899 entry daha
  • galatasaray'ın hücum planından bahsediliyor sandıydım ama değilmiş. neyse bahsettiğiniz konuda da birkaç tecrübem oldu benim. onları yazayım bari. bir sabah servisle işe giderken nefes alamadığımı hissettim. başımda tuhaf bir hafiflik vardı. hayat enerjim bitmişti sanki. hani bilgisayar oyunlarında kafa üzerinde enerji göstergesi olur ya son kertede kırmızı kırmızı yanıp söner. işte benim durumda o hesap. 2 durak gitmeden son gücümle şoföre seslendim "çek arabayı kenara inecek var" diye. çünkü bildiğiniz ölüyordum. belki temiz hava iyi gelir diye kendimi atmıştım servisten aşağıya. fakat yok, iyi gelmedi. hem de hiç iyi gelmedi. son gücümle yarı baygın kaldırımda eve doğru yürümeye başladım. öyle 40-50 metre sersem sepelek ilerledikten sonra daha da fenalaştığımı hissettim. havayı sonuna kadar ciğerlerime çekiyordum belki ama sanki soluduğum havada hiç oksijen yoktu. yakınlarda bir hastane aradı gözlerim. kafamı kaldırdığımda "bilgi tıp merkezi" tabelası göründü karşımda. hemen acile daldım. her yer karanlıktı. danışmaya "doktor var mı?" diye sordum. "var, bekleyin haber verelim" dediler. herhalde insan ölürken en çok diğerlerinin umursamazlığına kızıyor olmalı. çünkü ben o anda öyle yaptım. kalan birkaç kalorilik enerjimi de buna harcadım işte. sonra gençten bir kadın doktor göründü ufukta. sanki bir acil doktoru değil de podyuma çıkmış bir manken edası vardı onda. sanki uykudan böyle erken bir saatte uyandırıldığı için kızmış gibi bir hâl de sezdim onda açıkçası. "neyiniz var?" diye sordu bana. kısaca "nefes alamıyorum" dedim. ama uzun uzun bir asırlık cümleler kurmuşum gibi geldi bana. içinde bir muayene yatağı, bir komidin ve komidinin üzerinde içinde ameliyat aletleri olduğunu düşündüğüm bir yığın malzeme bulunan metal bir kutu dışında hiç bir şey olmayan küçücük bir odayı işaret etti doktor bana. "burada bekle birazdan geleceğim" dedi. "birazdan mı?" dedim içimden. hangi birazdan? ondaki "birazdan" bende hiç yoktu oysa. işte o küçük kasvetli odada insanın ömrünün son anlarında da olsa saçma sapan şeyler yapabileceğini öğrendim ben. evet, aynen öyle oldu. muayene yatağına oturup baygın gözlerle hemen karşımda duran metal kutunun içinde duran ameliyat malzemelerini inceledim tek tek. hem de havada olmayan oksijeni bir umut solumaya devam ederken bunu yapıyordum umarsızca. bir yandan da "demek ölümüm bu küçük hastane odasında olacakmış" diye geçiriyordum içimden. anladım ki gerçekten o anda insanın içine garip bir tevekkül çöküyormuş. ne tuhaf şey önünden defalarca güle oynaya geçtiğim şu yer aynı zamanda ölümüme evsahipliği yapıyordu şimdi. belki bilseydim merak edip bir ziyaret ederdim kimbilir? fakat hayret o vurdumduymaz doktor -sanırım talihsiz bir zamanlama hatası neticesinde- ben daha son nefesimi vermeden daldı içeriye. ekg, alerji iğnesi, oksijen falan filan... beni az ötede bir yatağa uzattılar. birazdan ambulans geldi. beni sgk dışkapı hastanesine sevk ettiler. yalnız ambulans doktoruyla acil doktorunun tartıştıklarını hatırlıyorum. acil doktoru ekg sonucunun son derece berbat çıktığını söylüyor ambulans doktoru ise onu saçmalamakta suçluyor ve ekg sonucunun gayet normal olduğunu söylüyordu. nihayet tartışmayı bitirdiler ve kapıyı kapatıp yola koyuldular. ambulans doktoru olan hanımefendi ve hemşirenin tavırları gayet rahatlatıcıydı. bir süre sonra oksijeni çıkartıp yattığım yerden doğruldum. beni uyardılar ama tuhaf bir neşe ve enerji içimi doldurmuştu birdenbire. şaşılacak şekilde yaşama sevinciyle dopdoluydum şimdi. o anda şunu düşündüm: ne yani bu hale düşmeme sebep insanların asık suratı ve ilgisizliği miydi? her neyse. beni yine de hastaneye götürdüler. doktora göründüm ve bir takım tahliller verdim. kan gazlarım bayağı düşük çıkmıştı. bunun dışında birşey görmedi doktor. eve gidip istirahat ettim. raporlu olduğum birkaç gün boyunca tafsilatını asla tarif edemeyeceğim, bir gelip bir giden, bir şiddetlenip bir hafifleyen semptomlarla yaşadım. yarı ölü bir halde geçirdiğim, tuhaf baş dönmeleri, soğuk ve soluk bir beniz, yutkunma güçlüğü gibi acayipliklerle dolu bir kaç gün... sonra kısa aralıklarla birkaç kez daha yaşandı benzer durumlar. mesela birgün işyerinde otururken birden yutkunma yetimi kaybettim ve şiddetli nefes alma ihtiyacı hissetmeye başladım. vargücümle havayı ciğerlerime doldurduğum halde aldığım oksijen bana yetmiyordu sanki. birkaç yudum su içtim fakat fayda etmedi. sonra ölmek üzere olduğumu düşünerek oturduğum yerden fırladım ve kendimi bahçeye attım. yine çözüm olmayınca burada yalnız dolaşmaktansa arkadaşlarımın yanında olmanın daha güvenli olacağını düşündüm. içeriye girdim. çalıştığım yer zaten bir hastaneydi. arkadaşlar durumumu farkedip beni hemen yanımızdaki acil servise götürdüler. acil doktoruna durumumu anlattım. boğazımın sağ tarafında bütün bunlara sebep olabilecek bir şeyler olduğunu düşündüğümü söyledim. gerçekten orada beni rahatsız eden bir ağrı ve elle yokladığımda da beze gibi birşeyler olduğunu hissediyordum. doktor son derece anlayışlı, güleryüzlü ve ilgili bir adamdı. ultrasonla tarif ettiğim bölgeye baktı ve hiçbir sorun olmadığını söyledi. sonra hemşirelerden ekg almalarını istedi. fakat ne mümkün. o anda bana öyle bir titreme geldi ki tutabilene aşk olsun üç dört kişi beni tutmalarına rağmen kasılmalar ve titremeler arasında düzgün bir ekg alınması mümkün olmadı. buna rağmen doktor herşeyin normal olduğunu söyledi. sanki birşeyler sezmiş gibiydi. ben biraz sakinledikten sonra bana durumumun psikolojik olabileceğini ima etti. bir serum yedim ve sonra elime bir kağıt tutuşturdular. kağıtta birkaç tetkik yapılması gerektiği onlardan da olumsuz bir şey çıkmazsa durumumun panik atakla ilintili olabileceğini yazıyordu. sonraki süreçte ben böyle anlarda kendimi kontrol etmeyi ve sakinliğimi muhafaza etmeyi az çok öğrendim. sakince nefes alıp verdiğinizde ve kontrolünüzü kaybetmediğinizde bunun üstesinden büyük oranda gelebiliyordunuz. bana yalnızca durumumun panik atakla ilintili olabileceği söylendi ama panik atak teşhisi de kesin olarak hiç bir zaman konmadı. bu yüzden durumumun panik atak olup olmadığından tam olarak emin değilim. fakat yine de belki faydası olur düşüncesiyle tecrübelerimi burada paylaşmak istedim.
615 entry daha
hesabın var mı? giriş yap