5 entry daha
  • şerefsiz, adi, o.ç fetullahçı bir şahsiyet.

    nasıl şerefsiz olduğunu anlamak için darbeden 3 ay önce piyasaya sürülen mustafa önsel tarafından yazılmış ağacın kurdu kitabında kendisinden şöyle bahsedilmiştir. ve nasıl şerefsiz bir fethullahçı olduğunu buradan anlayabilirsiniz.
    *alıntıdaki kodlama e.v=ercan van

    "... baba zeki ayan, jandarma teşkilatında albay rütbesinde ve çok etkin bir
    görevde bulunmaktadır. oğul nejat, annesinin hâkim olmasından etkilenerek ilk
    önce hukukçu olmak istese de daha sonra tercihini baba mesleğinden yana
    kullanmış ve askeri lise sınavlarına girerek kuleli askeri lisesini kazanmıştır.
    nejat, buradaki eğitim süresince derslerinin yanı sıra, sosyal oluşu ile de herkes
    tarafından sevilen ve takdir edilen başarılı bir öğrencidir. medeni cesareti üst
    düzeydedir. okulun basketbol takımının da kaptanıdır. askeri liseyi başarıyla
    bitirdikten sonra pilot olmak hayaliyle hava harp okuluna gider.
    hava harp okuluna gittiğinin ilk günlerinde filo komutanı kurmay yarbay e.v.
    kendisini çağırarak "bak koçum baştan söyleyeyim, sen buğ(r)aya
    yağ(r)amazsın. seni subay çıkağ(r)tmam. en iyisi ne sen üzül ne de biz üzülelim.
    vakit geç olmadan ayğ(r)ıl. dışağ(r)ıda senin için daha güzel biğ(r) hayat vağ(r)
    yaşanacak." der.
    o an için anlamsız gelen bu söyleme karşı nejat: "ben subay olmak, ötesi pilot
    olmak için geldim buraya komutanım. benim subay olamayacağımı hemen nasıl
    anladınız?" diye sorar.
    bu cevap filo komutanı kurmay yarbay'ı çok sinirlendirir: "bak hemen
    ukalalığa başladın. kendini biğ(r) şey sanıyoğ(r)sun. ben seni güzellikle ikaz
    ettim. üzülmeden git istedim. göğ(r)eceksin bu okuldan mezun etmeyeceğim
    seni. şimdi git ve gözüme gözükme!"
    o andan itibaren nejat'ın kâbus dolu günleri başlar. en küçük şeyde ceza
    verilmektedir kendisine. eğitimlerde bahaneler üretilerek diğer arkadaşlarından
    ayrılıp işkence denilebilecek şekilde saatlerce süründürülmekte veya ayakta
    bekletilmekte, uykusuz bırakılmakta, bunlar yapılırken de gururunu
    kıracak davranışlar ve hakaretlere maruz kalmaktadır.
    bu, günlerce süren ve sistematik bir bezdirme faaliyetidir. dişini sıkar, sabreder.
    ama bir gün eğitimde kendinden üst devre bir bayan harbiyeli'ye özel emir
    verilerek kendisine onun vasıtasıyla şiddet uygulanması bardağı taşıran son
    damla olur.
    babasını arar. artık dayanılacak hal yoktur onun için. durumu anlatır. baba
    anlatılanlara inanmaz başlangıçta. onun için askeri okul, milli ordunun temelidir.
    kendi ifadesiyle, "bizim oğlan disiplinsizlik yapıyor her halde. ceza alınca da
    bunu kaldıramıyor." diye geçirir içinden.
    olayı öğrenmek için bizzat filo komutanı yarbay'ı arar. yarbay çok soğuk ve
    serttir. telefon edén kendisinden çok daha kıdemli bir albay olmasına rağmen üst
    perdeden ve net konuşur, "oğlunuz nejat: subay olmaya layık değil. onu subay
    olağ(r)ak mezun etmeyeceğim."
    haliyle baba sorar: "subay olamayacağını bu kadar kısa sürede nasıl anladın
    yarbay 'im? bilmediğimiz bir ahlaksızlığı mı var? hırsızlık mı yaptı, başka bir
    yüz kızartıcı suç mu işledi? öyle bir şey varsa söyleyin gelip alayım. siz atmaya
    zahmet buyurmayın. verilen emirleri mi dinlemiyor? sebep nedir? somut bir
    şeyler söyleyin."
    filo komutanı somut bir şey söylemeden aynı nakaratı tekrarlar: "subay olmaya
    layık göğ(r)müyorum onu o kadar."
    baba iyice sinirlenmiştir: "kardeşim, ben yıllarca tsk'ye hizmet ettim. askeri
    okullarda okudum. o okullarda subay olup olmayacaklar eğitimin sonunda belli
    olur. sen birkaç gün içinde bunu nasıl anladın onu soruyorum. bunu demen için
    vahim bir olayın, önemli bir sebebin olması gerekir. o zaman ben sana sorayım,
    sen nasıl subay oldun?"
    filo komutanı sinirini ses tonuna da yansıtarak "basbayağı oldum, (r)ütbem
    yağ(r)bay." der.
    "onu biliyorum da sen y leri bile söyleyemiyorsun. mülakatlardan nasıl geçtin?
    bu senin ilk günden subay olmana engel bir durumdur. ben onu soruyorum."
    bunun üzerine konuşma iyice gerginleşir ve telefonların sertçe kapanmasıyla son
    bulur.
    gerçekten de adı e. v. olan söz konusu kurmay yarbay açık bir şekilde v'leri
    söyleyememektedir. yani ilk günden subay olması mümkün olmayacaklardandır.
    sonra ne mi olur? nejat, pilot olma hayallerini geride bırakarak okuldan
    ayrılmak zorunda kalır. ayrıldığında yapılan işkencenin izleri hâlâ vücudundadır.
    baba bunları görünce dayanamaz ve oğluna rapor alır. sonra raporu ileri sürüp
    şikâyetçi olma noktasında, yargıtay'da tetkik hâkimi olan anne ile görüşür. olay
    tsk'yi yıpratabilir düşüncesi hâkim olur. çünkü o günlerde en küçük olayın bile
    tsk aleyhine kullanıldığının yakın tanığıdır. konumunu da buna uygun
    bulmaz. vazgeçer.
    nejat mı? hemen o yıl girdiği üniversite sınavlarında oldukça başarılı olur ve
    itü makine mühendisliği'ni kazanır. şimdi başarılı bir mühendis. ama tsk çok
    zeki bir subayından olmuştur.
    elbette nejat sadece bir örnek. binlerle ifade edebileceğimiz nejat gibi olup
    atılan veya ayrılmaya zorlanan genç var askeri okullarda. biliyorum neden diye
    soruyorsunuz. okudukça daha iyi anlayacaksınız.
    unutmadan ifade edelim, "r"leri söyleyemeyen harp okuluna gelen öğrencilerin
    daha ilk günden subay olup olmayacağını anlama "becerisine" sahip e.v. şimdi
    ne oldu biliyor musunuz? general "
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap