• özellikle kürtler için şu entry de dursun bu başlıkta:
    (bkz: #33784603)
  • tarihi tek taraflı değerlendirmek büyük bir yanılgı olsa gerek. lütfen yaşanan katliamları, sürgünleri, zalimlikleri değerlendirirken bi tarafa evet ötekine banane demeyelim.
    türkler'e yapılan soykırımlar ve katliamları neden anmıyoruz ya da dile getirmiyoruz? tarihimize sahip çıkmak bunu gerektirir. hassas mevzuların ısrarla sosyal mecralarda sanki günlük bir konuymuş gibi tartışılmaya çalışılması bana göre abestir.
  • 1915 ermeni tehciri “soykirim” değildir!

    her şeyden önce “soykırım” hukuki bir kavramdır ve tartışmanın esas itibari ile hukuki zeminde yapılması gerekir. tarihi, siyasi ve sosyolojik argümanlar hukuki temeli destekledikleri ölçüde anlamlı olabilir ve dikkate alınabilir. ama görüyoruz ki, mesele sadece siyasi zeminde tartışılmakta, ya da o temele çekilmeye çalışıldığı açık biçimde gözlemlenmektedir. bu tavır, aslında hukuken haksız olanların karşı tarafı, (emperyalist)güç temelinde, düşüncelerini kabule zorlama arzusunda olduklarını gösterir.

    öncelikle soykırım kavramının tanımlanması gerekmektedir. soykırım nedir, hangi şartlar altında varlığından söz edilebilir? soykırım kavramı hukuki bir terim olarak ilk kez 9 aralık 1948’de kabul edilen birleşmiş milletler soykırım sözleşmesi’nde tarif edildi. bu sözleşmenin 2. maddesinde kavramın tanımı ve kapsamı şu şekilde belirlenmiştir;
    “madde 2. bu sözleşmeye göre, soykırım, bir milli, etnik, ırki veya dini grubu, grup olarak, kısmen veya tümüyle, yok etmek kastıyla, aşağıdaki fiillerin işlenmesidir:
    (a) grubun mensuplarını katletmek;
    (b) grubun mensuplarına ciddi bedensel ve psikolojik zarar vermek;
    (c) grubun bedeni varlığının kısmen veya tamamen yok olmasına yol açacak hayat şartlarına kasten tabi tutmak;
    (d) grup içinde doğumları önlemek kastıyla önlemler dayatmak;
    (e) grubun çocuklarını bir başka gruba zorla nakletmek.”

    bu tanımda altı çizilen dört nokta var: birincisi, “korunan gruplar” ya da “soykırıma maruz kalabilecek topluluklar”. bu gruplar sözleşmede milli, etnik, ırki ve dini olmak üzere dört tür grup olarak tanımlanmıştır. bunlar dışında kalan, başta “siyasi gruplar” olmak üzere, diğerleri sözleşmede kapsam dışında bırakılmıştır. bir grubun siyasi amaçlarla yok edilmeye kalkışılması durumunda o grup siyasi grup olarak kabul edilmesktedir. yani, iki grup arasında siyasi bir mücadele varsa, bu mücadelede bir grup diğeri aleyhine öldürme, yaralama, katliam, tehcir gibi fiiller işliyorsa zarar gören gruba siyasi grup deniyor.

    ikinci unsur “kasıt”tır. maddede tanımlanmış gruplardan birini sadece o grup olmaları nedeniyle(özel kasıt) yok etme arzusu kasıt unsurunu oluşturur. burada kasıt açıkça, yazılı veya sözlü, ifade edilmişse bu unsurun açık varlığını kanıtlar. bu beyanların olmadığı durumlarda ise örgüt(devlet), plan, ve örgütlü uygulama soykırımın(ciddi sayıda ölümün) varlığına karine kabul edilir.

    üçüncü unsur, “güdü(saik)”dür. bu güdü “ırkçı nefrettir”. bu suçu işleyenlerin bir grubu ırkçı motifle, grup olarak yok etme nefretlerinin kanıtlanması gerekir. ancak bu duygunun varlığının kanıtlanması suçu “soykırım” suçuna dönüştürür. bu güdünün kanıtlanamaması ise eylemi suç olmaktan çıkarmaz; sadece özel bir suç kategorisi olan soykırım olmaktan çıkarır, o kadar.

    son olarak bu yok edilişin “kısmen veya tamamen” olması yeterlidir. yani, bir grubun bütünüyle yok edilmesini beklemek gerekmez. bu yok edilişin başlamış olması suçun oluşumu açısından yeterlidir. böylece uluslararası toplumun müdahale ederek suçun amacına ulaşmasını engellemesine olanak sağlanır.

    1915 tehciri soykirim değildir çünkü;

    1- kanunsuz suç olmaz(kanunilik ilkesi) ve yasalar geçmişe yürümez:
    ulusal ve uluslararası ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan bu ilke gereğince, işlendiği sırada suç olarak tanımlanıp bir müeyyideye bağlanmamış bir eylem daha sonra suç olarak tanımlandığında bu yasa kapsamında değerlendirilemez. bu temel ilke gereğince, en başta, 1915 tehciri sırasında böyle bir yasal düzenleme olmadığı için bu işlem “soykırım” olarak tanımlanamaz ve cezalandırılamaz.

    2- tehcire tabi tutulan grup siyasi bir toplum olduğu için soykirim suçu işlenmiş olamaz:
    ermeni komitalar cemaatlerini silahlandırıp osmanlı’ya karşı savaş sırasında ayaklandırması ve ruslar ile işbirliği yapmaları ve anadolu’nun doğusunda“denizden denize” bağımsız bir ermenistan cumhuriyeti kurmak gayesi taşıdıklarından “siyasi grup” tanımına girerler ve soykırım sözleşmesi tarafından korunan bir toplum değildirler. taşnaksutyun partisi(ermeni devrimci federasyonu) ”1892 yılında cenevre’de yapılan kongrelerinde bu amaçlarını şu şekilde ifade ederler;
    1. tas¸naksu¨tun ermeni cemiyetinin amacı, ihtilal yolu ile kendilerinin tu¨rkiye ermenistanı olarak kabul ettikleri bo¨lgenin siyasi^ ve ekonomik bagˆımsızlıgˆına kavus¸masını sagˆlamaktır. cemiyetin amacı bu s¸ekilde ifade edildikten sonra, kongrede, gelecekte kurulacak olan “bagˆımsız ermenistan’ın” yo¨neticilerinin sec¸imle is¸ bas¸ına gelecegˆi; vatandas¸ların kanun kars¸ısında es¸it olacagˆı; vergilendirmelerin gelirlere uygun s¸ekilde du¨zenlenecegˆi vb. siyasi^, ekonomik ve sosyal alanlarla ilgili fikirler ifade edilmis¸tir.
    2. cemiyetin, amacına ulas¸mak ic¸in bas¸vuracagˆı yo¨ntemler ise s¸u s¸ekilde kabul edilmis¸tir:
    a) ermeni cemiyeti tas¸naksu¨tun, ihtilal yoluyla kendi amacına ulas¸mak ic¸in ihtilalci gruplar olus¸turmak ve bu ihtilalci gruplar ile hu¨ku¨mete kars¸ı mu¨cadele etmek.
    b) tas¸naksu¨tun cemiyeti’nin temel prensiplerinin ve amacının aynı zamanda ihtilal du¨s¸u¨ncesinin propagandasını yapmak.
    c) savas¸c¸ı grupları organize etmek, bu savas¸c¸ıların egˆitimlerini sagˆlamak.
    d) hem so¨zle hem de yapılacak is¸lerle halkın ihtilalci ruhunu
    canlandırmak.
    e) halkın silahlanmasını sagˆlamak ic¸in bu¨tu¨n yo¨ntemleri hayata gec¸irmek.
    f) yu¨ksek mevkilerde bulunan kis¸ilerle, hainlerle, muhbirlerle mu¨cadele
    etmek ve bu kimselere kars¸ı tero¨r faaliyetlerinde bulunmak.
    g) hu¨ku¨met mu¨esseselerini tahrip etmek ve yagˆmalamak.
    h) (anadolu’ya) insan ve silah go¨ndermenin yollarını yaratmak.”
    orhan doğan, “ermeni· komi·teleri· hinc¸ak ve tas¸naksu¨tun (rus adalet bakanı y. muravyev’in ermeni komitelerine i·lis¸kin raporu)”
    http://dergisosyalbil.selcuk.edu.tr/…wnload/370/352

    3- kasıt unsuru olmadığı gibi örgütlü bir plan ve uygulama da yoktur:
    kasıt unsurunun(subjektif unsur)olmadığı o kadar açıktır ki, ermeniler, osmanlı toplumunda ayrıcalıklı bir millet(dini toplum) niteliğini haizdirler. osmanlı yönetimi bu topluluğa teveccühünü onları “”millet-i sadıka” olarak adlandırarak ortaya koymuştur. askerlik görevi yapmayan bu topluluk ticaret, zanaat, tarım ve sanat alanlarında faaliyet göstererek osmanlının ayrıcalıklı, gönençli milletlerinden biri konumunu elde etmiştir. ancak daha sonra büyük devletlerin emperyalist projelerine alet olarak osmanlı’nın bölünüp parçalanmasında emperyalistlerin oyuncağı olmuşlardır, tıpkı bugün kürtlerin olduğu gibi. kasıt unsurunun ve önceden hazırlanmış bir planın olmadığı tehcir öncesi enver paşa’nın talat paşa’ya yazdığı ve talat paşa’nın tehciri başlatmasına neden olan mektupta da açık olarak görülür; “2 mayıs 1915 tarihinde dahiliye nazırı talat pas¸a’ya s¸u yazıyı go¨nderdi:
    van go¨lu¨ etrafında ve van valiligˆince bilinen belirli yerlerdeki ermeniler, isyanlarını su¨rdu¨rmek ic¸in daima toplu ve hazır haldedirler. toplu halde bulunan ermenilerin buralardan c¸ıkarılarak isyan yuvalarının dagˆıtılması du¨s¸u¨ncesindeyim. ııı. ordu komutanlıgˆı’nın verdigˆi bilgiye go¨re ruslar 20 nisan 1915 tarihinde kendi sınırları ic¸indeki mu¨slu¨manları c¸ıplak bir halde sınırlarımızdan ic¸eriye sokmus¸lardır. hem buna kars¸ılık olmak ve hem de yukarda bahsettigˆim amacı sagˆlamak ic¸in ya bu ermenileri aileleri ile birlikte rus sınırı ic¸ine go¨ndermek veyahut bu ermenileri ve ailelerini anadolu ic¸inde c¸es¸itli yerlere dagˆıtmak gereklidir. bu iki s¸ekilden uygun olanın sec¸ilmesiyle tatbikini rica ederim. bir mahzuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bo¨lgesi halkını sınırlarımız dıs¸ına go¨ndermeyi ve onların yerine dıs¸ardan gelen mu¨slu¨man halkın yerles¸tirilmesini tercih ederim.” (bas¸bakanlık osmanlı ars¸ivi, dahiliye s¸ifre, nr. 52/282)(şükrü elekdağ, s.s.17).
    nitekim, prof. lewis s¸o¨yle diyordu:
    “osmanlı hu¨ku¨meti’nin ermeni ulusuna kars¸ı kitlesel imhayı o¨ngo¨ren bir planı oldugˆunu go¨steren gec¸erli kanıt yoktur... tu¨rklerin tehcire bas¸vurmalarının mes¸ru nedenleri vardır... zira, ermeniler osmanlı topraklarını is¸gal eden rusya ile ittifak halinde tu¨rklere kars¸ı c¸arpıs¸ıyorlardı.” (un entretien avec bernard lewis, le monde, 16 kasım, 1993)

    4-osmanlı yönetici kadrosunda ve toplumunda ermenilere karşı ırkçı nefret güdüsü yoktur:
    bu durum da o kadar açıktır ki, tehcirin yapıldığı sırada başkent istanbul’da bulunan meclis-i mebusan’da 15 adet ermeni kökenli mebus(vekil) bulunmaktadır. bu milletvekillerinden sadece 4’ü tutuklanmıştır. “nitekim, 19’uncu yu¨zyıl osmanlı devlet yıllıklarına (salname-i devlet-i aliye-i osmaniye) bakıldıgˆında, 29 ermeni’nin kamu hizmetinde en yu¨ksek ru¨tbe olan pas¸a ru¨tbesini kazandıgˆı, 27 ermeni’nin nazır(bakan) olarak atandıgˆı, diplomasi alanında yedi ermeni bu¨yu¨kelc¸i ile 11 bas¸konsolosun diplomatlık go¨revi yaptıgˆı, mu¨stes¸ar, vali, yargıc¸, genel mu¨du¨r, daire bas¸kanı olarak bu¨rokraside yu¨zden fazla ermeni’nin go¨rev aldıgˆı, il yo¨netim o¨rgu¨tu¨nde her du¨zeyde yu¨zlerce ermeni’nin go¨revlendirilmis¸ oldugˆu, akademik toplulukta da 11 ermeni o¨gˆretim go¨revlisinin bulundugˆu go¨ru¨lu¨r. bunlara ilaveten, 1876 meclis-i mebusanı’nda (parlamento) 33 ermeni milletvekili bulunmaktaydı. nihayet, osmanlı devleti’nin son do¨neminde gabriel noradungyan efendi dıs¸is¸leri bakanlıgˆı, agop pas¸a da hazine bakanlıgˆı yapıyorlardı” (şükrü elekdağ,s.s.9).

    yukarıda ifade etmeye çalıştığım uluslararası hukuk ilkeleri uyarınca hukuki bir mesele olması bakımından “tehcir” asla soykırım olarak nitelenemez. tam aksine, türk halkına karşı uygulanan bir soykırıma karşı kendini savunma edimi, meşru müdafaadır! bu, türk tarafının hiçbir hata, yanlış yapmadığı anlamına gelmez; bu kadar tahrik edilmiş bir milletin tepkisinin de makul sınırlar içinde kalmadığı durumlar olmuştur ama bunlar “soykırım” şeklinde değerlendirilecek boyutta eylemler değildir. bu nedenle de, meselenin ermeni tarafı olayın tartışılma boyutunu hukuki düzlemden siyasi düzleme kaydırmak istemekte ve geçmişte olduğu gibi bugün de batı’nın süper güçleri bu konuda onları desteklemektedirler. bugüne kadar 31 devlet ermeni tehcirini “siyaseten” soykırım olarak tanımışlardır. abd’nin 49 federe devleti de meclis’lerinde bu olayı soykırım olarak kabul etmişlerdir; ayrıca, temsilciler meclisi ve seneto da bir karar tasarısını onaylamıştır. bu, batı’nın nasıl ikiyüzlü, riyakâr, çıkarcı, hukuk düşmanı olduğunu ortaya koyan bir meseledir. emperyalistlerin hukuktan değil kaba güçten anladıkları bir kez daha görülmüştür.

    “1915’te c¸o¨ku¨s¸ su¨recinin son as¸amasını yas¸ayan ve devlet kurumları zafiyete du¨s¸en osmanlı ı·mparatorlugˆu, o¨lu¨m kalım mu¨cadelesi verdigˆi bir du¨nya savas¸ı ve ic¸ isyan ortamında, imkanlarının o¨tesinde zorlanmıs¸ ve yo¨netim yetenegˆini bu¨yu¨k o¨lc¸u¨de kaybetmis¸ti. bo¨yle bir ortamda yu¨ru¨rlu¨gˆe koymak zorunda kaldıgˆı tehcir kararını tu¨m iyi niyetine ragˆmen gerekli disiplin ve du¨zenle uygulayamamıs¸tır. bu durumda, tehcir sırasında ermeni kafilelerin kayıplara ugˆramaları kac¸ınılmaz olmus¸tur. savas¸tan kaynaklanan genel asayis¸sizlik ve tehcir o¨ncesinde ermeni c¸etelerin mu¨slu¨man halka kars¸ı uyguladıkları katliamların toplumlar arasında ko¨ru¨kledigˆi kin ve intikam duyguları nedeniyle tehcir edilen kafilelerin saldırılardan korunması son derece zorlas¸mıs¸tı. hu¨ku¨met go¨c¸e tabi tutulan halkın can ve mal gu¨venligˆini elinden geldigˆince o¨nlemeye c¸alıs¸mıs¸ ve sorumlu go¨rdu¨gˆu¨ kimseleri de cezalandırmakta en ufak tereddu¨du¨ go¨stermemis¸tir. bunlara ilaveten, savas¸ gu¨nlerinin gu¨c¸ kos¸ullarında arac¸, yakıt, gıda ilac¸ sagˆlama imkanlarının son derece kısıtlı olmasının yanında agˆır iklim s¸artları ve salgın hastalıklar da kafileler u¨zerinde ciddi tahribat yapmıs¸tır. bu bagˆlamda unutulmaması gereken, bu agˆır kos¸ulların sadece ermeniler ic¸in degˆil, tu¨m osmanlılar ic¸in de aynen gec¸erli oldugˆudur. fakat tabiatıyla kayıpların o¨nemli bir bo¨lu¨mu¨, 1914-1922 yılları boyunca ermeni c¸etelerinin saldırılarından, ic¸ c¸atıs¸malardan ve savas¸lardan kaynaklanmıs¸tır. ziya go¨kalp’ın “mukatele” (kars¸ılıklı kırım) diye niteledigˆi bir do¨nemi de kapsayan bu zaman diliminde “ermeniler osmanlı tu¨rklerini ve mu¨slu¨man ahaliyi c¸ılgınca o¨ldu¨rmu¨s¸ler sonra da kac¸ınılmaz olarak onların mukabelesine maruz kalmıs¸lardır.”

    aynı zamanda ermeni diasporanın amacı tamamen siyasidir. amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir bu açıdan bakıldığı zaman neden ermenistan’ın arşivler konusunda bu kadar kapalı olduğunu anlayabiliyoruz.

    ve karşılıklı oldu diyen türklere de uyarım hiçbir şey karşılıklı olmamıştır arkadaşım. osmanlı kendi içinde 500.000 binden fazla türkü öldüren bir siyasi gruba müdahale etmişken ( o zamanki zavallı osmanlı’yı ve türk halkını düşünün) ermeniler tamamen nefret duygusuyla soykırım yapmıştır. bu nefreti hala hissediyoruz bugün türkiye’de ermeni olmak türk olmaktan farklı değildir ama ermenistan türk olmak nazi almanyası’nda yahudi olmak gibidir.

    son not : tokyo ve nürnberg mahkemelerinde yargılananlar soykırım suçundan yargılanmamıştır. insanlığa ve barışa karşı suçlardan yargılanmışlardır.
  • türklere o dönemde uygulanmaya çalışılan soykırımlardan birinde artık türklerinde canımıza yetti demesinden kaynaklanan olaylara verilmeye çalışılan addır. meşru müdafayı kimse bana soykırım olarak adlandırtamaz. türklere soykırım yaptılar diyenler öncelikle balkanlarda türklere yapılan soykırımların hesabını vermelidir.
  • karşılıklı savaş şartlarının getirdiği bir kıyımdan ötesi değil, bir tarafta vatanını savunan türk milleti ve diğer tarafta ermeni çeteleri; orta çağın kalıntıları
  • agos gazetesinde 2015 yılında yayınlanan ve fırat aydınkaya'nın vermiş olduğu röportajda kürtlerin ermeni soykırımındaki rolünü anlatmış. bir soykırım yapıldığını söylemiyorum tabi, yazı hakkında bir kaç şey söyleyeceğim.

    kürtlerin sadece aşiretler ve çeteler olarak sıradan vatandaş olan halk olarak dahi soykırıma iştirak ettiklerini söylüyor. üstelik bunun da özel kasıtla yapıldığını ifade ediliyor. kürt aydınlarının o dönemki tutum ve şahitliklerinden bahsedildiği kısımda, kamil ve abdülrezzak bedirhan, kürdistan mücadelesi için rus ordusu ile birlikte osmanlı devletine karşı savaştığından bahsediyor. ardından bu kişilerin soykırımla ilgili anılarına geliyor. fakat sayılan kürt aydınlarının kafkas cephesinde gerek osmanlı ordusunda gerek rus ordusunda yer almalarına rağmen ciddi manada bir soykırımdan söz edilmediğinden pek memnun değil bu röportajı veren kişi.

    "abdülrezzak bedirhan rus ordusu için çalışırken van yolunda ermeni kadın ve çocuk kafilesiyle karşılaştığını belirtir ve bunları sağ salim gidecekleri yere ulaştırdığını belirtmek dışında bir şey anlatmaz. "

    rus ordusunda, osmanlı ordusuna karşı savaşan ve amacı kürdistan olan abdülrezzak bedirhan bile tehcir ile alakalı ermeni kadın ve çocuk kafilesinin sağ salim gidecekleri yere ulaştığını anlatıyor. kürtler tarafından önemli şair ve aydınlardan kabul edilen cegerxwin, anadoludan ve batı’dan kaçan ermenilerin ‘cahil kürtler’ tarafından katledildiğini yazmaktadır.

    günümüzdeki kürt siyaseti ve aydınlarının ermeni soykırımını, “eğer bu da soykırım değilse o zaman soykırım kelimesini lügatten silmek gerek” diyecek kadar ermenilerin taleplerini sahiplendiğini görüyoruz. fakat mevzu kürtlerin rolüne gelince soykırımı böyle sahiplenmelerine rağmen kürtlerin rolünü net bir şekilde dillendiren yok gibi.

    1. dünya savaşı, öncesi ve sonrasında osmanlı devleti coğrayasında yaşanan acıların tarifi yok. balkanlardaki türklerin ve müslümanların göçü, kafkaslarda bulunan türklerin ve müslümanların göçü, büyük çerkes sürgünü, ermeni tehciri gibi onlarca acı yaşanmış. kürtler ve türklerin rus-ermeni çeteleri tarafından nasıl toplu katliamlara uğradığını yazarsanız bir değer görmezsiniz. ya da balkanlardaki türk nüfusunun dramatik bir biçimde azalmasını da mübadele ile açıklayamazsınız. 20. yy başında ermenistan sınırların içerisinde ermenilerden sayıca fazla olan türklerin bugün esamesinin okunmamasını dile getirmenizin bir faydası yok. kimsenin bizim acılarımızı sarmaya niyeti yok. kimsenin bizden özür dilemeye de niyeti yok. kayıtsız şartsız teslim olmamızı istiyorlar. yüz değil iki yüz sene sonrasında da bu mevzu devam eder.
  • vardır veya yoktur diye kesin bir şey söyleyemeyiz çünkü bugün yaşayan neredeyse hiç kimse gözüyle görmedi ama bence kasıtlı olarak yapılan bir soykırım yok çünkü o zamanlar yaşanan koskoca bir dünya savaşı var herkes birbirini kasıtlı olarak öldürüyor,hakkı olmayan şeyleri talep ediyordu. osmanlı devleti kendi sınırlarını ve bağımsızlığını öncelikle dış ülkelere karşı korumaya çalışıyordu. osmanlı çok uluslu bir devletti ve ermeniler de osmanlıda bulunan halklardan biriydi ama bazıları osmanlıya sadık değildi ve osmanlı kimin tehtit olduğunu o dönem de tespit edemedi ama bu tehdidi durdurmak için herkesi katletmeyi değil uzaklaştırmayı tercih etti ki o savaş döneminde bunu da yapabilirdi.(kesinlikle bunu savunmuyorum) o yolculuk boyu ölen kişilerin saldıran çeteler, yaşanılan koşullardan dolayı açlık, hastalıklardan dolayı olmuştur ama tabi ki osmanlı sütten çıkmış ak kaşık değil ki yeni bir devlet kurma ihtiyacı doğmuş. yani eğer bu soykırım varsa bile bu tüm hatalarıyla birlikte yıkılan osmanlı devletinin hatasıdır ve bunda anadolu da yaşayan ve en az ermeniler kadar ezilen türk, kürt, çerkez, laz, rum gibi halkların ve aynı şekilde yeni kurulan türkiye cumhuriyeti'nin hiçbir suçu yoktur. bugün hala anadolu çok uluslu bir yapıya sahip ve kendini türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak gören herkes eşittir ve bu soykırım denilen şey sadece ülkenin huzurunu bozmak isteyenlerin, bu ülkede insanların nasıl birbirine benzediğini birbirlerinin karakterini adetlerini aldığını bilmeyenlerin uydurduğu bir şeydir.
  • soykırım konusunun ve daha spesifik olarak da ermeni soykırımının başlıca bütün yönlerini ele alıp özetleyen 46 sayfalık bir dosya:

    - soykırım / serdar kaya / 5 mayıs 2019

    tema:
    (bkz: ermeni soykırımı/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: soykırım/@derinsular)
  • -tehcir kararında ermenilere karşı bir katliam emri var mıydı ? yani ermenilerin yaşadığı kırım sistematik bir olay miydi?

    yoktu, talat paşanın ermenilerin yol boyunca korunması ile ilgili resmi emirleri ve belgeleri mevcut. buna rağmen yol üstünde saldırılar olmuş fakat 800 bin kişinin öldürülmesi gibi akıl dışı sayılarda değil. sistematik bir ölüm o zamanlar anadolu'da her zaman vardı, katili de bulaşıcı hastalık ve kıtlıktı.

    -o zamanki yönetimin niyeti ermenileri yok etmek idiyse neden suriye'ye sürmek yerine direk bulunduğu şehirlerde katletmedi? böylesi daha mantıklı olurdu.

    amaç ermenileri yok etmek değil iç karışıklığa engel olmak ve anadolu'yu tamamen türkleştirmekti.

    -o zamanki ermeniler osmanlıya isyan edip rusya'ya verilmek üzere van'ı ele geçirmeye çalıştı mı?

    kesinlikle. sarıkamış harekatında ilk karşılaşılan ve harekatın aleyhimize sonuçlanmasına sebep olan birlik ermeni birlikleriydi. ermeniler sayesinde ruslar osmanlı birliklerinin baskınından kurtuldu ve hazırlıklarını tamamlamak için zaman kazandı. sarıkamış faciasına sebep olan en büyük neden de birliklerin birbirine ulaşamaması oldu ki sebep olanlar ruslar değil ermeni birlikleriydi.

    - ermeni kırımı yahudi, ruanda, kamboçya,boşnak soykirimlariyla benzerlik gösteriyor mu ?

    yukarıdaki cevaplar bu soru için de geçerli.
  • faklıyım analarını çokta önemlilerdi yani şimdi!
hesabın var mı? giriş yap