2379 entry daha
  • gündeme gelmesi ile birlikte günlerdir sosyal medyada çok fantastik savunma argümanları okuduğum saçma proje. saçmalığının nedenselliğini uzun uzun anlatmaya sabrım yetmez. zaten konunun çeşitli noktalarındaki uzmanları, proje ve olumsuz etkileri konusunda çalışmalar yapıp seslerini duyurmaya çalışıyor. bunun yerine kendi alanım ile ilgili olarak saçmalardan seçkiler yaptım.

    - süveyş - panama kanalları ve kanal istanbul: bir kere kanal istanbul için süveyş ve panama'yı örnek göstermek, bunları kıyaslamak zeka düşüklüğü göstergesi, net. 50 kere söylenmiştir ama anlaşılmak istenmiyor sanırım, süveyş ve panama mesafe kısaltan kanallar ve en önemlisi her ikisinin hemen dibinde doğal su yolu kabul edilen bir geçiş, bir boğaz yok. korint kanalı bile bir geminin adayı dolaşmasını engelleyecek şekilde mesafe kısaltmakta ve yine etrafında doğal bir geçit yok. (buradan bir kaç videoda gördüğüm ve okuduğum "boğazı kapatacağım, gemilere kanaldan geçeceksiniz" diyeceğim diyen bir kaç farklı insana sevgilerimi gönderiyorum. ne kadar ağır şekilde saçmaladıklarının farkında değiller. eğer farkındalarsa durumları daha ciddi.buna ileride değineceğim)

    - mısır süveyş kanalından 12 milyar $ kazanıyor: şimdi bunun bir de panama versiyonu var. panama şu kadar (çeşitli rakamlar öne sürülüyor) milyar dolar kazanıyor diye. arkadaşlar ayıp ediyorsunuz, bu rakamları nereden uyduruyorsunuz? 21 yy'dayız ve elimizin altında internet var. bakıyoruz; süveyş' in 2018 yılındaki geliri 5,8 milyar dolar (kar değil, toplam gelir). panama kanalı ise 2018'de bir rekor kırarak (kendi raporlarına göre) yaklaşık 3,1 milyar dolar toplam (toplam kısmı önemli) gelir elde etmiş.

    - türkiye kanal istanbul ile yılda 8 milyar dolar kazanacak: hahahahahaha diyerek giriş yapayım. herkes kafadan, ezberden bu rakamı veriyor da nasıl hesaplamışlar bunu? hadi yine iyi niyetli olayım ben, bu rakamı sadece geçişlerden değil etrafından da kazanacaklarını hayal ettiklerini düşüneyim. hadi diyelim 8 milyar $ kazandın da karın ne kadar olacak, bir de onu söylesinize?( bu projeye 76 milyar tl harcamayı planlamışsın, bir şehri değiştiriyorsun) neyse, bu rakamı geçişlerden kazanabileceğini düşünen varsa bir kere bundan vazgeçsin. 2018 verilerine göre boğazlardan geçen gemi sayısı 41 bin (ufak küsuratı var) bunların ağırlığını dökme yük ve tankerler oluşturuyor. ayrıca önlerinde serbest geçebilecekleri doğal bir yol var. kaç tanesini kanala yönlendirebileceksin? ( gemileri bekletiriz, geçişlerini kısarız, boğazları kapatırız diye atıp tutanlara yine sevgilerimi gönderiyorum ) müthiş kafalar var, gemi başına (evet, sayı olarak)150 bin, 200 bin dolar alacakmış falan? tüm diğer (hukiki ve genel anlamda mantıklı )noktaları es geçelim şimdi ve düşünelim. kanalı yaptık, her şey iyi,güzel. verilere göre yıllar bazında gemi trafiği iddia edilen gibi artmıyor, azalıyor ama diyelim ki biraz arttı. bu gemilerin en azından bir kısmını kanala yönlendirmek için kanalı cazip hale getirmen lazım. bunu da ücreti düşük tutarak yaparsın. adet kurtarmayacak zaten bu nedenle istersen tonajdan hesapla (boğazdan geçen gemiler çok yüksek tonajlı gemiler değil, hani süveyşçiler, panamacılar var ya, onlar için bu bilgi) yine düşük tutmak zorundasın. bu da sana 8 milyar dolar/yıl gelir sağlamaz. iddia edilen gelir etraftan gelecek, arsa ve emlak/inşaaattan muhtemelen, ama bu rakamı elde edebilir misin, soru işareti. hadi elde ettin (hahahahaha, çok zor), bir kaç yıl edersin sonrası hüsran olur. harcadığın 76 milyar tl de, eh işte.

    bu noktada bir konuya daha değinmek lazım. burada yapım/işletim modeli çok net değil ama gördüğüm kadarıyla yap/işlet/devret modeli olacak ve yabancı yatırımı da çekecek proje olarak bahsediliyor. eğer planlanan gerçekten böyleyse bu daha da sıkıntılı. yabancı ortaklı yap-işlet-devret hem kullanım hem de hukuki konularda ileride soru ve sorunlara açık olacaktır muhtemelen. (hukuki/operasyonel yönlerini geçtim şimdilik ama bu modelle yapılan köprüleri, otobanları ve cebimizden çıkanları unutmamak lazım ekonomik açıdan)

    gelelim montrö' ye...

    - montrö çok re ra rö, montrö ile bağımsızlığımızı sattık, montrö vatan hainliği, montrö'de haklarımızı kaybettik: lozan'dan sonra aniden montrö kötüleyen tayfa da ortaya çıktı. bu grup için yapılabilecek en iyi şey montrö anlaşmasının türkçe ve orijinal metninin çıktılarını almak, katlayıp bir taraflarına monte etmek. bu güruh iflah olmaz, umut yok. montrö hem türkiye'yi hem de karadeniz'i yıllardır koruyan bir sözleşme.

    uluslararası boğazlar, uluslararası ulaştırmada kullanılan doğal su yolları. (bizimkiler de) montrö hem ticari hem de savaş gemilerinin türk boğazlarından iki yönlü transit geçişini düzenliyor. anlaşmada boğazlar; istanbul, çanakkale ve marmara'yı kapsar dendiği için ve kabul gören tanımlara bağlı olarak aynı zamanda iç sular olarak kabul edilmiştir. yani çok özel bir tür. serbest geçiş ilkesine tabii olmakla birlikte iç sular olarak kabul edildiği için denetim türkiye'nindir ve denge sağlanır. türk boğazlarında zararsız geçiş rejimi uygulanır ve bu rejimin kısıtlamaları ile birlikte uygulandığı tek yer. bu iyi bir şey. zararsız geçiş rejiminin uygulandığı alan üzerinde sivil ya da askeri yabancı uçaklar uçamaz (kısıtlama). denizaltılar bayrak göstererek yüzeyden geçmek zorunda. montrö'nün şahsına münhasır bir anlaşma olmasının nedenlerinden biri de bu. uygulanan rejim kendine özel. mesela 82 tarihli bm deniz hukuku sözleşmesi, dünya boğazları için transit geçiş rejimini kabul eder. (türkiye, çok akıllıca ve haklı olarak -bence- bu sözleşmeye taraf değil) transit geçiş rejimine göre uygulanan alan sivil ve askeri yabancı hava araçlarına serbesttir, denizaltılar dipten geçebilir. ( haaa taraf olunsun ya da olunmasın kabul edilen bölgede uygulamayı kabul gereklidir) yani şimdi şöyle düşünelim, (diğer noktaları atlayalım) montrö olmasaydı türkiye bu anlaşmaya göre transit rejime zorlanabilirdi/ileride de zorlanabilir ve güçlü ya da aklı başında değilse kabul edebilir. montrö türkiye' ye çeşitli ücret alma hakkı, sağlık denetimi yapmak, geçişe uygun askeri gemilerin ön bildirim yapması vs.. haklarını verir.türkiye bu sözleşmeye dayanarak iç tüzükler hazırlayıp bunları uygulamaya koydu 90'larda. yanlış hatırlamıyorsam en son 98 tarihli tüzük uygulanıyor.

    (savaş zamanı ya da savaş gemilerine yönelik maddelerine şimdilik değinmiyorum)

    - montrö yüzünden boğazlar yol geçen hanı : çünkü boğaz bunlar, uluslararası sulara açılıyorlar. montrö'de maddeye göre serbest geçiş ilkesi sonsuz. yani montrö olsa da olmasa da boğazları kapatamazsınız. ayrıca montrö'yü fesh etseniz de bu sular geçişe açık olacak çünkü uluslararası işler. (ayrıca haklarından da mahrum kalman söz konusu. fesih için de bir protokol var, geçen sürede boşluk olacak. kendin rejim belirlerken, başkaları da haa tamam kabul ettik demeyecek.) boğazları kapatırım diyenlere selam olsun! o boğaz orada var olduğu sürece istanbul boğazından geçişi engelleyemezsiniz. bir yaparsın, iki bekletirsin, 365 gün boğaza etkinlik koyarsın (hahahaha) sonra işler karışır. misal montrö taraflarından, efendim x olsun, efendim enerji ülkelerinden biri olsun, imo ülkelerinden biri olsun bu durumda montrö'nün feshi için başvuru yapar mı?yapabilir. ( abd, anlaşmaya taraf değil ama taraf olan bir ülke üzerinden kendini davet ettirebilir,çok mutlu olur, çok sevinir. ) sonra hep birlikte uluslararası bir boğaz komitesini ya da 82 bmdhs transit rejimini zorlarlar mı? zorlayabilirler. mutlaka kanal istanbul'u yapıp, boğazı kapatacağım diyorsanız eğer, boğazlara (hem istanbul'a hem çanakkale'ye ) beton dökün, üzerine otoban yapın. (sonra isterseniz çanakkaleye' de kanal yaparsınız) en kolay ve acısız yolu bu.

    - gemilerin ne olduğu belirsiz, montrö nedeniyle denetleyemiyoruz : türkiye'nin zamanında transit geçen gayri meşru gemileri durdurabileceği ve tutuklama yapabileceğine (ticari gemiler için) dair tc yargı kararları gerekçeleri ile birlikte bulunmakta bu arada. yani istersen, üzerinde çalışırsan, yargı sistemini çalıştırabilirsen ve bunu anlatabilirsen ileride de neden olmasın? illaha kanal istanbul yapıp 76 milyar tl gömmene gerek yok.

    - boğazlardan 0 usd kazanıyoruz: öyle bir şey yok. geçiş ücreti almıyorsun ama fener, sağlık resmi, şamandıra ücretleri zorunlu. kazanamamanın iki nedeni var. birincisi gemiler ve armatörler takıp, kaçıyor. halbuki bu ücretlerin ilk geçişte ödenmesi zorunlu maddeye göre. borçların bir kısmını takip için açılmış davalar var, uzayıp gidiyor. ikincisi aslında bu gemilere karşı haciz uygulanması konusunda gayet hoş bir boşluk, bir ışık var ama işte gerçekten para kazanmak istiyorsan, borçlarını tahsil etmek istiyorsan elinde dayanabileceğin sözleşme var. isteyene...

    ikinci neden ise ücretlerin düşüklüğü. 30 küsür yıldır % 75 indirim yapmışız, altın frank neymiş, böyle bir sözleşmeyi nasıl imzalamışız falan? bu %75 indirim geçişlere değil bir kere, zorunlu ücretlere. eeee, sayın brothers ? o zaman sabit kuru kaldırıp zorunlu ücretleri hakkın olan altın kuru üzerinden tahsil edeceğini açıklayarak kabul ettir. kanal istanbul yaparak, montrö'yü çöpe atma şovlarına (bunu da bir videoda gördüm, adamın biri böyle bir şeyler söylüyordu) girmene gerek yok. gelirin bir 10 kat falan artacak zaten. bak bunu yapın, saygı duyacağım. kanal istanbul' u savunmak için gelirimiz 0 argümanına gerek yok. haaa , hala daha kıyaslayanlar için süveyş ve panama kanal arkadaşlar, boğazlar ise doğal geçiş yolu, bu ayrımın farkında olun.

    daha kanal istanbul/montrö, kanal istanbul/ipek yolu, montrö/savaş gemileri, kanal istanbul/savaş gemileri, kanal istanbul ve hukuki düzenlemeleri, istihdam ile ilgili bir sürü argüman var ama yoruldum. şimdilik bu kadar.
2415 entry daha
hesabın var mı? giriş yap