir anime çekmemiştir ama bu ihtiyacı karşılamak istemiş gibidir. öncelikle anlatım dili ghost in the shellden pek farklı değildir. bu sebepledir ki; insanlar bu filmin matrixi andırdığını söylerler; zira wachowski biraderler matrixi yapacakları zaman ekibi toplayıp ghost in the shelli izletmiş ve işte böyle bir şey yapmak istiyoruz demişlerdir.

    bu filmin yeterince animeye benzeyebilmesi için filtre kullanılmamıştır. filmin her karesinin üzerinde tek tek digital olarak oynanmıştır. ayrıca bazı sahneler özellikle tekrar edilmiştir. bunun amacı oyunlardaki tekrarların ve tek düzeliğin gerçek hayata yansıtılabilmesidir. kadın hergün aynı saatte, aynı kıyafetle, aynı yoldan, aynı trene biner ve trende hep aynı kişiler, aynı yerlerde, aynı şekilde oturmaktadır. gökyüzü ve sokak da aynıdır ama oshiiye yetmez, bir de hepsini aynı açıdan çekmiştir ya da doğrudan aynı sahneleri tekrar tekrar kullanmıştır, bilemem. tek bildiğim bunun o renksizlikle aynı sebepten, kasıtlı olduğudur. oshii gerçek hayatta insanların ne kadar renksiz ve tekdüze yaşadığını ifade etmeye çalışmıştır.

    bununla beraber filmdeki oyunun ilginç boyutları vardır. normal oyun sahnelerinde nasıl bir teknik kullanmışlarsa, oyun durduğu anda her şey duruyor ve kamera kaplamaların arasında dolaşmaya başlıyor, bütün mekan ve oyuncuların birer kaplama olduğunu gösteriyor. oyunda bir de kimsenin gidemediği, yalnızca ashin sevgilisinin gidebildiği ve artık bir dönemeyen olduğu bir yer vardır ki; buraya özel a derler, diğer adı da class realdir. ash sevgilisini görme ve oyunda da ulaşılmamış bir yere ulaşıp ününe ün katma hırsıyla buraya girer. işte bu bölümde film tamamen renkli ve gerçekçidir. oshii, gerçek hayattaki solukluk ve tekdüzeliğin karşıtı olarak oyun içinde gerçekçiliği, canlılığı mükemmel vermiştir.

    aslında oshii biraz da kafa karıştırmaya çalışmıştır sanırım. çünkü gerçek hayatı böyle bilgisayar oyunu tadında vermeye çalışmanın ötesinde, bir sahnede ashin kütüphaneden aldığı avalon hakkındaki kitapların hepsinin içinin boş olduğunu görürüz. class reale de geçtikten sonra gerçeklik denen şey filmde tamamen dağılmış olur artık. hangisi gerçek, hangisi oyun bilemez hale getirmek, hangisini tercih etmeli, yoksa böyle yaşamak daha mı iyi, bu insanlara bunu tercih ettirecek kadar bu hayatın içine eden ne diye düşündürmek için oshii amca elinden geleni yapmıştır. filmin durağan sahneleri, uzun sessizlikleri de belki bunu düşünmek için bırakılmıştır bilemem ama ghost in the shelli fazlasıyla anımsatır. oshii amca, yağmurda binaların arasındaki boş, kirli sokakları sever.

    (*)
    bir buçuk yıldan uzun bir zaman önce izlediğim bir filmden bu kadar şeyin aklımda kalmasına şaşıyorum ve şimdi el fikirin de hatırlatmasıyla tekrar düşünüyorum da; o boş kitaplar, o garip hayat... belki de asıl dönemeyen, ashin ta kendisidir ve biz filmi izlemeye oyunun içinden başlıyoruzdur, bilemiyorum. sanırım yakın zamanda tekrar izleyip biraz daha düşünmeliyim.
    (*)

    bunların dışında, tüm yaptığı bu oyunu oynamak, eve gitmek, bilgisayarının başına geçmek, oyundaki skorlarına bakmak, kendisine ulaşmaya çalışan diğer oyun müdavimleriyle ilgilenmek falan olan (yani neredeyse hasta bir eşki sözlük yazarı gibi yaşayan) ashin gerçekten yaşadığı, zevk aldığı tek bir sahne vardır ki; bu filmin en uzun sekansıdır sanırım; o da köpeğine yemek hazırladığı sahnedir. kendine sadece bir kadeh viskiyi yeterli gören ash, köpeği için çeşit çeşit sebze, tahıl ve eti özene bezene saatlarce yıkar, temizler, doğrar, pişir ve biz bu sahneleri törensel bir havada izleriz, tabii köpek de.

    ha unutmadan, birçok yönetmen gibi mamoru oshiinin de bir fetişi vardır o da işte bu köpektir. tıpkı tim burtonın küçük beyaz ya da siyah beyaz benekli koca kafalı köpek fetişizmi gibi, oshii de bu cinsini bilmediğim beyazlı kızıllı, uzun kulaklı köpeğe hastadır. bu köpek ghost in the shellde hacklenmiş çöpçünün fotoğrafındaki ve motoko kanalda giderken yukarıda köprüden bakan köpekle aynı köpektir, ghost in the shell - innocence filminin afişine bile yerleşmiştir hatta bu köpek ve bu filmde de ashin hayatında en çok önem verdiği yaratık olarak çıkar karşımıza, üstelik bir de kaçırılır ve fidye istenir, işte böyle hastadır oshii bu köpeğe. muhtemelen kendi köpeğidir ve hayatında en sevdiği varlıktır, olamaz mı? olabilir tabii.

    --- spoiler bitti ---

    bahsetmeden geçemeyeceğim ki; ash denen hatun da ghost in the shellin motokosunun biraz yaşlanmış ve kilo almış halinden başka bir şey değildir. hatta ondan daha karizmatik ve güzeldir. saçındaki gri tutam yüzünden ona ash derler. hatun, ashhin bu nicki istemesinin ikinci sebebidir. lakin istatistiklerin diğer kategorisinde bir ash bulunduğu için böylesine razı olmuştur.

    bir de bu filmin de müzikleri ghost in the shell gibi kenji kawaiye aittir diyelim ve bitirelim artık dimi.

    --- bir spoiler daha ---

    üç yıl sonra kendi entrymi okuyunca bir şey daha farkettim/hatırladım ki; o da araya giren düşüncemi destekliyor; bu oyunun oyuncularının ash'e ash demesinin sebebi olan gri saç tutamı, class real'e geçtiğinde kayboluyor!

    --- spoiler yine bitti ---
63 entry daha
hesabın var mı? giriş yap