7 entry daha
  • minicik bir kedinin annesiz kalmasıyla başlayan hikaye.

    kediyi damlalıkla beslemek, onu birazcık denge kurabilecek hale getirince zafer kazanmış kumandan edasıyla dolanmak ortalıkta.
    ip, yumak, top gibi nesnelerin eğlenceli dakikalar yaşatma potansiyelini fark etmek.
    konuşurken çok fazla el kol hareketi yapılırsa kedilerin saldırısına uğranılacağını öğrenmek.
    evin kedi çişi kokmaya başlamasını hissetmek, koltukların mahfolmasını izlemek.
    kedi mamalarının hangisi kaliteli, hangisi ucuz, hangisi o tüylü varlığın daha iyi beslenmesini sağlar ve damak tadına uyar diye araştırmak.
    üzüldüğünüzde kucağınıza atlayan sessiz ve sivri kulaklı bir canlı tarafından teselli edilmek.
    kulağa son derece sevimli gelmekle birlikte, kediye sarılıp uyumak ve benzeri hareketlerin kedinin kafanıza işemesi sonucunda uyanmanıza neden olabilecek riskli eylemler olduğu, kedilerin şirin şirin guruldamalarına aldanılmaması gerektiği konusunda ikna olmak.
    ve o sessiz dost hastalandığında onu kafasını okşaya okşaya uyutmak, veteriner kapılarında sürünmek, "ya bir şey olursa" diye ağlamak.
    iyileştiğinde sevinerek torpilli mama almak, "hadi yine iyisiniz bugün beyefendi, mamanız da pek leziz" diye konuşa konuşa eve dönerken etraftakilerden deli damgası yemek.

    sonra bir gün, kedinizin öldüğünü öğrenmek telefonun diğer ucundaki veterinerden. gömecek yerleri olmadığını ve kedinin orada burakılması durumunda mecburen çöpe atılacağını duymak... ışık hızında gitmek veterinere. öleceğini hiç tahmin etmediğiniz arkadaşınızı sarılı olduğu iki kat poşetin içinde kaskatı ve iki katı ağırlıkta teslim almak. yolda ölümünde yalnız bıraktığınız kedinizden bin kez özür dilemek.
    bahçede bir çukur açmak, erik ağacının altında.
    iki kat poşeti sıyırıp atmak kedinin üstünden.
    iyice incelemek yüzünü, öldüğüne emin olmak...
    ve üzerine örtmek topraktan örtüsünü.
1942 entry daha
hesabın var mı? giriş yap