• benim ergenliği yaşamam komple hata. buraya yazdıkça görüyorum da sazanlıklarımın geneli bu evreye rastlıyor.

    ilkokulu gayet başarılı şekilde bitirmiştim. 5. sınıfın ortasında mahalle değiştirdiğim için ortaokulu bambaşka bir okulda okuyacaktım. bunu düşünmek bile beni öldürüyordu. şahsi olarak ciddi sosyal problemlerim var ben birinci sınıfta ilk 3 ayı köşeye sinmiş şekilde kimsenin yüzüne bakamadan geçirmiştim. tekrar yeni arkadaşların arasına karışmak çok büyük kabustu. hala yaşarım bunu sırf işyerinde yeni arkadaşlarla rastlaşmamak için memnun olmasam da işi bırakamıyordum. şimdi işsizim bu sıkıntıdan işe başlayamıyorum.

    ilkokulun sonlarına doğru bizi sınav maratonuna soktular. anadolu liseleri ve devlet parasız yatılı sınavları vardı önümde ama mahalle değiştiği için yeni arkadaşlar edinmeye harcadığım enerjiyi bu sınavlara ayıramadım. devlet parasız yatılıda tercihlerimi sınıfta kendim yaptım. sınav sonucunda muş'u kazandım. belki de kazanmadım "kim lan bu bursadan muş'u yazan manyak" diye merak edip çağırmışlardır. muş'u niye tercih ettim, çünkü sınıf arkadaşım şefik muş'luydu "ben sana orada bakarım" dedi. adam hayatında hiç gitmediği muşta bana metreslik gibi konfor sunuyordu özgüvene bak. okuldan sonra şefiği bir daha görmedim bile amk. anadolu liseleri tercihlerinde de tek tercih yapmıştım. orada da hepsini birden kazanırsam sadece bir tanesine gideceğim için diğerleri üzülür, onlara ayıp olur mantığını yürütmüştüm. hala o mantıkla iş başvurusu yapıyorum red cevabı gelene kadar başka yerlere bakmıyorum bile. anadolu lisesi sınavları sonuçları eve geldiğinde kağıtta kontenjanla girmeye hak kazanmıştır diye birşey yazıyordu. o güne kadar kontenjan diye bir kelime bizim evde hiç kullanılmamıştı.(o günden sonra da kullanılmadı muhtemelen) annem ve babam çok eğitim görmüş insanlar değiller. bir de o günlerde bıçaklama mevzusunda adım geçtiği için bana çok sinirlilerdi. bunun etkisiyle "kazanamamış işte salak kazansa "kazandı" yazardı" dediler. bıçaklama mevzusunda da dediğim gibi yeni mahalle ortamında herşey farklı oluyor. yanlış arkadaşlarla bir iki gün takılıyorum ve benim olmadığım bir an da kavga çıkmış ve bir arkadaşlarını kalçadan bıçaklamışlar. suçsuzum yani ama o yaşa kadar eve sürekli övgüler ve ödüller getiren ben, polis getirince aile de şok oldu tabi. çok üzülmüştüm o dönem lan olayı bilmiyorum bile kendimi savunmak için elimde hiç bir meta yok. ağlamama da kızıyorlar diye günlerce gizli gizli ağladım. suçsuzluğum kanıtlanınca da babam vicdanını rahatlatmak ve yüzümü güldürmek için bana astello markalı bisiklet almıştı. evet gönül castello isterdi ama astello'da ilerde terfi alıp castello olabilirdi, büyütmemek lazım.

    okul kayıt zamanı geldi mahalledeki arkadaşlarımın okuduğu okula almadılar beni. sebebini bende anlamadım belki de hayatımın kötü gitmesinin sebeplerinden biri budur. mecburen diğer okul olan akıncıtürk'e gittim. müdür yardımcısının babamın kahveden arkadaşı olması sebebiyle hiç bir sıkıntı çıkmadan kaydımı aldılar. ilk hafta kendimi öldüresim ve bunları bitiresim geliyordu. ağlayan kızlar falan vardı onlar biraz özgüvenimi yüksek tutmamı sağlıyordu. kızın birisinin annesi üç gün derslere girdi valla. (orta 3 te o kızı sınıf başkanı yaptılar ben bunu hatırlattıkça tahtada adımın yanına en az iki x koyuyordu) ikinci hafta sonunda sınıftaki doğu karadeniz lobisini kurup arkadaş edinmiştim. kimselere ezilmiyorduk, ortam güzeldi, çok eğleniyorduk. sonra eve kağıt geldi birilerinden yer kalmış bursa anadolu lisesine girebilirmişim. o yaşa kadar kıyafetlerim dahil herşeye benim adıma karar veren ailem ilk defa bana fikrimi sordu. ben de sikilesice kafam ile yeni sınıfımdaki arkadaşlarımı düşünüp, yeniden başka okula gitmenin zorluğunu aklıma getirip "gitmeyeceğim" dedim. sikeyim arkadaş ortamını, adamları şu an facebookta bile aramıyorum aq. ne güzel bugün bal mezunu olmak vardı. belki normal insanlar gibi olabilirdim bende. ya herşeyim de kısacık ömrümü parselleyen ailem ne diye buna karışmadılar anlamıyorum. bu hatadan sonra bir kaç kez daha bana karar verme şansı tanıdılar ben de hep yanlış kararlar verdim. ben bu yanlış karar konusunda baya istikrarlıyım. bunu gören annem evleneceğim kızı kendi bulmaya çalışıyor. ben kriterlerimi verdim(norveç vatandaşı, gotik, ismi zeynep) artık facebook mu olur, kadınlar hamamı mı olur, cast ajansı mı olur orası onun bileceği iş.

    işin an acı tarafı her ortamda bal mezunuyum(bursa anadolu lisesi), bel mezunuyum(bursa erkek lisesi) diye hava atanlar oluyor. adamlar haklı da okullarının kısaltması bile insanlara statü kazandırıyor. ben akıncıtürk ihsan dikmen ilköğretimi nasıl kısaltayım? hazır orta okula değinmişken hava atılacak tek şeyi de yazayım. orta 3'te okulun ilk haftası okul takımı maçı hazırlamışlar bizi okul açılmadan önce toplayıp antrenman yaptıran hoca beni sağ bekte oynattı. farklı yenildik. maç sonunda hoca dövdü bizi. o maçta yedeğim o zaman orta 1'e giden volkan şen'di. bizi yenen ayşe müzeyyen tozluoğlu ilk öğretim okulunda ise tek başına maçı alan orta sahada sarımtrak bir adam vardı ismi gökhan gönül. siz onu sağ bek olarak bilin maçta topu alamıyorduk adamın ayağından. zaten o dayağın ana sebebi skor değil topu alamamızdı. hemen bir sebep gösterip öğlenci oldum. okul takımı maceram da böylece bitti. ne zaman burada gökhan gönül'e "adamsın" güzellemesi yapılsa sövüyorum siz bilmiyorsunuz ama göt olum o benim futbol hayatımı bitirdi.
  • mf seçmek.
  • bazı hatalar, kişilerin hayatını olumsuz yönde etkileyebiliyor. bunların başında dersleri çalışmamak ve iyi bir kariyer planlaması yapmamak geliyor.
  • (bkz: teen mom)
  • güvenilir sandığın kişilerin yanında çok fazla takılmak,başa bir şey geldikten sonra acaba herkes böyle mi korkusuyla hep daha çekingen olmak.
  • (bkz: dövme)
  • lisede istemediğim bölümü seçmek.

    hayatımın iki hatasından biri ve en beteridir.
  • ah ahhh...dedirtir.
hesabın var mı? giriş yap