• bana iyi gelen ruh halidir.
    işimi o kadar çok seviyorum ki çalışırken rehabilite oluyorum diyebilirim. mutsuz olduğumda, canım sıkıldığında genelde çalışırım. ofisteysem eve gidesim gelmez kendime iş çıkartırım.
  • son yılların en büyük handikapı kadın dırdırı olarak tescillenmelidir. bir gün önce kafan rahat oh mis bir gün sonra en iyisi işe erken gideyim dersin. eskiden işe gelen ustaya diğer arkadaşları hanım evdem mi kovdu derlerdi. şimdilerde evden kendin kaçmak istiyorsun. mutsuzluk geçicidir, paraya kıyıp hanıma küçük sürprizler yapın.
  • ev hayatını işe taşıyarak iş arkadaşlarını da mutsuz eder bazıları. işi eve, evi işe getirmemeyi öğrenin artık.
  • ev hayatında mutsuzken evde çalışmak var bi de
  • öğrencilikte sık karşılaştığımız öğretmen fırçası örnek verilebilir. bir gün önce can ciğer olduğumuz öğretmen ertesi günü barut gibi olabiliyordu, anlam veremiyorduk.
  • ulan neyse ki böyle bir durumum yok. evde iken son derece mutluyum.
  • hayatı mutsuz yaşamana sebep olur.

    çocukken anne baba arasındaki çatışmalardan etkilenirsin, kendi egoları seni düşünmelerini engeller, hayata konsantre olamazsın, her özel gün, önemli an, tören, kutlama bir şekilde zehir olur.

    artık bayram gelsin diye heyecanlanmazsın çünkü bilirsin ki en kötü bayram sabahı sofrasında sebepsiz bir kavga çıkacak ve gün boyu o gerginlik devam edecek.

    böyle böyle içine ata ata büyürsün, biraz özgüvenli yetiştirdilerse seni kabuğunu kırmayı denersin, erkenden uzaklaşırsın ve düşünmemeye başlayarak kendini hayata adapte edebilirsin.

    bir de güçsüzler vardır, cesaret edemeyenler, çözüm bulamayanlar ve o minik akıllarıyla tüm bunlara ben sebep oluyorum diye kendisini suçlayanlar. işte onlar büyürken asla böyle olmayacak diye büyürler, ben bu hataları yapmayacağım, ben aile kurduğumda böyle olaylar yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğim.

    gün gelir onlar da ile kurar, çoluk çocuğa karışır ve evde seslerin yükseldiği, gerilimli bir anda ağlayan gözlerle ne olduğunu anlayamayan ama yaşananlara tepki gösteren evladı ile göz göze gelir, kendisini frenlemek ister ama frenleyemez, o masum gözlerle yeter dercesine bakan evladı da durduramaz onu, sanki kendisi küçücükken tüm evdeki kavgaların sebebinin kendisi olduğunu ve şimdi o minik yavruyu kendi yerine koyup aslında o esnada kendi çocukluğunu cezalandırdığını o an idrak edemese de aslında yaptığı budur.

    ve o kısacık süre sonunda kendisine geldiğinde banyoya kendisini kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlar, hem kendi çocukluğuna hem kendi yaşadığını yaşattığı çocuğuna hem de bir ömür böyle geçecek kaderine.

    sonra toparlar kendisini, çocuğuna sarılır, gönlünü alır ama o tamir edilemez yaralara merhem olamaz, yine kendisine sözler verir, bu sefer kararlıdır ama yine kendisini o ağlamaklı masum gözlerle karşı karşıya bulur...
  • o dönemlerde iş bana ilaç gibi geliyordu. bir süre de olsa kafam dağılıyordu. aksine iş çıkışı eve dönmek çok zordu. neyse ki kalmadı
  • berbat bir şey. işte saçma sapan bir şeye dakikalarca ağlamışlığım var bu yüzden.
  • işte de mutsuz olmanıza neden olur. işteki mutsuzluk da evde mutsuzluğun devam etmesine neden olur. bu döngü böyle devam eder.
hesabın var mı? giriş yap