• bir zamanlar necmettin erbakan tarafından kanlı mı olacak kansız mı olacak diye tartışmaya açılan olasılıktır. onun talebeleri ise her ne kadar gömlek değiştirdik deseler de içten içe sisteme işleyerek sistemi ele geçirerek nihai amaç olarak benimsedikleri şeriatı türkiye'ye getirmekte kararlıdırlar. öyle olmasa her mevki ve makama ele geçirilmesi gereken bir mevzi olarak bakmazlardı. bu fütuhat güdüsü, devlet kademeleri ötesinde meslek örgütlerine sendika ve odalara kadar yayılmıştır. akp iktidarı ve özellikle başbakan, akp'lileştiremedikleri karşısında soğukkanlılığını zaman zaman kaybedebiliyor. ama devlet geleneğine bile aykırı atamalarla, kadrolaşmalarla daha çok daha çok mevki ve makam akp'lileştirilmek isteniyor. devletin en üst makamları dinleniyor, alenen kampanyalar tertip ediliyor. komplolar icat edilip, cumhuriyet yanlıları zan altında bırakılmak isteniyor. danıştay saldırısında akp iktidarı, saldırgan hakkında mehmet ali şahin, bülent arınç gibi isimlerle cinayetten bir kaç saat sonra "durum sizin bildiğiniz gibi değil" diye açıklama yaparak komplo teorilerine çanak tutuyor ve kurulan tezgahlar elde patlayınca, içki içen ulusal solla bağlantısı olan(!) alparslan aslan ve babası gerçeği bir kere daha haykırıyorlar. "milletin değerlerine saldıranlara millet gereken cezayı verir" eğitimci baba böyle derken ortaya çıkan resim de mahkeme önünde gerçeği ortaya koyuyor. bu saldırıdan önce, hukukçu olmadıkları ve danıştayın muhatabı olmadıkları halde, başbakan ve dış işleri bakanı yüksek mahkeme kararının hukuka aykırı(!) olduğundan bahisle millete şikayet edip, vakit denen tetikçi neşriyatın hedef tahtasına koyduğu hakimleri koruyamadıkları gibi saldırıda kendi tribününe oynamanın sorumluluklarından da kurtulamıyorlardı. başbakan cenaze törenine katılamamış antalya'ya yarım bir inşaatı açmaya gitmişti. sağlık bakanlığı, eğitim bakanlığı ve diğer bakanlıklarda 4 yıldır tek başına oturan akp içindeki aceleciler, belediyeler ve başta tarafsız olması gereken bay arınç, 23 nisan'da ergenliği geçen bir imam hatipliye koltuğunu verdiğinde, yüzündeki o bildik gülümsemesiyle, tabana türban ve imam hatip konusunda mesaj verirken, cumhurbaşkanı olmayı çok arzulayan egosunu da bir nevi meydan okuma ile tatmin ediyordu. bu ve benzeri bir çok olay 4 yıllık iktidar süresince yaşandı.
    tüm bunlar ışığında, başta belirttiğimiz olasılık ne kadar gerçekçidir? ne kadar yakındır.? türkiye'ye bir gün şeriat gelir mi?
    28 şubat süreci şeriatı paldır küldür gelmeyeceğini gösterdi. danıştay saldırısı sonrasında kendiliğinden toplanan kalabalık da kurbağanın içinde olduğu suyun ayarı açılınca, hala can havliyle dışarı sıçrayabileceğini gösterdi. demek ki, daha başbakanın da dediği gibi zamana ihtiyaç var!. acele edip sekteye uğratmamak gerek süreci. kendisi ya da onun seçeceği biri cumhurbaşkanı olacak önce, ne pahasına olursa olsun. sonra anayasa mahkemesinden danıştaya kadar, yök'ten orduya kadar son imza ve yetki onlarda olacak. onlar akp değil. türkiye'deki islamcılık tarihini karıştırınca kim olduklarını görürsünüz zaten. önce mahkeme içtihatları değişecek, sonra atamalarla sistem kontrol altın a alınacak.
    olmaz mı diyorsunuz?? genel kurmay başkanı spekülasyonunu anımsayınız? iddianameleri(!), basına dağıtılan ısmarlama haberleri, telefon dinlemelerini, ceplere atılan mesajları(!) bunlar hep aslında malum tarikatla da ilişkilendirilen olaylar. gelinen boyut budur. bir orgenaral istifa ettirilmiştir. yarın bunlar olmaz diyorsunuz. hatta paranoya, evham vs. değil mi? öyle mi? bilmiyorum. ama gene baştaki olasılığa geliyorum.
    türkiye'ye şeriat gelir mi? cevap veriyorum: paldır küldür gelmez, bir sabah aniden gelmez. ama hayatınızın değişik safhalarında alıştıra alıştıra gelir. bazı noktalarda geldi de. şimdi yadırgıyorsunuz, ama alşıcaksınız da bir süre sonra. komik gibi duruyor. ama adım adım, yavaş yavaş, en ılımlı, en sevimli haliyle geliyor gibime geliyor.
    bir de laiklik ile cumhuriyet ilişkisi var. 6 ilkeden, devletçilik(bitti), halkçılık(bitti), devrimcilik(karşı devrimcilik oldu), milliyetçilik(arapçılıkla belendi),cumhuriyetçilik ve laiklik kaldı. ama laiklik varken şeriat gelmez diyorsunuz? laikliği koruyacak kurumlar, makamlara bakalım o zaman. çok dikkatli bakalım.

    türkiye ye şeriatın gelmesi?! düşük bir ihtimal. ama illede iran, afganistan olacak değiliz ya bize de ılımlı şeriat geliverir. zaten abd de öyle istiyor. ılımlı, uslu bir islam devleti.
    ulus devlet mi dediniz? laiklik mi dedinizz? bunlar modası geçmiş kavramlar.
    hiç bir şey yapmadan oturup bekleyelim ve ne gelecek ne gidecek görelim.
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap