• "sarı tekir ziyaretçin var!" diyerek görüşme salonuna tutuklu hayvanı çağırırlar genelde.
  • yaftalamayı seven bir gerizekalı zırvalamasıdır.

    benimle yaşayan bir kedim var, sokaktan sahiplendim kendisini. hiçbir şey söylemeden sadece sahiplendiğim durumu anlatacağım, gerisini gerizekalı olmayan arkadaşlar görecektir zaten.

    metrobüs yoluna girmiş bir kedi ailesi, anne ve yavru kardeşlerin 2 tanesi haricinde hepsi ezilmişler. benimki sokaktan bir enfeksiyon kapmış, ölmekten son anda kurtulmuş ama ses tellerinde hasarı kalmış onun için çok tiz miyavlıyor hatta bazen ağzını miyavlamak için açıyor belki miyavlıyor da ama ses bile çıkmıyor.

    ama tabii ben egoist bir puşt olduğum için o hayvanı sokakta ölüme bırakmalıydım çünkü egoist puşt olmayan düzgün insanlar öyle yaparlardı.

    geçen gün bir tanesi de şey diyordu "kanka kediyi bir gün evde aç bırak bakalım gidiyor mu gitmiyor mu..."

    lan orrospu çocuğu * seni de 1 gün aç bıraksalar sen de gidersin yemek aramaya, bunu anlamanın nesi zor ki ya?
  • peki ya kedi evde yaşamayı tercih ediyorsa ne yapacağız? hayvanı eve ben almadım ki, onlar kendileri girdiler, bir daha da çıkmadılar. ben de sahiplenmiş bulundum. ne yapayim yani, sıcacık evinde, mamasının suyunun aşısının eksik edilmediği gül gibi bir yuvası varken sokağa mı bırakayim hayvanı? sonra çöplerden insanların artıklarını yiyerek hayatta kalmaya çalışsın, bir arabanın otobüsün altında ezilip her gün ölen binlerce evsiz kediden biri olarak bu dünyadaki yaşamı sona ersin, daha mı iyi?

    ve evet, kedilerim evde yaşamayı istiyorlar! zaten zemin katta oturuyorum, isterlerse rahatça çıkıp gezer tozarlar, ama gitmiyorlar? camın önünde oturup hava almakla yetiniyorlar genelde. gitmek istiyorsa gitsin, tutan yok. ama hayvan gitmiyorsa ne yapacağız? o zaman da ben mi onları eve hapsetmiş oluyorum? yoksa hayvan kendi isteğiyle yanımda yaşıyorsa hala ruh hastası sayılıyor muyum? biri açıklarsa sevinirim.

    kısırlaştırma konusuna gelirsek, kedilerim her sokağa çıktığında hamile kalıp veya bir kediyi hamile bırakıp eve gelirse ne yapacağım? o kadar yavruya bakacaksanız bir daha ki sefere kısırlaştırmam. sokaklarda saçma bir hayatları ve daha saçma bir ölümleri olsun diye neden kedi popülasyonunu arttırayim? kuyruklarını, kulaklarını vs. kesen psikopatlara değinmiyorum bile. kaldı ki mahallemdeki neredeyse tüm kedileri besliyorum zaten, hepsi evimi ezbere biliyor, acıktıkça kapıma dayanıyorlar. ben bıraksam onlarcası bugün evime girer ve bir daha çıkmaz muhtemelen.

    kısırlaştırmak, hayvanın zaten o saatten sonra kullanmayacağı bir fonksiyonunu elinden almak sayılır. benim buna karar veriyor olmam ne kadar doğru tartışılır, ama her kış açlıktan acı acı bağıran mahallenin kedilerinin sayısı artmasın diye yerinde bir karardır. kaldı ki, insanlar olarak biz dahi içerisinde yaşadığımız toplumun dayatmalarına katlanmıyor muyuz? siz değil misiniz lan askere gitmek istemeyenlerle dalga geçen, onları hain ilan eden, bedelliye laf eden vs.? içerisinde yaşadığın toplum senin adına kararlar veriyor her gün, keza içerisinde yaşadığın sistemi yönetenler de öyle. bu kedi de benim evimde yaşayacaksa, ben onun aşılarını yapıp, hastalığıyla ilgilenip, her gün mamasını suyunu eksik etmiyorsam, yaz kış uygun sıcaklıkta bir ortam sağlıyorsam, bunun da şartı kısırlaştırılmak. onlarca kediyi aynı eve hapsetmekten daha büyük bir kötülük, onlarca yavru kediyi sokağa salmaktır. çünkü sokakta neler yaşadıklarını yakından gözlemleyebiliyorum. dediğim gibi sürekli sokak kedilerini beslerim, hepsi mantarlar, yaralar, bit-pire ve hastalık içerisinde, araba çarpıp sakat kalanları, manyağın teki tarafından gözü çıkarılmış/kuyruğu kesilmiş olanlar varken, benim evimde 2 kediyi sağlıklı bir şekilde yaşatıyor olmam mı canilik?

    hasta mısınız ya siz? biraz mantık yürütün. ve şimdi hiç burada hayvanları sevdiğiniz veya umursadığınız için hayvan sahiplenme olayını bir tür "ev hapsi" olarak gördüğünüzü söylemeyin, külliyen yalan çünkü hepimiz biliyoruz. hayvanları bu kadar umursuyorsanız marketten etini, sütünü, peynirini, yumurtasını aldığınız endüstriyel hayvanların yaşam şartlarına bir bakın önce. hayvanların fabrika gibi kullanılmasıyla bir derdiniz yoksa, bu hayvanların nasıl caniliklere kurban gittiklerinin farkında değilseniz, bir zahmet evde hayvan besleme olayını canilik olarak nitelendirmeyin, neyin ne olduğunun farkında bile değilsiniz çünkü!

    hayvanlar insanlarla birlikte yaşamanın sonucu kazandıklarının farkındalar, bu yüzden de kendi rızalarıyla bizimle beraber yaşamayı tercih edebiliyorlar. hayvan kendisi benim evimde yaşamak istiyorsa, sen kimsin ve sana ne söz hakkı düşüyor?

    edit: iki kedim var, şu an ki ikinci kedim toplamda evde beslediğim üçüncü kedimdir aynı zamanda. bunu eve almadan önce de 2 kedim vardı, biri vefat etmişti. vefat eden kedimin ardından eve tekrar kedi almak istememiştim, ama dediğim gibi hayvan kendi patileriyle yürüyerek girdi eve. ben başta kapıya koydum hayvanı çünkü eve almak istemiyordum. 6 saat kapımın önünde yatıp miyavladıktan sonra kıyamadım ve eve aldım.
  • tam bir gerizekalı beyanıdır ki size kedim
    ile ilgili bir olayımı özetleyeyim.
    bilirsiniz ki özellikle kediler rahatına düşkün hayvanlardır, köpekler gibi öyle yalakalık pek yapmazlar. bizim evin terası var, oradan çatıya tırmanmayı öğrenmiş ilk zamanlar müsade etmiyordum ama sonra baktım gezip geliyor ellemedim. bir gün yine böyle çatıda gezmeye çıktı baktım gelen giden yok. gecenin yarısı oldu, dayanamadım çıktım çatıya aradım taradım yok. kafayı yicem. dedim gitti gelmeyecek, ama belki gelir diye de balkonumun kapısını açık bıraktım. o gece uyuyamadım zaten. canımdan can gitti. sabah 8 gibi dayanamadım dedim sokak sokak arayıp bulucam. apartmandan çıktım, sokaktan köşeyi döndüm bir baktım mısırcı arabasının altında oturuyor, beni bir gördü direkt kucağıma atladı. apartmanda da kucağımdan atlayıp doğru bizim kapının önüne koştu eve girdi nasıl su içiyor, nasıl yemek yiyor. insan da değil ki neler olduğunu anlatabilsin.
    demem odur ki hiçbir hayvan sevgi gösteren sahibini terk etmez. bak kedim 7-8 saat dışarda kaldı kaçmak istese çok rahat kaçardı. ama beklemiş yavrucak.
    eve hapsetmekle alakası falan da yok. gerekli sevgiyi, ilgiyi, dikkati gösterdikten sonra hiçbir şey olmaz.
    kedim 4.5 senedir bizimle ve çok şükür ki ilk günkü gibi hala mutlu ve sağlıklı.

    edit: bir yazar, kedi sokağı bilmediği için gitmemiştir falan demiş de, sayın ön yargılı yazar ben zaten kedimi sokaktan sahiplendim? ayrıca kedi kedidir ayrıştırılması çok yersiz.
  • bu suçlamayı yapan insan hayatında hayvan beslememiştir. evinde beslemeyi bırak, sokaktaki hayvanlara iki kap yiyecek koymamıştır. koysa bilir çünkü mahallesindeki hayvanları. onlara ilgi gösterir. sokakta her sene yeni doğan onlarca yavruyu görür, bunlardan kaç tanesinin hayatta kalabildiğini, kaç tanesinin 1 yaşına gelebildiğini, kaçının 5 sene doldurabiliğini bilir. araba altında ezilenleri, insanlar tarafından işkenceye uğrayanları, hastalıktan kırılanlar görür.

    zaten bunları bilse, görse dua eder evinde hayvan besleyenlere, utanır şu yazdıklarından.
  • "hayvanlar eskiden evde mi yaşıyordu?" diye soran embesilleri gösteren başlık. a gerizekalı, insan konuşmadan önce bir düşünür dimi? köpek bile havlarken bir amaç için havlıyor ama sizin amacınızı cidden anlayamıyorum. evcil hayvanlar eskiden evde yaşamıyordu evet fakat eskiden senin ataların evde mi yaşıyordu? siktir git mağarada yaşa o zaman ne dersin? telefonunu da bırak taş tabletlere yazarak dile getir yazdıklarını?

    beyniniz almıyor sanırım. "doğa" sürekli değişir. insan doğası da değişir hayvan doğası da değişir. binlerce yıl önce nasıl yaşıyorsak öyle yaşamıyoruz artık bunun farkında değil misin cidden? tutturmuşsunuz bir doğa doğa ne anlama geldiğini bile bilmiyorsunuz. ezbere konuşuyorsunuz.
  • bir hayvan ile hayatını paylaşmanın insana kattığı şeyleri bilmeyen, güzellikten bihaber, mutsuz ve politik doğruculuktan ölmek üzere olan duyar makinesi yazarlara dert olmuş yazarlardır.

    arkadaş kimsede ölçü kalmamış. hemen bir grubu genelle ve bir çıkarım sıç.

    sokakta ne kadar yaşayacağı, başına ne geleceği belli olmayan kediyi, köpeği, hayatına tek başına devam edemeyecek kuşu, sincabı hayatına alan ve sevgisini veren insanlarla niye uğraşıyorsunuz?

    bir hayvansever zaten tutup evine zanzibarlı bir güvercin almaz, petshop zulmüne çanak tutmaz, hayvan ticareti yapan düşük insanlara para kazandırmaz, o endüstrinin parçası olmaz. ha ama aşırı duyarlı ve doğrucu ruh hastaları gelir, kendi hallerinde, hayvanlarla mutlu hayatları olan sana bana saldırır durduk yere.
  • istanbulda çalıştığım firmanın bahçesinde beslediğimiz kedi 3 tane yavrulamıştı. tüm dikkatimize rağmen üçü de farklı zamanlarda araba çarpması sonucu öldü. şimdi baktığım kedi de yaralı bulduğumuz kediydi, veteriner biriniz sahiplenmezse kışı atlatamaz demişti. kedi doğada yaşar ama sokak doğal ortamı değil. işin püf noktası evde bakmak değil aslında, ne kadar ilgi ve sevgi gösterdiğin. kedimi sitenin bahçesinde tasmasını, evet kedi tasması var, çözerek çok gezdirdim(:
  • valla bizim kedi direk ailedeki her insan gibi yaşıyor. öğlen gibi gidiyor kapının önüne açıyoruz çıkıyor dolaşıyor, görüyor işini akşam oldu mu hop kapıya gelip alın beni diye bağırıyor giriyor eve yatıyor.
  • o başlığı şöyle değiştir
    -evinde ruh hastası hapseden hayvan-
    lan ben kedilerim yüzünden tatil yapamıyorum ,doğru dürüst dışarı çıkamıyorum.beni ruh hastası ettiler.her yerdeler,balkon demirlerinde tuvalette yatakta pencere önünde tuvaletin havalandırma boşluğunda alt komşunun balkonunda her an her yerden çıkıyorlar,kafayı yedirdiler.
hesabın var mı? giriş yap