• hitler'in kendisini maresallige terfi ettirdigini ve maresallik asasinin yolda oldugunu bildiren telgrafini okur ve soyle der "asa yerine bir tumen gonderseydi cok daha makbule gecerdi..."
  • acayip şerbetlidir.
    savaş boyunca 4 kere bir metre yanındaki adam vurulur, düşer. ona birşeycik olmaz.
    kendi arabası bozulur çölde. yakından geçen bir başka generalin aracına binerler. araç, ele geçirilmiş bir ingiliz arabasıdır aslında. alman hatlarını ararlar ama bulamazlar. gece olur. savaş alanında iyice kaybolurlar. bir ingiliz kampına girerler kazara. sakince ışıkları kapatır, sabaha kadar arabada uyurlar. sabahın ilk ışıklarıyla çıkıp giderler ingiliz kampından.
  • el alamein'de şeytan bahçeleri gibi muazzam bir mayın tarlası organizasyonu kurması ile ağızları açık bırakan muhteşem general, çöl tilkisi. mayınları bulunmaz yapmak için mayınların etrafına onlarca konserve kutusu demir gibi ıvır zıvır gömdürmüştür, sonuçta on tane konserve kutusu bulan ingilizlere bıkkınlık geldiğinde on birinci kontak mayın çıkar, ingilizler çıldırır. yol üstüne ince telden bir ağ serip ağa dokunulduğunda patlayacak şekilde etrafa 500 librelik uçak bombaları yerleştirir. ingilizlerin kayıpları devasadır.
    fakat kendisi saldırıya ve hareketli savaşa önem veren bir general olduğu için rakibini iyi tanıyan montgomery'in savaşı durgun hale getirme tuzağına düşmüş ve el alamein'de siper savaşına dönüşen savaşta monty'in sonsuz ikmal üstünlüğü karşısında ezilmiştir. bunun en büyük nedenlerinden biri de hitler ve kesselring'in malta'yı ele geçirmekteki beceriksizlikleri ve korkaklıklarıdır. malta tarafından ikmali sıfıra indirilen rommel, monty tarafından savaşın durgunlaştırılmasıyla düşmandan ikmal malzemesi çalma olasılığını da kaybetmiş ve napolyon'un "ordular mideleri üstünde yürür" sözünü doğrular şekilde ezilmiştir.
  • taktiksel deha. savaşın sıcağında, kendi karargahı dahil, kimse nerede olduğunu bilmez. arabası ve haberleşme aracıyla en önlerde dolanır, gerektiği yerde neredeyse büyülü denecek şekilde belirir, komutayı ele alır, gidişatı düzeltir, sonra tekrar kayıplara karışır. kendi karargahı, commando supremo ve hitler bir hafta boyunca adamdan hiçbir haber alamaz, çılgına döner, ama o sırada 15. panzer tümeni ingilizleri dağıtmış ilerlemektedir. aferin diyebilirler ancak.
  • normandiya ile ilgili olarak " savas kumsallarda kazanilacak veya kaybedilecek.dusmani durdurmamizin tek $ansi, onu deniz icinde ve sahile cikmak icin cabalarken yakalamaktir.takviye kuvvetleri hicbir zaman saldiri noktasina ulasamayacaktir.bunun aksini dusunmek bile deliliktir.esas savunma hatti burada olacak.neyimiz varsa hepsinin sahilde olmasi lazimdir.cikarmanin ilk 24 saati savasin sonucun tayin edecektir.almanya'nin gelecegi bu sonuca baglidir.o gun, almanya icin oldugu kadar, muttefikler icin de en uzun gun olacaktir " konu$masinin sahibi ki$i.
  • iki kere ordusunun basinda bulunamadi ve o ikisinde de komuta ettigi birlikler onlemez bir sekilde ezildiler.
    ilk olay afrika' dayken oldu. karisi hastalandigi icin gizlice almanyaya dondu ama ingilizlerinde saldiracagi tuttu ve col birlikleri darma duman oldu.
    ikincisinde ise normandiya da idi. bu sefer kendisi hastalandigi icin yine bir hafta sonluguna evine donmustu. sonucta tarihin en buyuk cikarmalarindan birini kacirdi...
    acaba her ikisinde de birliklerinin basinda olsa tarihin gidisati nasil degisirdi???
  • 1910 yılında piyade olarak orduya katılmadan önce askeri öğrenci başvurusu 2 kere reddedilmişti.

    savaş alanında hünerlerini göstermeden önce hitler'in yakın korumasını sağlayan birliğin komutanı olarak çalıştı.

    hitler'e yakın olması sebebiyle kendisinden zırhlı birliklerden birinin komutanlığını ister, 1940 yılında 7. panzer tümeni'nin komutanlığına atanır. aynı yıl fransa istilası başlar, komuta ettiği tümen o kadar hızlı hareket eder ki alman genelkurmay'ı bile tümenin yerini tam olarak bilemez. birlik bu nedenle hayalet tümen olarak adlandırılır. almanların ilerleme hızı ve hiç tahmin edilemeyen yerlerden çıkması müttefik kuvvetler arasında kafa karışıklığına neden olur. fransa'nın avesnes kasabasına geldiğinde bir fransız kadın rommel'in omuzuna dokunarak "ingiliz misin?" diye sorunca rommel fransızca "hayır hanımefendi, ben almanım" cevabını verir. o an orada olması herkes için sürprizdir. komuta ettiği tümen 7 günde 320 km yol kat eder. ingilizlerin 51. dağ tümeni'nin tamamı dahil binlerce müttefik askerini esir almıştır.

    fransa’daki başarısı kendisine asıl unvanını kazandıracak çöllerin yolunu açar. zor durumdaki italyan ordusuna komuta etmek için 1942'de libya'ya gider. ingilizleri mısır'a kadar sürer. hitler'i afrika'daki harekatın rusya'nın istilasından daha önemli olduğuna inandıramaz ve yetersiz donatılan ordu eylül ayında gn. montgomery tarafından bozguna uğratılır. çöl, bir taktisyen için bulunmaz bir nimetken ikmal yollarının zorluğu aynı derece işleri zorlaştırmıştır.

    1941 yılında joseph goebbels'in das reich gazetesinde rommel için nazi partisinin ilk üyelerinden biri olduğunu yazılır, tabi böyle birşey yoktur. sonradan doğuracağı ölümcül sonuçları tahmin edemez, gazetedeki yalanların geri alınmasını ister ve das reich gazetesi generalin öz geçmişini düzeltir.

    tekrar avrupa’ya gelince işlerin çöldeki gibi olmadığını görür. çölde kendi kendisinin komutanıydı, hitler’den ve alman genelkurmayı’ndan kopuk durumdaydı. ancak avrupa’ya gelince kendisini parti siyasetine bulaşmış bir askeri emir-komuta zincirinin içinde bulur.

    hitler’e karşı komplo kuran ekipte olduğu hiçbir zaman ispatlanamadı ama darbeden sonra kritik rol oynayacak subaylar arasında olacağı belliydi. bu durum gözlerin kendisine çevrilmesine neden olur. hitler’in emriyle onlarca komplocunun infazı yapılmıştır. iki general rommel’in yanına gelerek kendisine komploya karıştığını söyler. iki seçenek verirler; ya göstermelik bir mahkemede yargılanacaktır ya da ailesinin güvende olacağı garantisiyle intihar edecektir. savaş meydanlarında ihaneti ve ölümü çok yakından gören rommel intihar etmeyi seçer. ailesi ile vedalaşarak yanındaki generallerle birlikte gider ve 30 dakika sonra ölür. siyanür içerek intihara zorlanmıştır. resmi raporlarda ölüm nedeni olarak kalp krizi geçirdiği yazılır.

    cenazesinde nazi partisinin hiçbir sembolünün kullanılmamasını istemiştir ama tabiki bu son istek görmemezlikten gelinir. cenazesi partinin simgeleriyle donatılmıştır.

    görsel

    hitler’in yahudi askerleri ve sivilleri ve ayrıca müttefik kuvvetlerin esir alınan komandolarını öldürme emrini görmezden gelen değil, bu emirleri açıkça uygulamayan çok az sayıdaki üst düzey komutanlardan biriydi. o dönem görev yapıp da onuruna yapılmış bir müze olan tek general olması geride bıraktığı askeri dehanın başka bir örneğidir.
  • tam olarak adı;
    erwin johannes eugen rommel

    nazi generali,
    taktiksel deha,
    iyi bir insan,
    yahudi soykırımına tepkili.
    askerlerini seven biri.
    hatta basına araçların içinden veya tankların önüne geçip "haberim yokmuş gibi çek panpa" kıvamında pozlar veren bir kendini beğenmiş.
    yine de alçakgönüllü.
    karısına her saniye aşık bir romantik.
    iyi bir baba.
    esir askerler susuz kalmasın diye kendi askerlerinin suyunu azaltacak kadar insancıl.

    erwin rommel;
    evet,
    o; herşeye rağmen tankların efendisi.

    çok önemli iki cephede (el alamein ve normandiya çıkarması) hüsrana uğramasına rağmen bir general nasıl olur da tüm dünyada "dünya'nın en iyi komutanlardan biri" olarak adlandırıyordu ki?

    veya adolf hitler'e bağlılık yemini etmemiş tek general, nasıl oluyor da hitler'in en güvendiği ve sevdiği generali oluyordu?

    ingiltere başbakanı winston churchill, nasıl oluyordu da düşmanı konumundaki bu general için "singapuru kaybettik, dogudaki topraklarımiz elden gidiyor. ama savaşın tüm karışıklığına rağmen şunu diyebilirim ki, en azından karşımızda rommel gibi çok cesur ve yetenekli bir general var." diyecekti?

    nasıl oluyordu da, tüm nazi generalleri führer'e rapor verirken korkudan gerçekleri sakladıkları halde bu konutan takır takır konuşabiliyordu?

    düşman cephelerdeki askerler tarafından ilahlaştırıldığı ve hayran olunduğu için adı bile yasaklanıyordu. sahi nasıl yapabiliyordu tüm bunları?

    erwin rommel;
    aslında "asker" olarak doğanlardan biri değil. öyle ya, tarihte bir çok komutan veya insan, kendisini "asker doğmuş biri, askerlik için doğmuş biri" olarak tanımlar. halbuki rommel, 124'üncü württemberg piyade alayında yedek subaylık döneminde bir an önce sivil yaşama geri dönmeyi düşlerken, ailesi tarafından; -tam da bizim ülkede olduğu gibi- sırtını devlete yaslaması ve iyi bir iş imkanı olduğu gerekçesiyle ikna ediliyor asker kalması için.

    aslında mühendislik okumuş, kafası çok çalışan bir mühendis. hatta 14 yaşında bir arkadaşıyla 1'e1 ölçekte planör yapacak kadar kafası çalışan bir mühendis. hayatına da bu şekilde devam etmek isterken ailesini de kıyamayıp yedek subaylıktan sonra nazi'lerin ordusunda kalıyor ve yıldızı çabuk parlıyor.

    piyade subayı olarak 1912'de teğmen olarak görevine başlıyor.

    bazı savaş akademilerinde öğretmenlik yapıyordu. teğmen olduktan tam 25 yıl sonra; yani 1937'de ordudayken yazdığı ınfanterie greift an, yani piyade hücumu isimli bir kitap yayınlıyor.
    bu kitap sayesinde rommel ismi'de hitler'in kulağına kadar gidiyor ve hitler'in ilgisini çeken rommel, önce hitlerjugend, yani hitler gençliği isimli ordunun eğitimine, daha sonra da albay olarak neustadt'daki savaş akademisi komutanlığına atanıyor.

    rommel'in yıldızı parlıyor,
    hitler' ile temas edebilen sayılı asker arasına giriyor. bu arada kitap yazmaya devam eden rommel, piyade hücumu'ndan sonra tank hücumu isimli (panzer greift an) ikinci kitabını yazsa da bitiremiyor. ancak kitaba dair önçalışmalardan hitler dair herkesin haberi oluyor.

    rommel'in kitaplarından da hayli etkilenen adolf hitler; rommel'i, kendisini koruyan özel birliğin (lssah führer-begleit bataillon) başına getiriyor.

    rommel artık adolf hitler'in en yakınında bulunan komutanlardan biri haline geliyor.

    yıl 1940.
    hitler almanya'sı fransa işgaline hazırlanıyor.

    fransa ile savaş planları yapılırken ve harekata 3 ay gibi bir zaman kalmışken, rommel, hitler'in yakınında olduğu için özel bir istekte bulunuyor ve bir tank tümeni yönetmek istediğini iletiyor.
    hitler'de bu isteği geri çevirmiyor ve rommel'in tankların efendisi olacağı süreç almanya 7. panzer tümeninin komutanı olmasıyla başlamış oluyor.

    7. panzer tümeni'nin kazanacağı başarılar sonunda bu tümdenden gespenster division yani hayalet tümen olarak bahsedilecektir.

    rommel, ilk taktik deneyimlerini fransa'ya karşı bu tümende oluşturmuştur.
    taktiğinin 2 basit temeli vardı;
    hızlı ve şaşırtıcı olması.
    kısacası, yıldırım savaşı.

    zaten rommel'in bundan sonraki tüm savaşlarının da geleneği olacaktı hız ve şaşkınlık yaratma isteği.
    kim bilir, onu sıradışı yapan da belki bu şaşırtma isteğinin fazlaca öne çıkmasıdır.

    rommel, hayalet tümeni ile birlikte arras bölgesinde ingilizlerin saldırısını kolayca püskürtmeyi başarmış ve manş denizine çıkmıştır pamzer tümeniyle beraber. rommel o kadar hızlı hareket ediyordu ki, ordunun diğer piyade birimleri günler sonra ulaşacaktı rommel'in çıkmayı başardığı manş denizi kıyılarına.

    rommel'in taktiklerinden bahsetmek gerekirse, yıldırım savaşı adını verdiği taktik içinde tanklara manevra yaptırarak ve bir yay çizerek her taraftan düşman mevzilerine girip hem onları şaşırtıyor, hem de toparlanıp saldırmalarına imkan vermeyecek düzeyde hızlı hareket ederek düşman mevzilerinin bir çoğunu ele geçirmiş oluyordu.

    fransız ve ingilizlere karşı kazandığı başarılar sonucunda terfi etti ve 15. panzer tümeni'nin başına geçirildi. 15. panzer tümeni, daha sonra italya'ya yardım için libya'ya gönderilecekti ve rommel'in afrika macerası da 15. panzer tümeni ile birlikte başlayacaktı.

    bu arada bir soluklanıp rommel'in özel hayatından da kısa notlar verelim.
    dedik ya karısına aşık bir romantik diye;
    eşi lucia maria rommel ile 1911'de daha maria 17 yaşında iken tanıştılar. ilk görüşte aşk nasıl birşey ise o aşkı daha ilk görüşte yaşadı rommel. 1916 yılında evlendiler. 1928 yılında ise bir oğulları oldu. manfred rommel.

    erwin ve maria rommel çifti birbirlerine tutkuyla aşıktılar. aslına bakarsanız rommel'in maria'dan başka sırdaşı da yoktu.
    yani hem eşi ve çocuğunun annesi, hem de en büyük sırdaşı idi.
    hatta öyle ki, girdiği savaştaki tüm taktik ayrıntılarını dahi eşine yazdığı mektuplarda paylaşıyordu. en ince detaylara kadar.

    oğulları manfred rommel'e de bir pencere açmak gerekirse;
    2013 yılında ölen manfred; 1974 yılından 1996 yılına kadar stuttgart belediye başkanı olarak görev yapacaktı.
    aslında bu durum, alman toplumunun erwin rommel'e bakış açısını da yansıtıyor.
    öyle ya, nazi döneminden ve nazi subaylarından nefret eden almanlar, erwin rommel'i öylesine sevip benimsediler ki, oğlunu uzun süre siyasette de desteklemişlerdir.

    biz yine savaşlara geri dönelim;
    fransa işgali ve manş denizine kadar çıktıktan sonra terfi eden ve 15. panzer tümeni başına getirilen rommel, afrika yolcusu olacaktı.
    çünkü görev yaptığı tümen mussolini'nin italya'sına yardım etmek için afrika'da ingilizlerle çarpışıyordu.
    aslında çarpışmaktan ziyade, ingilizler rommel gitmeden önce hem almanya hem de italya kuvvetlerine büyük kayıplar verdiriyordu.
    belki de bu yüzden hitler, rommel'e afrikadaki ordularıba savunmada kalması için görev verecekti.
    ama ne savunması?
    rommel gider gitmez toparladığı italyan ve az miktardaki alman askerleri ile ingilizlere hucuma geçmiş ve onlar hayli kovalamıştı afrika topraklarında.

    afrika rommel için en tuhaf taktiklerin uygulandığı, zaferler ve bozgunlar yaşadığı bir coğrafya olacaktı.
    ayrıca "çöl tilkisi" lakabını da buradaki cinliklerinden dolayı alacaktı.

    bu arada kişisel bir görüş belitmeliyim ki; rommel rusya ile olan savaşta yani doğu cephesinde hiç savaşmamıştı. oraya gönderilseydi kimbilir belki rusya'ya karşı bir zafer kazanıp bugün yaşanan tarih çok farklı bir şekilde yaşanacaktı.

    afrika'da zaferler üst üste gelirken, ingilizler ordularına general yetiştiremez olmuşlardı.
    sürekli general değiştiriyorlardı.
    en son, daha sonra rommel'in de başının tatlı belası olacak bernard montgomery geçmişti ingilizlerin ve müttefik kuvvet ordularının başına.

    afrika toprakları, bu iki harika ve efsane komutanın taktiklerine ve birbirine karşı üstünlük kurma çabalarına tanıklık etmeye başlayacaktı.

    iki general, birbirlerinin yapacakları hamleleri önceden tahmin etmeye çalışıyor, afrika ropraklarında resmen satranç oynuyorlardı.
    rommel afrika'da harika taktikler geliştirmeye başlamıştı.
    çünkü çılgının biriydi.
    toz bulutu çıkarması için motorlar yaptırıyor, böylelikle ordusunun daha fazla görünmesini sağlamaya çalışıyordu.
    çılgınlıktı belki ancak işe de yarıyordu.
    ancak bu sefer karşısında ingiliz komutan bernard montgomery vardı ve artık ingilizler alman, italyan saldırıların ı geri püskürtüyor, hatta büyük kayıplar verdiriyordu rommel'in ordusuna.
    savaşın rommel için yolunda gitmemesinin nedenlerinden biri de artık çok zorlaşan ikmal sorunlarıydı.
    yiyecek, içecek, yakıt gibi ihtiyaçlar için malta'dan yapılan lojistikte sorunlar yaşanıyordu.
    rommel'in ordusu çoğunlukla zor durumda kalıyordu.

    afrika'da 1. ve 2. olan el alamein savaşları ise rommel ile montgomery arasındaki müthiş hamlelere sahne olacaktı.
    rommel'in az sayıdaki ordusu ikmal sebepleri yaşasa dahi göğüs göğüse çarpışıyordu.
    hem piyadeler hem de tanklar gövde gösterisi yapıyordu afrika'da.

    rommel'in şeytanın bahçeleri adını verdiği bir diğer dahiyane taktiği de el alamein'de yaşanacaktı.

    rommel 2. el alamein savaşında çekilirken vakit kazanmak için büyük bir bölgeyi mayınlattı.
    elinde az sayıda mayın olmasına karşın, 1 mayın ve çevresine 10-15 konserve kutusu gömdürüyordu.
    ingilizler ise mayınları temizlerken, konserve kutularını da mayın sandıkları için, temizlerken zorlanıyor hatta bitmek bilmeyen bu mayın temizliğinden illlallah ediyorlardı.

    rommel'in elinde yıpranmış ve az sayıda bir ordu, karşısında ise devasa ingiliz ve amerikan kuvvetleri vardı.
    ancak rommel küçücük birlikleriyle, özellikle amerikan kuvvetlerine karşı müthiş operasyonlar yapmaya devam ediyordu çekilirken bile.
    özellikle kasarin geçidindeki büyük çatışmada zaten küçük olan ordusu 1000 asker ve 20 tank kayıp verirken amerikalıların ordusu 6.000 asker, 183 tank ve 200 top kayıp vermişti.

    ayrıca belirtelim ki; afrika'da ilk kez birşey deneyip başarılı da oalcaktı.
    uçaksavar olan 88mm topları tanksavar olarak kullanıp düşman tanklarına büyük zaiyat verecekti.
    bu da harika bir fikirdi.

    mussolini'nin, artık afrika'daki savaşı kazanamayacağını anlayıp italyan askerleri geri çekmesiyle yalnız kadı ve zar zor, en az kayıpla ordusunu tunus'a kadar geri çekerek savaşı mağlup olarak bitirdi.

    he rne kadar savaşı kaybettiyse de; geri çekilirken bile daha az askeri kayıp vermek istemesi ve askerlerinin bir çoğunu sağ salim geri çekmesi, takdirle karşılanmıştır.

    şunu da belirtelim ki,
    afrika'da ordusu en büyük kayıplar aldığı zaman ve belki de savaşı kaybetmesine neden olan bozgunlar sırasında berlin'de idi. kendi hastalığı nedeniyle.
    ne garip tesadüftür ki;
    fransa kıyılarında, özellikle normandiya çıkarması sırasında ve yine o baş belası bernard montgomery'e karşı bozguna uğradığında bu sefer de eşinin hastalığı nedeniyle berlinde olacaktı.
    yani aslında tüm bozgunlarını, ordusunun başında olmadığı sırada aldı.
    evet, afrika bitmişti ve şimdi fransa kıyıları macerası başlayacaktı.

    tunus'tan almanya'ya döndü. führer'e rapor verdi.
    hitler ise yenilgiyi kabul etmeyip o'nun yine afrikaya dönüp savaşa devam etmesini istiyordu.
    rommel ise hiç bir generalin yapamadığını yapıp hitler'e o savaşı kaybettiklerini yüzüne söylüyordu.
    hiç bir nazi generali, hitler'e en ufak bir olumsuzluğu itiraf etmeyip hep yalan söylerken korkularından, rommel rahayça en olumsuz olayları bile anlatabiliyordu.
    nazi generalleri arasındaki en taşaklı general rommel'di çünkü.

    yine bir paragraf açalım;
    hitler'in en sevdiği generali olduğu varsayımı aslında çok da rivayet değildi.
    hitler tüm generallerini ve komutanlarını genelde aşağılarken, rommel ile ne zaman konuşsa yüzü gülerdi.

    aynı yıl, yani 1943 yılında afrika savaşından sonra hitler tarafından fransa kıyılarındaki orduların başına getirildi.
    çünkü tüm müttefik kuvvetler'in fransa kıyılarından saldırıya geçeceği biliniyordu.

    rommel sahillere gittiğinde şok olmuştu; hitler ve daha önceki generaller bu sahillerden çıkarma olmayacağını düşünerek hiçbir önlem almamış, çok geride atlantik duvarı adı verilen yapılara önem vermişlerdi.
    rommel atlantik duvarı fikrini aptallık olarak gördüğü için, hemen sahillere direnç noktaları oluşturmaya başladı. çünkü 2 yıldır hazırlık yapılan bölgede, sahillerde hiç bir hazırlık yapılmamıştı. normandiya dahil fransız sahilleri savunmasızdı.
    ingilizlerin sahile çıktığı anda bir daha geri gönderilmneyeceklerini biliyordu.

    ilk iş olarak bütün sahilleri mayınlı bölgeler haline getirtti.
    denizden inecek tanklar için de engelleyiciler yaptırdı.
    tüm sahilleri kısa sürede savunma yapacak hale getirmek kolay değildi.
    sahillere toplam 50 milyon kadar mayın döşetmiştir.

    2. bozgun, yani normandiya hezimeti, eşi hastayken ve berlin'de karısının yanındayken gerçekleşecekti.
    ani bir baskın yiyen alman kuvvetleri, sahillerde ancak 500 askere 30.000 asker gibi devasa kuvvetle önlem almaya çalışıyordu.
    rommel ise baskını haber alır almaz oraya yöneldi.
    ancak gün sonunda varabildi.

    muazzam bir saldırı almışlardı.

    malesef yaptığı tüm öngörü ve tahminler tutmuş olmasına rağmen, yani çıkarmanın yapılacağı sahili bile bilmesine rağmen, ordunun gücünü çıkarma bölgesine anında toplayamadığı için savaş kaybedildi.
    nazilerin 3 yıldır hazırlık yaptığı kıyılar, 3-4 saat içinde kaybedildi.
    savaşın kaybedilmesinde, hitlerin daha önce hazırlıklara müdahale etmesi ve tankların yerini değiştiritmesi de büyük önemde rol oynamıştır.

    6 haziran 1944'de kıyıları kaybettikten sonra müttefiklerin ilerleyişinin önünü kesmek için birliklerini yönetirken 17 haziran 1944 yılında ingiliz savaş uçaklarınca bombalan makam arabasının içinde yaralandı.
    fransa'da bernay'daki sahra hastanesinde tedavi görmeye başladı.

    rommel bernay'da hastanede tedavi görürken 20 temmuz'da hitler'in doğu prusya'daki karargahı kurt ini, yani wolfsschanze'de hitler'e bombalı bir suikast girişiminde bulunuldu. bombayı genç ve idealist albay claus von stauffenberg patlatmıştı.

    schwarze kapelle grubu, albay claus von stauffenberg ve 20 temmuz olayını da başka bir entry'de uzun uzun anlatacağım.

    bomba patlamıştı lakin karargahtaki saldırıda bir çok nazi generali ölürken hitler şans eseri sağ kurtulmuştu.
    hitleri öldüremeyen bu muhalif schwarze kapelle yani siyah orkestra grubu da dahil 5000 kişilik nazi asker, subay, general ve sivil, bu saldırılarda rol aldıkları gerekçesiyle idam edildi veya intihara mecbur edildi.
    yargılamalar, führer'in yargıçlarınca yapılacaktı ve yargılananlar bu yargıçlarca mahkeme salonlarında yerin dibine sokularak hakaretlerle karşılacaklardı.
    sonunda 5000 kişinin yaşamına bu suikast olayı nedeniyle son verilmişti.

    evet, intihara mecbur edilenlerden biri de erwin rommel olacaktı.

    rommel mahkemelerde yargılanmadı ancak bir askeri komisyon tarafından gizli şekilde yargılandı.
    aslında rommel'in bu suikast ile ilgili ilişkisine dair hiç bir delil olmamasına karşın, bazı asker, subayların ifadelerine göre, rommel siyah orkestrası adına bağlantı kuran bir subaydan olayı dinledi ve hitler sonrası kurulacak yeni yönetimde bakanlık görevi istemişti.

    sadece söylentiler ve sözlü ifadeler dışında rommel'in suikast girişiminde rol aldığına dair hiç bir delil veya kanıt yoktu.

    kişisel görüşüm ise, elbetteki bu hareket içinde romal gibi bir çılgının olduğu yönünde.
    zira hitler'den hiç hazetmeyen ve onun ölmesinin daha doğru olduğunu kendisine yakın olan bir kaç subaya fısıldamıştır daha önce. ancak siyah opera üyeleri nin teklifine ne yanıt verdiği halen muallaktadır.

    onu gizli şekilde yargılayan askeri komisyondaki subay ve generaller de rommel'den nefret eden insanlardı.
    çünkü rommel, ön plana çok çıkmış ve herkesçe çok sevilen, sayılan bir generaldi.
    hatta yargılayan askeri komisyonda afrika'da rommel ile zıtlaşan alman generaller de vardı.
    elbette ki rommel ellerine düşmüştü ve o'nun hakkındaki kararı bu onu çekemeyen ve kişisel hırsları olan grup verecekti.

    komisyon, kararını verdi.
    hitler'de dahil komisyon üyeleri rommel halk tarafından çok sevildiği için, onun mahkemelerde yargılanıp idam edilmesi yerine ona intihar etmesi teklifini iletmeyi daha doğru buldular.
    çünkü bir halk kahramanı olan rommel'in idam edilmesi, halk tarafında hitler'e olan inancı kaybettirebilirdi.

    temmuz 1944 ile ekim 1944 arasındaki aylarda rommel'in evinin çevresinde de tuhaflıklar yaşanıyordu.
    evi sürekli sd, sicherheitsdienst, yani nazi partisi alt gurubu üyelerince izleniyordu.

    rommel bu takip edilme, izlenme, göztlenme çalışmalarından sonra başına ne geleceğini tahmin etmeye başlamıştı bile.
    çünkü o ön görüleriyle de ön plana çıkmış bir generaldi.

    14 ekim 1944..
    cumartesi.

    askeri komisyon ve hitler'in görevlendirdiği iki general rommel'in evinin kapısını çaldı.
    rommel hazırlandı ve generallerle beraber evden çıktı.
    evden son çıkışı olacaktı.
    olanları biliyormuş gibi; çıkmadan önce karısına son kez sarılacaktı.

    2 general ve bir şöförle beraber bir askeri araca bindiler.
    araç birkaç kilometre yol aldıktan sonra durdu.

    generallerden biri ve şöför araçtan indi.

    araçta sadece general burgdorf ve rommel kalmıştı.
    burgdorf, rommel'e o teklifi yapmaya başlamıştı.
    kendisine intihar etmesini, etmezse halk mahkemesine çıkarılacağını, kurşuna dizileceğini ve tüm onurunun zedeleneceğini, eşinin ve çocuğunun hiç bir haktan faydalanamayacağını söyledi.

    general burgdorf'a bir paragraf açalım.
    kendisi rommel'i yargılayan askeri komisyonda da üye idi ve rommel'in ısrarla suçu işlediği savunan ve öldürülmesini isteyen generallerden biriydi. hatta hitlerin sağ kolu olan bakanı, sırdaşı joseph goebbels bile rommel'in suçsuz olduğuna inanıyorken, onu bile etkileyip suçlu olduğunu kabul ettirmişti.
    ayrıca; kötü adamların en kötüsü joseph goebbels için de sayfalarca roman yazılabilir, onu da yazacağız elbette.

    rommel ailesinin tehlikede olmayacağı konusunda burgdorf'tan söz aldı ve cebinde evden getirdiği siyanur hapını içerek orada ve anında can verdi.

    rommel'in nasıl öldüğü halktan saklanacaktı.
    kendisi bir süre önce ingiliz uçaklarının bombalarından yaralandığı için durduk yere, aniden beyin kanaması geçirip öldüğü haberleri yayıldı.
    halkın böyle bilmesi sağlandı.

    rommel'i ölüme götüren hitler ise, yine yavşaklığını yapıyor ve saf-salak ayağına yatıyor, hatta rommel'in eşine telgraf çekiyordu.
    "kocanızın ölümüyle uğradığınız büyük felaket karşısında duyduğum içten yakınlığı lütfen kabul ediniz. rommel'in adı kuzey afrika'daki kahramanca savaşlardan hiçbir zaman ayrılmayacaktır."

    ancak hitler, yine de nedendir bilinmez, rommel için çok görkemli bir cenaze töreni yaptırdı ve iyi bir törenle gömülmesini sağladı.

    bu hareketi rommel'e hayran olduğu için mi yoksa rommel üzerinden halk için rol çalmak için mi yaptı bilinmez.
    büyük ihtimalle ikinci seçenek elbette.

    rommel'in tabuttaki son fotoğrafı da yıllar sonra yayınlanmıştır.

    rommel'in çok sevdiği eşi lucia maria rommel ise 26 eylül 1971 tarihine kadar yaşadı ve stuttgart'ta öldü.

    sadece almanların değil, tüm dünya'nın sevgi ve takdirini kazanmış general erwin rommel için halen ölüm yıldönümlerinde tören düzenlenir.

    rommel'in ünifıorması ve bazı kullandığı araç gereçler, halen alman tank müzesinde sergilenmektedir.

    erwin rommel.

    düşmanlarının bile hayran duyduğu taktiksel deha.
    bozgunlara rağmen tüm dünyanın en iyi komutanlarından biri.
    nefret edilen nazi döneminin en sevilen figürlerinden biri.
    iyi bir insan, iyi bir romantik, iyi bir aile babası.

    hem savunma hem de taarruz ustası.

    evet o; tankların efendisi.
  • savaş sırasında nazi partisinin "muzaffer alman ordusu*" propagandaları için seçtiği iki örnekten biridir rommel. (diğer alman subayı ise karlarla kaplı bir yerde savaşıyordu, adını hatırlayamıyorum maalesef, ama iki alman kahramanı, biri çölde biri kar üstünde savaşmaktaydı) birinci dünya savaşının bitimine az bir süre kala, bacağından ciddi şekilde yaralıyken ve cephanesi de bitmişken, ormanda 3 fransız askerine saldırıp üçünü de öldürdüğü için alman ordusu tarafından cesaretinden dolayı iron cross second class madalyası ile ödüllendirildi, fakat onu meşhur eden asıl zaferi caporetto'da italyan ordusuna son darbeyi vurduğu, 150 italyan subayı ve 9.000 askeri beraberinde 81 ağır silahı ile tutsak olarak ele geçirdiği andan sonradır. bu zaferinden sonra "decoration pour le merite" ile ödüllendirilir. (ki genç yaşında bu madalya ile ödüllendirilmesi önemlidir çünkü decoration pour le merite o zamana kadar sadece orduda uzun yıllar hizmet etmiş, emekliliğine yaklaşan subayların ancak alabildiği en önemli madalyadır) rommel mobil savaş araçlarına (panzerler) olan inancı ve sürekli cephenin en önünde savaşa kumanda etmesi ile tanınır. afrikada, kendi generalleri savaş alanına adım dahi atmayan ingiliz askerleri için bile bir kahramandır rommel, düşman askerlerin bile inanılmaz derecede saygısını kazanmıştır. hatta komuta ettiği tugaya "ghost division" (hayalet tugayı), kendisine de "the knight of the apocalypse" (kıyamet süvarisi-şövalyesi) adını takanlar cephede savaştığı ingiliz askerleridir. (bu isim ona çölde ingilizlerle karşılaşmadan çok önce, 1940 yılında müthiş bir çeviklikle gerçekleşen ve tamamlanan fransa işgali sonrasında verilmiştir) afrika korps'un tamamen elimine edilmesini başarıyla önlemiş, 1400 millik geri çekilme sırasında büyük bir liderlik ve başarı örneği göstermiştir- ki bu geri çekilme sırasında general montgomery onun ve askerlerinin tam olarak nerede olduğunu bile kestirememişlerdir-. kuzey afrikada amerikan askerleri ile olan ilk karşılaşmasında, amerikan ordusuna 6.000 asker 183 tank ve 200 top gibi inanılmaz bir kayıp verdirmiştir, kendi kaybı ise yaklaşık olarak 1.000 asker ve sadece 20 tanktır. temmuz 20 komplosunda (hitlere suikast girişimi) adı geçtiği için 14 ekim 1944 yılında intihar ettiği söylenir fakat aslında askeri aracı ile karargahına geri dönerken -ki burada öldürüleceğini biliyordur- askeri aracı bir alman uçağı tarafından taranır ve rommel ağır yaralı olarak hastahaneye kaldırılır. hastahanede hiçbir medikal tedavi ile karşılanmaz ve ikinci dünya savaşının kaderini çizen en önemli ve en centilmen alman komutanı ölmeye terkedilir.
    edit: karlar üzerinde savaşan komutan eduard dietl imiş. orko 8'e teşekkürler.
    edit 2: sopaların efendisinin uyarısıyla "rommel o 3 fransızı oldurememiştir, saldırdığı sırada vurulmuş ve kenara kaçmak zorunda kalmıştır. madalya ise operasyonun genel başarısı ve yönettiği takımın olaganustu başarısı nedeni ile verilmiştir". teşekkürler.
    edit 3: @reku'nun mesaji ile ekleme geregi duydum: rommel'in olumune dair birkac hikaye var. benim yukarida yazdigim cok kabul goren bir hikaye degil ama goebbels'in propaganda makinesinin parcasi olmayan taniklar tarafindan ifade edilen versiyonu. genel kani ise gestapo/ss'in hitler'in emri ile rommel'in evini ziyaret edip "ya bu siyanur kapsulunu icer intihar edersin ya da butun aileni vatana ihanet sucundan asariz" tehdidi karsisinda esine ve ailesine cok duskun olan generalin siyanur kapsulunu tercih ettigi yonunde. yillar once bu girdiyi yazarken bu iki senaryodan da haberdardim fakat nedense diger senaryo daha inanilir kaynaklardan geliyor gibiydi. unutmayin, bir alman savas kahramanin, ozellikle de savasin basindan sonuna kadar ununu, san ve sohretini, onurunu korumayi basarmis -niceleri hitler ile ters dusup goebbels'in elinden itibarlarini tamamen kaybetmisken, boyle bir generalin nasil oldugu nazi partisi icin cok onemli bir olaydir. hitler'in son emrine uymamasi, ona karsi gelmesi soz konusu olamaz. cenazesi muazzam bir govde gosterisi haline getirilmistir nazi partisi tarafindan ve bunun mumkun olmasi icin intihar ettigine halkin inandirilmasi gerekiyordur. yillar sonra, bu konuya tekrar baktigimda ve ozellikle rommel'in karisi ve iki cocuguna olan bagliligini dusundugumde, siyanur hapini kabul etmis olmasi ihtimali cok da dusuk bir ihtimalmis gibi gelmiyor. sonucta, muttefikler normandiya cikarmasina basladigi gun karisinin dogum gunu kutlamalari icin izin alip herrlingen'deki evine gitmis bir insandan bahsediyoruz. cikarmanin o tarihte olacagini bilse tabi ki gitmezdi ama en azindan bir cikarmanin yakin zamanda gerceklesecegi biliniyordu. karisina bu derecede duskun bir adamdan bahsediyoruz yani.
    edit 4: cift l li entellektuel'in katkisiyla: ilk cumlelerde bahsedilen ikinci kahraman eduard dietl.
  • "insanlar temelde 4 özelliğe sahiptir; zeki veya aptal,hırslı veya tembel. aptal ve hırslı olanlar tehlikelidir, ben onlardan kurtulurum. aptal ve tembel olanlara önemsiz görevler veririm, zeki ve hırslı olanlarını ekibime katarım. zeki ve tembel olanları ise kumandan yaparım."

    diye muhteşem bir söz söyleyen efsanevi alman general.
hesabın var mı? giriş yap