32 entry daha
  • çok çeşitli örnekleri bulunan, tarihi bin yıllar öncesine kadar dayanan kitle imha silahlarıdır.

    antik çağlarda da biyolojik silahlara rastlamak mümkün. isa'dan 500 yıl önce, içme sularını kontamine etmek basit lakin etkili bir fikir olmuştur. verilebilecek güzel örneklerden biri asurlulardır. asurlular, claviceps cinsinden bir grup olan ergot mantarlarını düşmanlarının kuyularını kontamine etmek için kullanırlardı. problemi yaratan claviceps purpurea idi, yani çavdardaki parazit bir mantar. etkileri halüsinatif, merkezi sinir sistemine tesir ediyor. etkisinden ötürü ergot mantarının doğrudan lsd içerdiği zannedilir fakat ergot mantarı lsd'den ziyade ergotamin ve liserjik asit içerir, liserjik asit de lsd sentezi için gerekli olan öncü maddedir. aslında "zehir" ilân ettiğimiz lsd'nin mikrodozlarda psikiyatrik hastalıklarda iyileştirici etki yaratabildiği tartışmaya açık olan, nöropsikofarmakoloji gündeminden düşmeyen bir konudur. günümüz tıp camiası bu konuda bir paradigma değişimi geçirmektedir, (örnek) lakin yine de the doors of perception okuyup da kontrolsüz bir şekilde psikedelik kullanmaya yönelmenin akıl kârı bir tutum olmadığını not edelim.

    biyo-silahlara dönersek, iskit okçularının attıkları oklar da bilinen eski biyo-silah örnekleridir. iskit okçuları, oklarını dekompoze cesetlere, gübre ile karıştırılmış kanlara soktuktan sonra atarlarmış. kronolojik olarak günümüze biraz daha yaklaşırsak, 18. yüzyılda amerikan yerlilerine verilen çiçek hastalığı mağdurlarının battaniyelerini de hatırlayabiliriz.

    felaket tellallığı yapmak her ne kadar hoş olmasa da, 21. yüzyılda, biyolojik silahlardaki potansiyelin tüm bunlardan çok daha tehlikeli boyutlara erişebilecek kadar yüksek olduğunu söylemeliyiz. artık asıl tehdit, herhangi bir enfeksiyon değildir. genetik olarak modifiye edilmiş, özel enfeksiyonlardır.

    böyle bir şey nasıl yapılabilir?

    crispr sistemi oldukça realist bir seçenektir. (#86083897) basitçe açıklamak gerekirse crispr-cas9 sistemi istediğimiz bir genomda istediğimiz bir diziyi hedeflememize olanak tanıyan, bakterilerin virüslere karşı kullandıkları doğal bir sistemdir.

    sistemin biyo-silah üretimi için kullanılma riskinin başlıca nedenleri:

    1) düşük maliyet.
    2) ırkçılığın dünya genelinde yükselişte olması.
    3) belirli genlere sahip olan spesifik bir insan grubunun kolaylıkla hedeflenebilmesi. bu bir etnik grup olabilir, başka bir grup da olabilir.

    crispr-cas9 sistemi elbette öcü değildir, ne kadar felaket getireceği ve ne kadar mucize yaratacağı insanların onu hangi amaç için modifiye ederek kullanacaklarına bağlıdır. tüm gruplar oldukça benzer olduğu için asla çok seçici olan bir vektörün elde edilemeyeceğini söyleyen, david goldstein gibi popülasyon genetikçileri vardır lakin bu hedeflenmiş bir kitlenin üçte birinin mevcut genetik bilgisi ile bile yok edilebileceği olasılığını yok etmemektedir, kaldı ki genetik hızla ilerleyen bir branştır.

    seçici olmak ile ilgilenmeyen bir saldırgan ise rna interferaz ile hayati önemi olan genleri rahatlıkla devre dışı bırakabilir.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap