7 entry daha
  • daha filmin başında kızların peşinde koşmayı bıraktığını söylemesine rağmen film boyunca kızların peşinde koşuşunu izlediğimiz orta yaşlı bir jerôme barındıran film. film boyunca günü söyleyen bir yazı belirir ekranda; bu yazıların stili kadınsı olduğu ve aurora bir yazar olduğu için aurora’nın hikayeyi/filmi anlatan kişi olduğunu düşünürüz. jerôme, aurora’yı evine götürdüğünde gösterdiği çizimdeki don quixote gibi karakterimizin de gözleri bağlıdır (aurora da bunu söyler zaten); ikisi de doğru olduğunu sandığı -yanlış- şeylere inanmaktadır. jérôme, kızlar dans ederken, voleybol oynarken, arkadaşlarıyla oynaşıp sırnaşırken hep kenarda durup izlemek zorunda kalır, kızlar (ve diğer genç erkekler) açık giyinirken jérôme hep boğazlı kazakla, ceketle vs. görülür çünkü jérôme yaşlıdır, kızlardan oldukça büyüktür. bunu kendisi de bilir, buna ve evlenmek üzere olmasına rağmen kızlarla ilgilenir; ama çok fazla da değil. çünkü, kendisinin de söylediği gibi, kendisini onun kollarına atan bir kıza yüz vermez (laura) ve kızın ondan hoşlanmadığını/onu arzulamadığını bildiği bir kızı elde etmeye çalışmaz (claire). aurora ve jérôme aşk hakkında konuşurlarken (ne zaman konuşmazlar ki?!) kaderden ve kaderin aşk hayatını şekillendirişinden söz ederler. ve aurora kaleme aldığı karakterlerin yaşadıkları şeyleri kendisinin çizmediğini, bundan ziyade kendi kaderlerini kendilerinin belirlediğini ve onun sadece yazdığını söyler. tüm bunlar da bize jérôme’un, ve diğer karakterlerin, başından geçenlerin aurora’nın kaleminden çıktığını düşündürür. ama, aurora (yoksa éric rohmer mi desem?) bu olayları belirlemiş midir yoksa karakterler kendileri belirmemiş ve aurora sadece yazmış mıdır? hayat, karakterlerin hayatı, bizim hayatımız, daha önceden belirlenmiş midir yoksa ilerledikçe kendi yolumuzu kendimiz mi belirleriz?
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap