• facebook sayfalarındaki yazılarına ayrıca bayıldığım grup. şöyleki;

    "vapur yanaşmadan atlayanların müziği."
    "zenginden almayıp kendi cebinden fakire verenlerin müziği."
    "sağ gösterip sağ vuranların müziği."
    "metrodan inenleri beklemeden binmeye çalışanların müziği."
    "leblebi demeden leblebiyi anlamayanların müziği."
    "tatil gününde alarmı açık unutup boşuna uyanıp bir daha uyuyamayanların müziği."
    "bir araya getirecek iki yakası olmayanların müziği."
    "aç ayıyı oynatanların müziği."
    "tahtı revan olanların müziği."
    "kiracıların müziği."
    "kadir kıymet bilmeyip işi düşünce arayanların müziği."
    "ayrılıp arkadaş kalamayanların müziği."
    "sensiz yaşayamam deyip ertesi gün unutanların müziği."
    "etrafta bitirimabi gözüküp evde ağlayanların müziği."
    "ayıya her zaman ayı dediği için bir türlü köprüyü geçemeyenlerin müziği."
    "ölmeyi bayılmak zannedenlerin müziği."
    "bekleyip bekleyip bir murada erememiş dervişlerin müziği."
    "sevgilisine "geri dön" deyip geri döndüğünde kendi gidenlerin müziği."
    "bir zalime vurulup bütün dertleri bulanların müziği."

    eyyorlamam bu kadar.
  • bir televizyon yapımında, sunucu kadının talimatıyla bir şarkıya girerken "kürdili hicazkar bir şarkı bu" diyen gitarcı, kısa bir an sonra yaptığı "zaten bizim müziğimiz çok oryantalist" açıklamasıyla korteksimde ani bir vınlama yarattığını hiç bilmeden yaşantısına devam etmiştir.
    ancak biz bunu bir sürçüli hicazkar saydık; metanetimizi yitirmedik.

    (bkz: oryantalizm)
  • sigarasını yaktığı an otobüsü gelenlerin müziği.
  • zamanında çokran plak'tan albümünü almamı istemişti arkadaş. ben de ilk kez bu ismi duyduğum için "ne biçim adam lan bu?" diyerek altıparmak yollarına düştüm. içeri gittiğimde ise hayatımın en utanç verici anını yaşadım.

    -buyrun.
    -abi ben fahir özderinbulut'un albümünü arıyordum.
    -efendim?

    evet isim çok farklı olduğundan böyle anlamıştım. o gün bugündür ne zaman kundante'yi falan duysam aklıma fahir özderinbulut dediğim an adamın suratındaki ifade gelir. halbuki oraya giderken "vay anasını ne soyadları var yahu!" diye düşünüyordum.
  • son albumlerindeki damardan sözleri ve sağlam altyapılarıyla doğru is yaptıklarına inandığım grup. albümün miksajında entrümanlar çok ön planda tutulmus, fakat bunun bir hata olduğunu düsünmek yerine özellikle yapılmış bir hoşluk olduğunu düsünmek istiyorum. eski arabesk kasetleri öyle ya da böyle hepiniz dinlemişinizdir hepsinde bu tip miksajlar olurdu, çok temiz işler olmazdı. orgun ya da sazın sesinden vokaller derinden gelirdi, biraz vokale reverb verilirdi vs. konu vokallere gelince, onlara ayrı bir takdir ettim. süper sesler değil, çok naif ama ona rağmen çok iyi okunmuş. arabesk söylenmemis harbici arabesk okunmus parcalarda, şu anda grubun konser performanslarını merakla bekliyorum.

    insan yası ilerledikce icindeki bazı kendinin de sastığı yanları kesfediyor. bir zamanlar 15 yaşındaydık türkçe müzik denilince orta parmağımızı gösterirdik ama zamanında "tuuu kakaa" dediği seyler, biz farkına varmadan hamurumuza islemiz, yaş otuzu gecince yavas yavas içten çıkmaya baslıyor. hayat da zorlastıkca insanın arabesk yanı daha bir ortaya çıkıyor...

    durum böyle olunca da sözler olarak bu kadar bizden olan, alt yapılar olarak dub ve rock barındıran bir albüm hic de fena olmuyor. (yanında rakı ve beyaz leblebi ile iyi gidiyor). evet bizim nesilin arabeskliği biraz farklı olmalı, ve bence böyle olmalı.

    sözlerimi askerdeki askerlerimden birinin sözleriyle noktalayayım:

    asker: "abi sen neden hep yabancı müzik dinliyon"
    ben: "öyle alışmışız, onu seviyoruz, pekii sen neden dinlemiyorsun?"
    asker: "abi sözlerini anlamadığım, ne dediğini bilmediğim müziği niye dinleyeyim ki"

    (ne kadar kolejlerde de okusak, yurtdışlarında eğitim de görsek, oturduk mu rakı masasına hepimiz aynı hamurun unlu mamülüyüz. hic dinlemediğimiz o parcaların hepsinin sözleri harddisc'te default yüklü geliyor, sen "yok bilmem ben" desen de 2 duble rakıdan sonra şakır şakır çıkıveriyor. bizim modern müziğiniz de neden böyle bir sey olmasın.)

    küçük not: albümü d&r gibi mağazaların türkçe rock pop vs. gibi yerlerinde bulamıyorsunuz. adı arabesk olduğu için ona baska yer uygun görmüsler, hemen ebru gündeş cd'lerinin en arkasında duruyorlar. (bu bile güzel di mi :))
  • lise yıllarımda dinleyip de ağlayacak kıvama gelir gibi olduğum, çarpıldığım ve hatta büyülendiğim anları bana tekrar yaşattı bu grup. acı gerçekler öyle az buz bir şarkı değildir benim için. ve bu cover'ı sabah-akşam dinliyorsam, benim için olmuştur o iş.

    istanbul arabesque project ile kıyaslanmadan evvel, arabesk procekt'e el birliğiyle detone olmayan bir vokal bulmalıyız ki haksız rekabet olmasın! böyle bir taraf çok güçlü oluyor çünkü.

    edit: lafımı çok güzel yerim. artık arabesk procekt rulz! feyruz da ilk albümünün izinden gitsin, zorlamasın.
  • peyote konseri sonrası hakkında söylemek istediklerimi sinirden, ertelediğim elemanlar topluluğu. bir bokuma yaramayan yardırmaları bir daha sevseler gitmeyeceğim bir hatıra yaratarak, acıyla mekanı terketmeme sebep olmuştur, bir buçuk saat katlandım, sabırla ne anlatacaklar diye. fairuz derin bulut adını duyanda bir bokum sanar afedersin. imgelemim çöktü. psikopat seyircileri sahneye çıkarıp, seyircide manda götü hazzı uyandırmaya çabalamak hangi ruh hastalığının ibaresidir, anlamış değilim. bir daha konserine gidersem, davosta siksinler beni. neyse, söyleyecek doğru düzgün bir şarkı olmadığı için acı gerçekler deyip durdular. he bir de klavyecileri, tek başına solo albüm yapsın yazık çocuğa.
  • "frene sol ayakla basanların müziği"
  • (bkz: feyruz)
  • 17 ekim 2002 gecesi kemanci da replikastan sonra sahne almış grup. frank zappanın sex pistols için ettigi lafi etmek pek yanlis olmaz sanırım: müzik degil, sosyoloji*.
    bir de çok güldürüyorlar. allah da onları güldürsün.
hesabın var mı? giriş yap