7 entry daha
  • şu üçlü ile herhangi bir çocukluk oyununu oynamak istiyor insan. hem tek başlarına, hem de üçü beraberken oluşturdukları fonetiğin bunca tatlı olması, fonetik kavramına yeni bir bakış açısı getiriyor resmen. fonetik dediğiniz, güzel olur, estetik olur. fakat tatlı olur mu, binaenaleyh oluyormuş.

    norah jones un ses rengi ve söyleyiş biçiminin şahane oluşu iddialarına, tüm benliğimle katılıyorum. fırından yeni çıkmış turta gibi bir söyleyiş ve ses. epeyce yumuşak ve homojen. insan huzur mu hissetsin, yoksa hüzünlensin mi, karar veremiyor doğrusu.

    kavga dövüş etmeden, herhangi bir büyük hata sonucunda olmadan ayrılanlar, örneğin taraflardan birinin, diğerine hissettiği duygunun yeterli olmayışı sebebiyle ayrılanlar için, şarkının girişi ve sonucu hüzünlendirici. ama sert bir hüzün de değil. tatlı bir hüzün. tatlı bir hüzün olur mu peki, meğer ki oluyormuş. şarkı adeta tabuları yıkıyormuş, haberim yok.

    havası kaçmasın diye, şarkının sözlerine hiç bakmayıp, anladığım kadarını anladım. muhakkak ki anlamı başkadır, fakat bende uyandırdığı hissiyat, çocukken sıkı dost olduğum, ama lise çağlarından sonra izlerini kaybettiğim dostlarımla artık görüşemediğime hayıflanma hissiyatı. oradaki prophet johnun yerine de kendimi konumlandırıyorum afedersiniz bir şerefsiz gibi.
hesabın var mı? giriş yap