• pek new age süngeri bir şahısla aramda geçmiştir:

    - bu doğal seçilim nasıl oluyordu şimdi?

    - (çok basitleştirerek anlatıyorum)

    - tamam anladım ama hangisini seçeceğine kim karar veriyor?

    - kimse karar vermiyor ki. mesela en hızlı aslan en yavaş zebrayı yediğinde sürat bir avantaj olarak kendiliğinden öne çıkıyor.

    - iyi ama hızlı olanı kim anlıyor da seçiyor?

    - kimsenin anladığı yok yahu, kendiliğinden oluyor. yavaş aslan zebra yakalayamıyor, aç kalıp ölüyor, nesli devam etmiyor. yavaşlığına neden olan genler de onunla ölüyor. yavaş zebra av oluyor, onun da nesli devam etmiyor. hızlı hayvanlar çiftleşip genlerini bir sonraki nesle geçirecek kadar yaşayabiliyor.

    - ama nasıl anlıyor da...

    - (su kaynatmamaya çalış) kimse anlayıp seçmiyor. o aslan hızlı ve güçlü olduğu için zebraya yetişti, yedi. karnını doyurup hayatta kaldı. sonra da üredi, bu özellikleri yavrularına geçti. seçilim yerine istersen hayatta kalma da diyebilirsin. adına takılma.

    - aslan nasıl anlıyor?

    - neyi?

    - hangi zebrayı yiyeceğini?

    - eeeeee yeter ama, tuttuğunu yiyor işte.

    - hımmm anladım. peki big bang'de hayat nasıl başlamış yani?

    - ???

    - holistik evren diye kitap okudum en küçük parçada bütünün bilgisi varmış harika bir şey sen de mutlaka oku. bir de kuantum düşünce gücü çok güzel bir şey. hep olumlu düşünmek lazım. indigo çocuklar da evrim geçiriyor di mi? zaten altın çağda nanoteknolojik olacakmış her şey. kristal gücüne inanıyor musun? himalaya tuzu şahane bir şey...

    - (bir işim çıkmış gibi yapıp yavaşça uzaklaştım)
  • (bkz: #19206453)
  • mekanizma olarak değil de canlı çeşitliliğini açıklayan bilimsel bir `metot` olarak düşünülürse daha ılımlı yaklaşılabilir. hayır kendime demiyorum, evrim mekanizmasını, doğal seçilimi, sistematiği, taksonomiyi, döl aktarımını anlamamakta ısrar edenlere diyorum.. sıcak geliyorsa üfleyerek yeyin arkadaşım, ata ata bok bırakmadınız lan memlekette..
  • türlerin kökeni hususunda charles darwin'in ileri sürdüğü, insanın evrim yoluyla hayvanlar dünyasından çıkmış olduğunu belirten teori bütün dinsel doktrinlerle tam bir çelişki oluşturmuştur. ama charles darwin'den önce de, biyoloji ve kimya alanlarında gerçekleşen buluşlar bütün insanların ve canlıların organik olmayan doğayla organik bakımdan özdeş olduğunu ortaya çıkarmıştı. albüminli yapısıyla bütün canlı varlıkların hücrelerini oluşturan ve her türlü yaşamın ona bağlı olduğu protoplazma, diğer maddelerle aynı atomlara sahiptir. ruhun ölümsüzlüğünü savunan teolojik doktrinlerin tanrısallığın bir parçası olarak yücelttiği insan zihni, beynin fiziksel özelliklerine sıkı sıkıya bağlıdır; bütün ruhsal olgular beyin hücrelerindeki maddi olaylara eşlik eder ya da onların etkileridirler.
  • üzerinde çok fazla polemik üretilen ve evren bükülene kadar polemiği bitmeyecek olan bir teori.

    teorinin polemik eksenine sadık kalmak suretiyle, nerden geldiğim değil nereye doğru gittiğim ilgilendirmeye başladı beni şu aralar.

    kısfmets.
  • madem en bilgilisinden en cahiline herkesin bu konu hakkında bir fikri var, o zaman ben de öss'de 15 biyoloji sorusundan 3 net bırakmış biri olarak bir kaç kelam edeyim.

    ben bir müslümanım. dur dur dur hemen "uff gene başladılar amk" deme. bir dinle arkadaşım, bir dinle... kendi dinini seçebilmiş bir müslümanım. bilime de inanacım tam. 25 yıllık hayatımda filmler ve kitaplar dışında bilimle çelişen hiç bir şeye tanık olmadım bu gezegende. ben allah'ın bilim ve tekniği yaratıp evrenin işletim sistemi olarak belirlediğine inanıyorum. yani nasıl ki kullandığım bilgisayara windows xp'yi kurunca bu bilgisayar üzerinde gerçekleşebilecek hamle ve işlemler xp'nin belirli kodlarının, formüllerinin, sınırlarının dışına çıkamıyorsa evrende de bu sistemin bizim bilim ve teknik olarak adlandırıp hızla çözdüğümüz, formülize ettiğimiz, bir kısmını keşfedip kitaplara döktüğümüz şeyler olduğuna inanıyorum. inanmaktan öte , öyle!

    yani sevgili tanrıya inanan ve inanmayan arkadaşlar, bu evrende hokus pokusla bir şey gerçekleşmiyor. bunu allah bile yapmıyor. allah kendi sisteminin dışına çıkmıyor. bugün adem ve havva'nın dünya isimli gezegene hokus pokus ışınlamasıyla geldiğine inanmak depremin de hokus pokusla olduğuna inanmaktır. farkı var mı?

    durun size bir şey anlatayım. benim babam 1938 doğumlu, çoğunuzun dedesi yaşında. babam ilkokul 3'e kadar okuyabilmiş, 2 yıl daha okusa öğretmen olacakmış. sene 1940ların sonu. bunların köyüne genç bir öğretmen gelir. ahırdan bozma bir yerde ders işlerler. öğretmen bir gün sınıfa bir tencere getirir ve içindeki suyla beraber sobanın üstünde kaynatır. sonra kapağını kaldırıp eline alır ve sınıfın ortasında tutar öylece. kapak soğudukça kapaktaki buhar damla damla yere düşer, yer ıslanır ve babamın da aralarında olduğu öğrencilerine "işte gördünüz mü, yağmur böyle yağar" der. çocukların ufku açılır ama köy imamı öğretmeni allahsızlıkla suçlar, "yağmuru allah yağdırır, tencereden yağmur mu yağar, bu adam çocukları kafir yapacak" der ve köylüyü ayaklandırır. nihayetinde bir kaç haftaya muhtarın da baskısıyla öğretmen köyü terk eder ve 7-8 yıl hiç öğretmen uğramaz bizim köye. yeni öğretmen geldiğinde babam okul yaşını çoktan geçmiştir. şimdi şu cehaletin babamın başına açtığı şeye bakın. ya köydeki diğer öğrenciler? o öğrencilerin çocukları. bir adamın cehaleti kaç nesli, kaç insanı etkiliyor. babam ilkokul 3'e kadar okudu ama bugün 2 yabancı dil bilen, tüm avrupayı gezip görmüş, türkiye ortalamasının çok üstünde kültüre sahip biri. düşünüyorum da, acaba 2 yıl daha okusa nasıl olurdu şimdiki hayatımız. cahillik böyle bir şey işte.

    neyse ben konuya dönüyorum. allah'ın bu dünyaya verdiği f= (m1xm2)/r2 yer çekimi formülünün gerçekliği, bizi ağaçtan düşürüp bacağımızı kıran şeyin hokus pokusla yapılan bir atak değil kütlenin çekim gücü olduğu gerçeği tanrıyı yalanlamaz. allah ne yağmuru hokus pokusla yağdırdı, ne dünyayı şu boşluğa hokus pokusla yerleştirdi, ne bizleri analarımızın rahmine hokus pokusla gönderdi, ne de adem ve havva'yı ve diğer bütün canlıları hokus pokusla cennetten dünyaya ışınladı. neden yapsın ki bunu? o bizim "bilim" dediğimiz kendi yöntemine göre çalışıyor bu evren içindeki işlerinde. eğer allah hokus pokusla çalışıyorsa neden big bang'i yaptı, neden yer çekimini, ses hızını, kütle çekimini, konveksiyon akımlarını, bulutları, manyetiği yarattı? neden depremler hokus pokusla değil de sismik hareketin tetiklediği fay hatları nedeniyle gerçekleşti? ne gerek vardı buna? kuşu pekala bilime bağlı kalmadan da uçurabilirdi.

    tanrıya inanmamak için evrimin doğrulanmasını bekleyen, ya da evrim teorisini kabul edince tanrısından vazgeçen insan kusura bakmasın ama bir kaç yüzyıl geriden takip diyor bu dünyayı. "evrim ispatlanırsa tüm inandıklarım yıkılır" korkusu çekenlere şunu dicem. "evrimden önce yağmur ispatlandı, deprem ispatlandı, hemen vazgeç o mesnetsiz tanrıdan".

    ha "kuran'da adem ve havvayı allah kendi elleriyle yaptı ve işledikleri suç neticesinde dünyaya gönderdi" demiş, ha "depremlerin kaynağı allahtır" demiş. e şimdi baktıkki depremin kaynağı manyetik etkilermiş. neden inanmaktan vazgeçmiyorsun şimdiden ey iman eden kardeşim. yarın öbür gün evrimin ispatlanması ya da çürümesi neyi değiştirecek? zaten zenin zihniyetin evrim teorisine gelmeden kaybediyor.

    diyelimki adem ve havva pek çok inanan arkadaşın iddia ettiği gibi hokus pokusla geldiler bu gezegene. o zaman gezegen nasıl geldi buraya? big bang'e inanıyorsun ama. şimdi big bang'in ispatlanmmasıyla evrim teorisinin ispatlanması arasındaki farkı bana bi izah eder misin?

    evrim teorisi hakkındaki kendi fikrime gelince, bilmiyorum. şuraya yazacak hiç bir kelamım yok. teori gerçeğe yakın mıdır, değil midir inanın hiç bir kaynağı açıp araştırmadım bu konuyu. vardır ya da yoktur diye tek kelam etmeye hakkım yok. sizler izafiyet teorisi hakkında ne kadar biliyorsanız ben de bu teori hakkında o kadarını biliyorum. tepkisizim o yüzden.

    am ainandığım bir allah var, bilimde gördüğüm aynı allah. şu an içinde bulunduğum boyutta hiç bir işini kendi yarattığı bilimin dışına çıkarmayan, kendi kurallarına bağlı bir allah. belki de evrim teorisi doğrudur, onun adem ve havvası belki sadece iki adet hücreydi, belki adem ve havvanın birbirini bulmak için aradan geçen 40 yıl bizim bildiğimiz türden 40 yıl değildi. kim bilir?
  • tüm sevenlerine gelsin. eskilerden;

    http://www.youtube.com/watch?v=ub747pprmj8
  • "yaratılışçılar 'teori'yi bütün gece içtikten sonra uydurduğunuz bir şeymiş gibi yansıtırlar." - isaac asimov
hesabın var mı? giriş yap