87 entry daha
  • öncelikle @saskinmaymun isimli arkadaşıma teşekkür ediyorum. ben henüz çaylak iken mesaj atmıştım ve bana hemen yardımcı olup sesimi duyurmam konusunda elinden gelen tüm yardımı edebileceğini söylemişti teşekkürü bir borç bilirim.

    sevgili bisiklet seven arkadaşlarım, benim vereceğim tavsiye size bisiklete şöyle binin, böyle binin, şunsuz sakın binmeyin demek olmayacak. anlatacağım olayda kendinizi benim yerime koyarak olayın çok yerinde ülkemizde bunlarla da karşılaşacağınızı bilin. eğer bir gün bisiklet ile trafikte bir kaza yaparsanız ve yaralanma ile sonuçlanırsa bu yazdıklarımı sırası ile uygularsanız hukuk mücadeleniz kısa sürede sonuç verecektir. ben sıralamayı bilmiyordum uzun sürüyor ama sizler mutlaka yapın.

    sizlere olayı anlatmak istiyorum

    13.11.2016 tarihinde o zamanlar kız arkadaşım olan(şimdi evliyiz anlatımım da eşim diye bahsedeceğim) vodafone koşusu düzenleneceği için yollar caddeler trafiğe kapatılacağından ötürü bisiklete binelim dedik. eşimle birlikte gün içerisinde 60-70km gibi uzun mesafeler bisiklete binebiliyorduk. evimiz karaköy'de olduğundan karaköy'den trafiğe kapalı alan boyunca ilerleyip geri dönecektik. gayet sakin bir şekilde seyir ediyorduk eşim önde ben arkasında tek sıra halinde devam ediyorduk. ortaköy'ü geçtikten sonra araç trafiğe açılmıştı, tek sıra halinde araçlar ile yolu paylaşmaya devam ediyorduk. kullandığım bisikletin modeli fatbike 7 vitesli ağır ve hantal bir bisiklet bilenler bilir. keyifli bir bisiklettir ve oldukça güvenlidir. bir ara su almak için durduk suyumuzu aldık ve yola koyulduk. yolun genişlediği ve uygun bir yerde durabileceğimiz nokta için eşime haber verip önüne geçtim ve tek sıra halinde seyir etmeye devam ediyorduk. baltalimanına gelmek üzereydik. bisiklet kullanırken araçların şöför ve yolcu camlarına hep dikkat ederim. kapıyı açma ihtimallerini göz önünde bulundurup hızımı ayarlarım. tabi koyu cam filmli araçlar ve ticari araçlar hep tehlike arz ediyor içinde ki kişi seçilemiyor. aracın yarısı kaldırımda bir diğer yarısı da yolda olan beyaz mercedes vito bir araç, suratımın orta yerine kapısını açtı. kapı sağ omzuma ve bisikletin kadrosunun orta yerine çarpmıştı ve yola savrulup bir taksinin bana çarpıp yerde sürüklemesi ile son buldu. yere düşerken taksiyi görmüştüm ayaklarım ile taksinin tamponuna ayaklarımı koyup altına girmemek için çaba harcamıştım. bir kaç metre sonra durduk, yerde yatıyordum. çok sarsılmıştım ve henüz acı hissetmiyordum. yerden kalkmak için hareket ettiğimde bir şeylerin ters gittiğini anladım. vücudum bu hareket komutunu yerine getiremiyordu. hemen birileri geldi başıma. sakın kımıldama bekle diyordu. sevdiğim insanın o an ki gördüğüm çaresizliği, görmek isteyeceğim son şey olmalıydı. sağa sola koşturması, ağlaması ağır bir travma yaratmıştı. hemen kendime gelmiş, sakin ol sadece bir kırık var. ben iyiyim diyip sakinleştirip yatıştırdım. birileri gelip, hemen sizi -abiyi taksiyle götürelim demesinin üzerine, hayır ambulans ile gideceğim dedim. taksici de bu şekilde olay yerinden ayrıldı. hastane 300 metre mesafede olmasına rağmen kabul etmedim. taksiyle gidecek bir durumum yok diye kabul etmemiştim, çünkü doğrulamıyordum. burası önemlidir, çünkü biz de bilmiyorduk. ambulans içinde tutanak tutuluyor ve kaza olduğuna dair hastane ve polise bilgi veriliyormuş. araç şöförünü sorduğumuzda ortaya çıkmadı. olay yerinden çoktan kaçmış veya olay yerinde kimliğini gizlemişti. yoldan geçmekte olduğunu söyleyen bir doktor başından beri yardımcı oldu. beni yol kenarına taşıdılar. eşime söyledim, olay yerinin ve bu aracın fotoğraflarını çekilmesi lazım diye ve birden fazla fotoğraf çekti. ve ambulans geldi 2 dk içinde hastane de olduk.

    hastane de önce röntgen çekiyorlar ve bir kaç pratisyen ile bakıyorlar.

    hastane gerçekten çok ayrı bir rezaletti. vücudumun farklı yerlerinden şikayetimin olmasına rağmen, 8 bandı takarak yanlış tedavi edilmiştim. hastaneye girişim de ağrılar artmış canım çok yanıyordu. ağrı kesici ve sakinleştirici verilmedi. çatlayan ve kırılan diğer yerlerimin tedavi olmaması gibi bir çok ayrı rezaletleri oldu. kırılan köprücük kemiğimi, uc uca denk getirip 8 bandı takmak için omzumu bile çıkartmışlar ki ben acıdan hiçbirini hissetmemişim. sanki bütün vücudum her yerden hata veriyor farklı ağrılar hissediyordum. ve sonra hastamız gidebilir dediler. taksi çağırdık ve taksiye zor bela 8 bandı laneti ile yavaş yavaş binebildim. olay yerine geldik araç çoktan gitmişti. bisikletleri eşim olay yerinden alırken otoparkçılar ve olay yerinin önünde ki kafe'ye soruyor kim bu diye sorup soruştuyor. bilmediklerini ve tanımadıklarını söylüyorlar.

    taksici rezaleti olmazsa olmaz tabi.

    baltalimanın'dan, karaköy'e evimize gelmekteyken, çağırdığımız taksici sahilden değil baya baya bizi gezdirdiğini farkettim ve dedim ki şuanda yaralıyım ve sen şuan bizi gezdiriyorsun farkındasın değil mi dediğim de, yüzünde sırıtma tebessümü oldu. o halimle ona dedim ki seninle şuan uğraşamayacağım. baltalimanı-karaköy 60 tl yazmıştı. taksiciye, sen bana taksi fişi ver bununla sonra ilgileneceğim dedim. eve girdiğim de çok yorgun bitik ve acılarla dolu günler beni bekliyordu. sabah hastaneye iğne vurulmaya gidecektik. sabah oldu taksi çağırdık baltalimanı'na gittik, taksi 30 tl yazdı hiç şaşırmamıştım. hastane de işimiz yarım yamalak sürdü, iğne vuruldum ve işimiz bitti.

    şimdi burası önemli bir yer, karakola gidip şikayetçi olduk. hastane giriş raporları hastane karakolundan alınan trafik kazası ile giriş yapıldığına dair kağıtlar ve evrakları teslim ettik. eşimle beraber şikayette bulunduk. karakolda uzlaşmak istemediğimizi şahıs olay yerinden kaçmasaydı ve yardımcı olsaydı şikayetçi olmayacağımı söyledim. mahkemeye taşınması için şikayette bulunduk. karakoldan bize söylenen biz sizi arayacağız oldu. ve bizi aramaları için beklemeye başladık.
    ve bu gibi olaylar için,
    polis karakolunun memurunun söylediği ve sizlerinde dikkat etmeniz, aklınızda bulundurmanız gereken ilk şey bu olmalı;

    olay yerine polisi mutlaka çağırın.

    eve döndük ve hastanede iğne olmalarım günler günleri devam ediyor.
    bu arada hastane'nin verdiği çalışamaz raporu 1 aylık bir rapordu. ama iş yapabilmek için iyileşme süresi en az 6 ay süre verildi. tabi bu arada nefes almakta zorlanıyorum, tek başıma yataktan bile kalkamıyordum.
    tabi bu arada işimizi gücümüzü düşünen olmadığı için onlar için hava hoştu.

    bu rezilliğe 10 gün dayandım. babamın arkadaş çevresinde ki doktor arkadaşı(türkiye'nin önde gelen ortopedi prof.dr larından) röntgen filmini görüyor ve acil ameliyat olmalı diyor. nefes darlığının son bulması ve işine sağlıklı dönmesi için ameliyat şart diyor. tabi biz yine bir iğne vurulma günü, baltalimanı kemik hastalıkları hastanesine gidiyoruz, doktor iğne vuracak ve gönderecek. hastaneye varıyoruz sabah saat 6:30 falandır. erkenden işimizi halledelim diyoruz. hastaneye bir varıyoruz, benim gibi onlarca hasta var. hastane de 20 kişi geçtikten sonra odaya girdik. doktor bilgisayar koltuğunu geriye yatırmış rahat bir tavır sergiliyor ve bana diyor ki; -delikanlı sen neden eğik duruyorsun. dik dur diyor. keh keh keh gülüyor. bir şey demiyorum. mümkün olmadığını yüzümde ki acı bakışlardan anlar diye susuyorum. babam ameliyat durumunu anlatıyor. doktor masanın üzerine elini uzatıp, aldığı kitap ile, ağzını yaya yaya -bizim kitabımıza göre ameliyat görmüyorum. yok diyor. babamı ilk kez öyle görüyordum, kitabı alıp doktora atıp, senin kitabında yok diyor. doktor ofis sandalyesinde geriye yatar pozisyonunu bozamıyor ağzını açamamıştı. yürü oğlum diyor odadan çıkıyoruz. ve babam en son hastane de isyan edip, lanet olsun size diyerek, beni o gün ankara'ya götürüyor. özel hastane de ameliyat ettirip köprücük kemiğime platin takılarak bu acıya son veriyor. ameliyat olduktan 1 gün sonra kolumu çok rahat kullanıyordum. yataktan kalkabiliyor bir şeyler tutabiliyor. bir şeyler giyebiliyordum. bir şeyler yazabiliyordum.

    iyileşme süreci hızlı devam etti. işime kısa süre içerisinde geri dönebildim.

    ilk işim bisikletimi birisine ücretsiz vermek oldu ve bisiklete binme hayatımı da bu şekilde sona erdirdim. sevdiklerim ve sevenlerim için doğru olan buydu.

    polis karakolundan, telefon beklemekle geçti vaktimiz. ve bir gün karakolu kendim aradım ve olayı sordum. olayın çağlayan adliyesinde olduğunu ve uzlaşmaya düştüğünü gördüm. insan bir haber verir. işler bu şekilde yürümüyormuş . sizi arayacağız diyene sakın güvenmeyin. siz takip edin.
    hemen bir avukat tutup süreci hızlandırmak ve bu yapılanın cezasını çekmesi için gerekeni yapmalıydım.
    avukat tuttuk.

    mahkemeden, kapıyı açan şahsın ifadesini istedim ve okuduğumda sinirden gülüyordum.

    yazdığının bir kısmı şuydu.

    "-5-6 kişilik bisiklet grubu yarışıyorlardı aynadan gördüm. gelip aracıma çarptılar ve onlara yardım ettim bana iftira atıyorlar. "

    mahkememiz halen sürüyor. davalı mahkemeye gelir bir yüzünü görürüm diye her duruşmaya katılıyorum. kaza sırasında kırılan telefonum, zarar gören bisikletim veya ameliyat masrafları falan önemli değildi. ya da ertelenen düğün tarihimiz de değildi. benim sevdiğime o çaresizliği yaşattı. onu o durumda, bana gösterdi ya asla affetmeyeceğim. örnek olması açısından da bu mahkemeyi sonuna kadar devam ettireceğim ki bir başkaları da sevdikleri de o çaresizliği yaşamasın. sürücüler kapıyı açarken, ayna nedir? ne için kullanılır? kapı nasıl açılmalı? öğrenecekler. ve bunun gibi yalan ifade ile insanlık dışı davranışta bulunamayacaklar.

    olay yeri
    olay yeri 2
    kapının açıldığı aracın bağlı olduğu şirket
    bisikletimin kaza sonrası durumu

    +18 ameliyat anı fotoğrafı

    buraya taksicinin fişi de ekleyeceğim
    i.b.b 'ye şikayet etmiştim biz uyardık onu bi daha yapmayacak gibi bir saçma bir şey ile bana dönmüşlerdi.. ülkenin veremi bunlar.

    bu olay ilerleme kaydettikçe buradan güncelleyeceğim.

    edit: imla ve mahkeme devam ediyor.
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap